Afşin Ashabü’l-Kehf
Doğal ve Kültürel Miras Külliye
Ashabü’l-Kehf, mağara arkadaşları anlamına gelmektedir. Ashab sahipler, bir şey veya bir kimseye mensup olanlar anlamına geliyor. Kehf de mağara, “in”, sığınılacak yer anlamlarına geliyor. Ashabü’l-Kehf denilince “Bir mağarada yıllarca uyuduktan sonra tekrar uyandıkları Kur’ân-ı Kerîm’de haber verilen arkadaş grubu” kastediliyor.
Ashabü’l-Kehf kelimesi birkaç şekilde yazılıyor. Birçok yerde Eshab-ı Kehf şeklinde yazılıyor ki bu yazım yanlıştır. Ashab kelimesi sahabe’den geliyor ve Arapça Sad harfi ile yazılıyor ve arkadaş, dost anlamına geliyor. O yüzden bu ifadeyi Ashabü’l-Kehf veya Ashab-ı Kehf diye yazmak ve okumak doğru olacaktır. Kelime grubu Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerinde Ashabü’l-Kehf şeklindedir.
Ashabü’l-Kehf’in Coğrafi Durumu: Dünya üzerinde Ashabü’l-Kehf makamı olduğu düşünülen çok sayıda mağara bulunuyor. Bu mekânların büyük oranda Akdeniz Havzası çevresinde, semavi dinlerin ortaya çıktığı bir alanda toplandığı görülüyor. Öyle ki, daha çok İslam ve Hristiyan inançlarının egemen olduğu ülkelerde yoğunluk kazanıyor. Türkiye’de ise Kahramanmaraş-Afşin, Tarsus ve Diyarbakır-Lice’deki Ashabü’l-Kehf mağaraları öne çıkmıştır. Afşin’de bulunan Ashabü’l- Kehf mağarası ilçenin yedi kilometre kuzeybatısındadır. Kahramanmaraş’a ise ile ise 145 kilometre mesafededir.
Afşin Ashabü’l-Kehf: Ashabü’l-Kehf Vakıası, Hristiyan ve İslami kaynaklarda geçiyor. Vakıa, İslamî kaynaklar olan Kur’ân-ı Kerim, dinî ve tarihî kaynaklar ile Osmanlı arşiv belgelerine yansıyor. Osmanlı arşiv belgeleri, tarihi kaynaklar ve birçok tarihçiye göre bu mekânlardan gerçeğe daha yakın olanı Afşin Ashabü’l-Kehf’tir. Afşin’deki mağaranın vaziyet planı ve burada mağaraya düşen güneş ışıklarının açısı Kur’ân-ı Kerim’de verilen bilgilere uygundur.
Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde bulunan mağara, han, medrese ve camiden oluşan Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserleri olan Ashabü’l-Kehf ziyaretgâhı önemli ölçüde yerli turist çekiyor. Afşin’de bulunan Ashabü’l-Kehf külliyesinin ilk inşası Doğu Roma dönemine kadar uzanıyor. Bu dönemde mağaranın önüne küçük bir kilise inşa edilmiştir. Bu kilise Selçuklular zamanında mescit haline getirilmiştir. Kilise ve etraftaki yapıların taşları ile yeni yapılar yapılmıştır. Daha sonra bölgeyi Selçuklular ele geçirmiştir. Selçukluların Maraş Emiri Nusretüddin Hasan Bey tarafından burada 24. 12. 1215 - 22. 01. 1216’da inşa faaliyetleri başlamıştır. Ribat, cami, medrese ve handan oluşan külliyenin inşa süreci 1234 yılına kadar devam etmiştir.
Selçuklulardan sonra bölgeyi ele geçiren Dulkadir Beyliği idarecileri de külliyeye önem vermiştir. Dulkadir Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey, 1500 ve 1510 tarihli iki vakfiye ile buraya gelirler kaydetmiştir. Vakfın idaresini de Tirmizi Ailesine vermiştir. Külliyenin giderleri için Efsus başta olmak üzere çevre köy, mezra, çiftlik ve çeşitli cemaatlerin gelirleri vakfedilmiştir. Ayrıca Şahruh Bey de Kayseri Barsama Köyü malikâne gelirini buraya vakfetmiştir. Bunun yanında Kayseri’nin Ağırnas Köyü Barsama mezrası da vakfedilmiştir.
Dulkadir Beyliği’nden sonra bölge Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Osmanlı Devleti de Afşin’deki vakfa büyük önem verdi ve vakfın gelirlerine dokunmamıştır. Vakfın vakfiye şartlarına göre idaresine devam edilmiş, vakıfla ilgili işlemler kayıt altına alınmıştır. Bu anlamda vakıf görevlileri, görev tevcihleri, vakıf gelir ve giderlerinin kaydı tutulmuştur.
Bunların yanında Ashabü’l-Kehf’in, toplum üzerinde etkileri de görüldü. Bu anlamda camilerde Kehf suresi okunmuş, çeşitli adet ve inanışlar meydana geldi, edebiyata ve resme yansımış, çeşitli ibadethane ve ticari yapılara bunların ismi yazıldı veya kazınmıştır. Ayrıca, Ashabü’l-Kehf’in Türk denizcilerinin koruyucusu olduğu inancı gelişti. Buraya ziyaret için gelenler, kurbanlarını kesmekte, mağarayı ziyaret etmekte, küçük şeytan ve büyük şeytanı taşlamaktadır. Onlar mağaradaki suyu zemzem olarak kabul etmekte ve onu içmektedir. Çocuğu olmayanlar, hastalığı bulunanlar şifa maksadıyla buraya gelmektedir. Bunun yanında kehf ashabının isimlerinin yangınları önlediği ve bereket verdiği inancı yaygındır.
Afşin Ashabü’l-Kehf mekânından başka Mersin iline bağlı Tarsus’daki mağaranın da Ashabü’l-Kehf Mağarası olduğuna inanılarak ziyaret edilmektedir. Bundan başka Diyarbakır iline bağlı Lice ilçesinde bulunan mağaranın da Ashabü’l-Kehf mağarası olduğu iddia edilmektedir. Bu iki mağara da yöre halkı tarafından ziyaret mekânı olarak kullanılmaktadır.
Referanslar
Afşaroğlu, A. (2000). Ashab-ı Kehf ve Rakıym: Mağara Arkadaşları. İstanbul: Ağaç Yayınları; Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Tapu Tahrir Defterleri (TT.d) 402; Ersöz, İ. (1991). Ashab-ı Kehf, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı: 465-467; Eyicil, A. (2005). Afşin Ashab-ı Kehf, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14: 269-287; Gökhan, İ. (2013). Ashabü’l-Kehf’in Tarihsel Süreci. İçinde; S. Küçükdağlı ve S. Yakar (Editörler), Uluslararası İnanç Turizmi ve Eshab-ı Kehf Sempozyumu (ss.81-90). Kahramanmaraş: Öncü Basımevi; Sümer, F. (1989). Eshabü’l-Kehf, (Yedi Uyurlar). İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Özkarcı, M. (2007). Türk Kültür Varlıkları Envanteri Kahramanmaraş 46. Ankara: Türk Tarih Kurumu.