Acemhöyük Kazı Alanı

Arkeolojik Kazı

Acemhöyük isminin nereden geldiği ile ilgili olarak, Osmanlı Devleti’nin Çaldıran Savaşı'nın sonrasında kazanılan zaferle birlikte bölgeye İran Azerbeycanı’ndan getirdiği üç büyük ailenin höyük civarına yerleşip Yeşilovayı kurdukları, bölge halkı tarafından söylenegelen bir öyküdür. Bazı yazarlar, Assurca kil tabletlerden anlaşıldığı üzere sözü edilen Puruşhanda’nın Acemhöyük olma ihtimalini ileri sürmektedirler. Acemhöyük, Assur ticaret kolonileri çağındaki Anadolu’da bulunan karumlardan biridir. Acemhöyük’ün bulunduğu platoda Koças Tepesi, Tuvak Höyük ve Karahöyük isimleri ile çeşitli büyüklüklerde farklı höyükler bulunmaktadır

Höyükte bulunan arkeolojik eserler, dünya çapında birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve dolayısı ile araştırmalara konu olmuştur. Türker’e (2008) göre ilk olarak araştırmalarında Acemhöyük ismine yer veren araştırmacı Gelp oldu, daha sonra 1950’li yıllarda Tezcan ve Mallaart’ın çalışmalarında Acemhöyük yer aldı. Kazı başkanlıklarını ise 1962 yılında Prof. Dr. Nimet Özgüç yapmaya başladı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özgüç’ten sonra 1989 yılında kazılara Prof. Dr. Aliye Öztan devam etti.

Kazı ve yüzey araştırma faaliyetleri halen devam eden Acemhöyük, Aksaray’a 20 kilometre uzaklıkta, denizden 953 metre yükseklikte ve Yeşilova kasabasındadır. Genişliği 600 metre, uzunluğu 700 metre civarında olan höyük, höyük ve zamanla devrinde yaşadığı zenginlikle birlikte büyüyen Aşağı Şehir'den oluşmaktadır. Helenistik ve Roma dönemlerinde höyüğün güneybatısında yeni bir yerleşimin olduğundan bahsedilmektedir. Günümüzde modern yerleşim alanının ortasında kalan uzaktan bakıldığında yayvan bir tepeciğe benzeyen höyük, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca koruma altına alınmıştır.

Son zamanlarda Acemhöyük’ten çıkarılan arkeolojik eserler Aksaray, Niğde, Kayseri ve Ankara Anadolu Medeniyetleri müzelerinde sergilenmektedir. Bu eserler insanlık tarihine bölgede yaşayan insanların kültürlerine, çevreleri ile olan ilişkilerine ve yaşam standartlarına dair ayrıntılı bilgiler sunmaktadır. Arkeolojik kazılar sonucunda Yakar’a (1985) göre ilk yerleşmeler son kalkolitik çağa aittir. Son zamanlarda Asur Ticaret Kolonileri çağına ait katmana yoğunlaşılmış olsa dahi kazılar sırasında Mezopotamya ve Suriye etkisi görülen çanak çömleklere rastlandı. MÖ ikinci binden sonra Aksaray civarında kurulmuş olan yerel bir krallığın başkenti olarak düşünülmektedir. Öztan’a (2003) göre MÖ XVIII. yüzyılda yerleşim yerinde görülen büyük bir yangının ardından yerleşim yeri terkedilmiştir. Höyük ve çevresindeki yerleşimler MÖ üçüncü binden Roma İmparatorluğu’nun bölgeye gelmesine kadar olan süre içerisinde ilgi görmeye devam etmiştir. MÖ üçüncü binde yerleşim almaya başlaması ile birlikte yaklaşık olarak 700 yılda bugünkü büyüklüğüne ulaştığı düşünülmektedir. Acemhöyük’teki halen devam eden arkeolojik kazılar, bilimsel araştırmaların, bulunan eserlerin korunmasının, bu somut kültürel varlıklarımızın tanıtılmasının ve sergilenmesinin bir program dahilinde ve bilimsel yöntemlere uygun olarak yapılmasına imkan sağlamaktadır.

Kazılarda, Erken Tunç Çağı’ndan Roma dönemine kadar yerleşim görmüş olan höyükte en çok Asur Ticaret Kolonileri çağından arkeolojik eserler çıkarıldı. Genel itibari ile höyükte bulunan taş temelli, kerpiç duvarlı ve düz damlı olduğu düşünülen evler Anadolu’nun klasik köy mimarisini de yansıtması bakımından önemlidir. Höyükte Kaniş Karum’unda bulunan birçok eserle paralellik göstermektedir. Bunlardan en önemlisi bullalardır. Ayrıca Kaniş Karumu’nda bulunan evlerde de Acemhöyük evlerinde de içerde ocaklar bulunmuştur.

Acemhöyük’ün keşfi ve kazılarının başlaması Anadolu tarihinin aydınlatılabilmesi için stratejik bir öneme sahiptir. Acemhöyük’te 12 yapı katmanı keşfedilmiş olup bunlardan Üçüncü Katmanın Anıtsal Yapılar, katı olduğu düşünülmektedir. Arkeologlara bunu düşündüren Assur Ticaret Kolonileri çağından kalma, Sarıkaya Sarayı, Hatipler Sarayı ve Hizmet Binası gibi yapıların bu katmanda olmasıdır. Kentin kendine has özel yapılmış evlerinin dışında büyük yangınlar görmüş anıtsal sarayın temelleri taştan ve duvarları ahşap çatkılı, kerpiç dolguludur. Her katmanda kendi devrini yansıtan çift kulplu kupalardan, mühürlü testilere kadar, geleneksel çömlekçi çarkı ile yapılan çanak çömlekten daha önceki dönemlere ait çarklar olmadan yapılan çanak çömleğe kadar, gaga ağızlı testilerden yonca ağızlı testilere kadar eşiti yerleşim yerlerindeki çanak çömlekten daha fazla sanatsal özelliğe sahip arkeolojik eserler çıkarılmış ve çevre müzelerde sergilenmek üzere koruma altına alınmıştır. Ayrıca New York Metropolitan Museum of Art’ta Acemhöyük’ten kaçak yollarla götürülen fildişi eserler sergilenmektedir. Bu kadar çeşitli kültürel eserin aynı höyükten çıkmasının sebebi bölge insanının tarihte çevre yerleşim yerleri ile sık sık iletişim kurduğunu ve ticaret yaptığının göstergesi olarak sayılabilir. Ticaret merkezi olması sebebi ile nüfus hareketliliğinin fazla olması ekonominin iyi olması sanatın da gelişmesine ön ayak olmuştur. Sanatın gelişmesi ile bölgedeki çanak çömlek de çeşitlenmiştir.

Yüzyıllar boyunca bölgeye yerleşen insanoğlunun izlerini taşıyan, kültüre ve tarihine ışık tutan Acemhöyük üst üste farklı dönemlerde bazen de art arda zaman dilimlerinde köy, kasaba gibi yerleşim yerleri kurulmuş ve çeşitli sebeplerle yıkılmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

Akurgal, E. (2014). Anadolu Uygarlıkları. Ankara: Phoneix Yayınları; Ekmen, H. (2012). Acemhöyük’te Asur Ticaret Kolonileri Çağı Ölü Gömme Adetleri (Basılmamış doktora tezi). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü; http://www.dtcf.ankara.edu.tr/acemhoyuk/, (Erişim tarihi: 09.08.2020); Öztan, A. (2003). 2001 Yılı Acemhöyük Kazıları, 24.KST-1: 39-48; Türker, A. (2008): Asur Ticaret Kolonileri Çağında Acemhöyük Çanak Çömleği (Basılmamış doktora tezi). Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Yakar, J. (1985). The Later Prehistory of Anatolia: The Late Chalcolithic and Early Bronze Age. Oxford.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Özgüç, N. (1976). Acemhöyük’te Bulunmuş Olan Bir Fildişi Kutu ve Bir Kurşun Figürin Kalıbı, Belleten, XL (160); Öztan, A. (1979). Acemhöyük Sarıkaya Sarayında Bulunan iki Tas Tabak / Two Stone Plates from the Sarıkaya Palace at Acemhöyük, Belleten, XLIII8: 381-384/385-38; Tezcan, B. (1958). Aksaray Çevresinden Derlenen Eserler, Belleten, XXII (88): 517- 526