Doğal Miras

Kavram Doğal ve Kültürel Miras

Dünya nüfusunun artışı, kentleşme ve betonlaşma, bilinçsiz hızlı tüketim gibi olumsuz etkenler, doğal alanlar, insanoğlu ve diğer canlıların geleceğini tehdit etmektedir. Bu olumsuzlukları önlemek amacıyla UNESCO Genel Konferansı 17. 10.-21. 11. 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 17. oturumunda Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme imzalandı. Türkiye de bu sözleşmeyi 1983 yılında onayladı. Dünya doğal mirasının korunması kapsamında, doğal miras kapsamında değerlendirilecek alanlar şunlardır:

- Estetik veya bilimsel açıdan ayrıcalıklı evrensel değeri olan, fiziksel ve biyolojik veya bu tür oluşumların karması doğal anıtlar,

- Bilim veya korumacılık açısından benzersiz evrensel değeri olan jeolojik ve fizyografik oluşumlar ve tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitki türlerinin yetiştiği kesinlikle belirlenmiş alanlar.

- Bilim, korumacılık veya doğal güzellik açısından benzersiz evrensel değeri olan doğal sitler veya kesinlikle belirlenmiş doğal alanları.

Bu üç madde, yukarıda birinci ve ikinci maddelerde belirtilen ve kendi toprakları üzerinde bulunan çeşitli varlıkları saptayıp belirlemek bu sözleşmeye taraf olan her devlete ait bir sorumluluktur.

2005 yılında gerçekleştirilen UNESCO toplantısında Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme Uygulamasına ilişkin Kriterler listelendi ve dünya miras alanları için yönetim planlamaları oluşturmaları şart koşuldu. 2008 yılında Dünya Miras Alanları Yönetim Planları Uygulama Broşürü ile bir yönetim planının olası unsurları belirlendi ve açıklandı. Dünya doğal miras alanları, özel çevre koruma bölgeleri, zümrüt ağı alanları, sulak (ramsar) alanları, biyosfer rezervi ve doğal alanlar gibi Türkiye’nin de imzaladığı sözleşmeler kapsamında uluslararası koruma statüleri geliştirildi. Genel olarak korunan alanlar şeklinde tanımlanan önemli ve değerli alanlar, doğal mirası yerinde yönetmenin en etkin araçları olup, ulusal ve uluslararası doğa koruma stratejilerinin köşe taşlarıdır. İlan edilen doğal alanları genellikle kasaba, köy, mezra ve konar-göçer yörüklerin otlakları ve mezralarına ait olma ihtimali vardır. Bu nedenle koruma planları hazırlanırken, yerel halkın katılımının sağlanarak düşünce ve görüşlerinden yararlanılması ve uzlaşı sağlanması önemlidir. Korunan alanların planlanması ve yönetiminde katılımcı yaklaşımın benimsenmesinin yararları şunlardır:

- Alanın daha fazla sahiplenilmesi, alanın korunmasına daha fazla destek sağlanması,

- Koruma planlamasıyla kalkınma planlaması arasında ilişki kurulması sayesinde halkın sosyal ve ekonomik kalkınma ihtiyaçlarının da dikkate alındığı bir planlamanın yapılması,

- Planlama sonrasında alan yönetimiyle ilgili kaygılar ve görüşlerin ilgi grupları/paydaşlar ile yöneticiler arasında paylaşıldığı bir iletişim mekanizmasının kurulması,

- Korunan alanın hedeflerini destekleyen yerel halkın, yönetim ve koruma için daha fazla zaman ve kaynak ayırmaya istekli olmasının sağlanmasıdır.

Başarılı bir yönetim planı, toplumsal olarak da kabul edilebilir olduğunda uygulanma potansiyeli artabilir. İlgili alan içinde ve yakın çevresinde yaşayan yerel toplulukların ve diğer paydaşların işbirliği ve eşgüdümünü sağlayacak katılımcı bir yaklaşım sayesinde çatışmaların da çözümü mümkün olabilecektir.

Türkiye, doğudan batıya, güneyden kuzeye geniş bir coğrafyaya ve farklı iklim kuşağına sahiptir. Coğrafyasında farklı özelliklerde sıradağlar, volkanik dağlar ve tüf yapılı yüzey şekilleri, ırmaklar, vadiler, kanyonlar, göller, deltalar, lagünler, düdenler, şelaleler ve bitki örtüsü gibi oldukça zengin doğal güzelliklere sahiptir. Bazı ülkeler az sayıdaki doğal miras alanlarının eksiklerini tamamlayıp turizmde uluslararası doğal alan markasına dönüştürdüler. Dünyada ve Türkiye’de turizmin gelişme dönemlerinde tarihi ve kültürel miras alanlarının tanıtımına öncelik verildi

Günümüzde turistlerin destinasyon tercihi; peyzajı bozulmamış, değişik-özgün, doğal ve tarihi zenginliklerini koruyabilmiş yöreler yönünde olmaktadır. Pandemi döneminde uzun süre evlerde ve kapalı kalan insanların, pandemi sonrası doğal ve sakin alanları tercih edeceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle turistik destinasyonların doğal turizm alanlarını ön plana çıkartan tanıtım politikaları izlemeleri ve bunu destekleyen önlemler almaları beklenmektedir.

Özellikle deneyim içerikli bireysel tur paketlerinin yurtiçi ve yurtdışı turlarda ön plana çıkması beklenmektedir. Turistlerin ziyaret ettikleri ülkelerde doğa turizmi, kanyon yürüyüşleri, vadilerde günbatımı izleme ve fotoğrafçılık, dağ yürüyüşü, balık tutma, dalış ve benzeri turizm aktivitelerine katılma taleplerinde artış olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, turizmde doğal ve kültürel çevrenin birlikte sürdürülebilirliğine önem verilmelidir. Çünkü biri olmadan diğeri yarım kalmaktadır. Korunarak geliştirilen doğal ve kültürel kaynaklar turizmin ve genç kuşakların geleceğinin garantisidir.

Referanslar

Akten, M. ve Akten, S. (2011). Sürdürülebilir Turizm Kavramı: Sarıgöl Örneği, I. Ulusal Sarıgöl İlçesi Örneği ve Değerleri Sempozyumu, 17-19 Şubat. Sarıgöl; Albayrak, F. F. (2010). Korunan Alanların Ekoturizm Gelişimine Etkileri: Camili Biyosfer Rezervi Örneği (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Artvin: Artvin Çoruh Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü; Çevre ve Orman Bakanlığı (2007). Korunan Alan Planlaması ve Yönetimi, Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi Deneyimi. Ankara: TŞOF Trafik Matbaacılık A.Ş.; Dudley, N. (2008). Guidelines for Applying Protected Area Management Categories (Editor). Gland. Switzerland: IUCN; Güneş, G. (2011). Korunan Alanların Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım: Katılımcı Yönetim Planları, Ekonomi Bilimleri Dergisi, 3 (1); Ringbeck B. (2014). Dünya Kültür Mirası Alanları için Yönetim Planları Kültür Mirasının Korunması için Entegre Planlama ve Uygulama Tasarıları. İçinde; M. Bachman, Ç. Maner, S. Tezer ve D. Göçmen (Editörler), Miras, Heritagein Context (s. 11). İstanbul: Ege Yayınları; Şengül, S. (2020). Ekonomi, Turizm Sektörü Kovid-19 Salgını Sonrası Döneme Odaklandı, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/turizm-sektoru-kovid-19-salgini-sonrasi-doneme-odaklandi/1815534, (Erişim tarihi: 25.02.2021); UNESCO Türkiye Milli Komisyonu (2021). Sözleşmeler, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına dair Sözleşme, https://www.unesco.org.tr/Pages/161/177, (Erişim tarihi: 25.02.2021).