Boğazköy Hitit Tabletleri
DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Arkeolojik Sit Alanı Tablet
-
2025
Boğazköy (Hattuşa) Tabletleri, Hitit Uygarlığı ve Eski Anadolu kültürü hakkında eşsiz bilgiler sunan, büyük bir tarihi ve kültürel öneme sahip yazılı belgelerdir. Bu tabletler, Boğazköy-Hattuşa'daki kazılarda gün ışığına çıkarılmış ve Hititlerin dil, din, siyaset, hukuk ve günlük yaşamlarına dair derinlemesine bir anlayış sağlamıştır.
Hitit İmparatorluğu'nun başkenti olan Hattuşa (Çorum-Boğazköy), bilim dünyasına ilk olarak 1834 yılında Fransız seyyah Charles Texier ve William Hamilton'ın araştırmalarıyla tanıtılmıştır. Ancak sistemli kazılar, 1906-1907 ve 1911-1912 yılları arasında Alman arkeolog Hugo Winckler ile İstanbul Müzesi'nden Theodore Makridy tarafından başlatılmıştır. Bu kazılar sonucunda, binlerce çivi yazılı tablet ve tablet parçası keşfedilmiş, bu da Hitit Uygarlığının tarihçesini aydınlatan ilk yazılı belgeler olmuştur. Başlangıçta yaklaşık 10.400 tablet ve tablet parçası bulunmuştur. Bu tabletlerin önemli bir kısmı, konservasyon amacıyla Berlin'e gönderilmiş, ancak 1939-1942 yılları arasında 2943 adedi İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne, 1987 yılında ise 7396 adedi Doğu Berlin'den Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne geri getirilmiştir. Günümüze kadar yapılan kazılarda büyük bir çoğunluğu kırık parçalar halinde yaklaşık 25 bine yakın çivi yazılı tablet bulunmuştur.
Boğazköy Tabletleri sadece devlet yönetimiyle ilgili kayıtların saklandığı bir arşivden öte, günümüz anlayışına göre bir kitaplık niteliği taşımaktadır. Bu durum, içeriklerinin çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Tabletler, düzenli bir şekilde raflara yerleştirilmiş ve "kolofon" adı verilen bitiş notları veya "etiket-tabletler" ile organize edilmiştir. Kolofonlar, tabletin konusunu, tamamlanma durumunu, hatta metni yazan kâtibin adını ve soy ağacını içerebilirdi. "Etiket-tabletler" ise, oval biçimli ve kısa bilgiler içeren küçük tabletler olup, tablet gruplarının hızlıca bulunmasını sağlamak amacıyla raflarda önlerinde durduğu düşünülmektedir.
Hitit tabletleri, Anadolu'nun Milattan Önce ikinci binyıldaki dilsel ve kültürel çeşitliliğini gözler önüne sermektedir. Boğazköy tabletlerinde Hititçe dışında birçok dilin kullanıldığı tespit edilmiştir. Arşivlerin yaklaşık yüzde seksenini oluşturan Hititçe (Nesili), ana dil konumunda olup, Bedřich Hrozny’nin 1917 yılında bu dilin bir Hint-Avrupa dili olduğunu kanıtlamasıyla Hititoloji biliminin temelleri atılmıştır. Anadolu’da konuşulan en eski dillerden biri olan Hattice, Milattan Önce üçüncü binyıldan itibaren Orta Anadolu’da varlık göstermiş, Hititleri özellikle dil ve din açısından etkileyerek tapınaklarda düzenlenen dini ritüel ve ilahilerde kullanılmıştır. Luvice, Hitit döneminde Anadolu’da en yaygın ve uzun süre kullanılan dillerden biri olup, çivi yazılı tabletlerin yanı sıra kaya anıtları ve mühürler gibi çeşitli malzemeler üzerindeki hiyeroglif yazıtlarda belgelenmiştir. Hititçe ile benzer fiil ve kelimelere sahip olan bu dili, az sayıda metinde yer alan ve özellikle Tanrı Ziparwa kültüne ilişkin metinlerde kullanılan Palaca takip eder. Boğazköy’de ele geçen tabletlerde, Hititçeye komşu diller arasında en geniş yeri tutan Hurrice, I. Hattuşili ve III. Hattuşili’nin eşi Puduhepa gibi kraliyet ailesi üyelerinin Hurrice isimler taşımasıyla ve Hurri mitlerinin Hitit edebi ürünlerine katkısıyla dikkat çeker. 2023 yılında keşfedilen ve şimdiye kadar bilinmeyen bir dil olan Kalaşmaca ise Hint-Avrupa dil ailesinden olup, Luvice ile belirgin benzerlikler taşımakta ve içerik olarak Kalaşma’da gerçekleştirilen eski bir kült ritüelini işlemektedir. Son olarak, dönemin diplomasi dili olan Akadca, uluslararası antlaşmalar ve yazışmalarda kullanılmıştır.
Hititler, Çivi ve Hiyeroglif olmak üzere iki ana yazı sistemini kullanmışlardır. Milattan Önce dördüncü binyılda Sümerler tarafından bulunan Çivi Yazısı, Asurlu tüccarlar aracılığıyla Anadolu'ya gelmiş ve Hititler tarafından MÖ 1650'lerden itibaren eski Babil türünde benimsenmiştir. Yüzlerce işaret ve ince farklılık içeren bu yazı sistemi, öğrenilmesi zor olup özel bir eğitim gerektirmektedir. Metinlerde erkek ve kadın isimlerinin önüne belirleyiciler (determinatifler) gibi özel işaretler konulurdu. Hiyeroglif Yazısı ise Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra kurulan Geç Hitit kent devletlerinde yaygınlaşmış, daha çok şahıs, melek ve tanrı adlarının yazımında kullanılmıştır. Milattan Önce ikinci binde ahşap tabletlere balmumu sürülerek yazıldığı düşünülen Hiyeroglif-Luvicesi metinleri ise günümüze ulaşamamıştır.
Hitit Tabletleri, Hitit Uygarlığının geniş ve çok yönlü yapısını yansıtan zengin bir içeriğe sahiptir. Bu içerikler arasında resmi kayıtlar ile dini ve mitolojik metinler önemli bir yer tutar. Resmi kayıtlar kapsamında, kral yıllıkları, siyasal antlaşmalar (II. Murşili ile Amurru Kralı Duppi-Teşup arasındaki antlaşma gibi), siyasal mektuplaşmalar (Kraliçe Puduhepa’dan II. Ramses’e gönderilen dostluk mektubu gibi), hukuki metinler ve yönetim yönergeleri bulunmaktadır. Dini ve mitolojik metinler ise dua metinleri, ayinler, bayram törenlerine ait metinler, fal ve büyü metinlerinden oluşur.
Hitit Tabletlerinin içerik ve dilsel çeşitlilik, Hititlerin çevre kültürlerle olan yoğun etkileşimini ve bu kültürleri kendi yapılarına entegre etme yeteneklerini açıkça ortaya koymaktadır. Hititler, yerleştikleri coğrafyanın yerli halkının dil ve dinine karışmamış, aksine onları olduğu gibi kendi panteonlarına ve edebi ürünlerine dahil etmişlerdir. Bu durum, Hititlerin politik bir yaklaşımının yanı sıra, diğer kültürlere karşı hoşgörülü bir tutum sergilediklerini de göstermektedir. Örneğin, ilahi veya dini ritüellerin yazıldığı tabletlerde, rahip veya rahibenin etnik kökenine göre ilgili dilde (Hattili, Palumnili vb) ilahilerin söylendiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak, Boğazköy tabletleri, sadece Hititlerin kendi tarih yazıcılığındaki eşsiz becerisini değil, aynı zamanda Anadolu'nun Milattan Önce ikinci binyılda Mezopotamya ve Mısır gibi komşu kültürlerle olan ticaret, siyasi ve kültürel etkileşiminin de somut kanıtlarını sunmaktadır. Bu tabletler, eski Anadolu dillerinin çözülmesini kolaylaştırmış ve bölgenin zengin kültürel mirası hakkında önemli bilgiler sağlamıştır.
Referanslar
Akdoğan, R. (2019). Dini içerikli yeni Hitit tablet parçaları, Belleten, 83(296): 1-24; Arıkan, Y. ve Schwemer, D. (2022). Boğazköy’de bulunan yayımlanmamış Hititçe tablet parçaları, Tarih İncelemeleri Dergisi, 37(2): 445-456; Aslantürk, N. (2024). Hattuša arşivinden yayımlanmamış Hitit festivallerine ait tablet fragmanları I: Bo 6670, Bo 6681, Bo 6700, 6702, Bo 6703, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (34): 873-889; Azarak, L. U. (2024). Hitit tabletleri ışığında Hititlerin etkileşimde bulunduğu eski Anadolu dilleri, RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, (38): 1000-1015; Cesur, S. Ç. ve Aykut, İ. (2023). Boğazköy arşivinden yayımlanmamış Hititçe ritüel tabletleri, Tarih İncelemeleri Dergisi, 38(2): 425-457; Karasu, C. (1997). Hattuša-Boğazköy arşiv-kitaplık sistemleri üzerine bazı yorumlar, Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri, 3(1): 215-238.