Yörede ortaya çıkarılan buluntulardan ve kayıtlardan elde edilen bilgilere göre, Eğirdir yöresindeki yerleşimin MÖ 2000- 1200 yılları arasında Arzava Krallığı döneminde başladığı anlaşılmaktadır. Bölgedeki ilk Türk yerleşiminin ise, 1071 Malazgirt Zaferi’nden birkaç sene sonrasında gerçekleştiği tahmin edilmekle birlikte, XIII. yüzyılın başında Sultan III. Kılıçarslan tarafından bölge Selçuklu Devleti’ne katıldı. Eğirdir’in sahip olduğu doğal güzellikleri sebebiyle, Selçuklu sultanlarınca 75 sene boyunca sayfiye şehri olarak kullanıldığı ve bu süre zarfında Cennetabad olarak adlandırıldığı bilinmektedir.

Tüm Isparta’nın ve Göller Yöresi’nin önde gelen turizm destinasyonlardan biri olan Eğirdir ilçesi, tarihi ve doğal zenginlikleri açısından son derece önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Özellikle ilçeye adını veren Eğirdir Gölü ve çevresinde bulunan doğal güzellikler, her sene yerli ve yabancı turisti bölgeye çekmektedir. Yüzme, sörf, yelken gibi su sporları açısından büyük bir potansiyeli bulunan Eğirdir Gölü’nden, balık üretimi, içme ve sulama suyu, rekreasyon ve peyzaj alanları gibi farklı şekillerde de faydalanılmaktadır.

İlçede çok sayıda turistik çekicilik unsuru mevcuttur. Örnek olarak, Kovada Gölü Milli Parkı, Eğirdir Kalesi, Dündarbey Medresesi, Eğirdir Kervansarayı, Yeşilada, Barla, Hızırbey Camii, Baba Sultan türbesi, Bedre Plajı, Akpınar, Aya Georgios ve Aya Stefanos Kiliseleri, Prostanna ve Parlais Antik Kentleri gösterilebilir. İlçe merkezine birbuçuk kilometre mesafede bulunan Yeşil Ada’da konaklama işletmeleri ve balık lokantaları yer alır. Sezon içinde Yeşil Ada’ya talep oldukça yüksektir. Bölgedeki diğer bir doğal miras olan Kovada Gölü Milli Parkı, açık alan rekreasyon faaliyetleri potansiyeline sahiptir. Bunun yanı sıra Gelincik Dağı Tabiat Parkında dağcılık, doğa yürüyüşü ve yamaç paraşütü gibi sporlar için günübirlik kullanım imkânı bulunmaktadır.