Zeyrek Koruma Alanı

Doğal ve Kültürel Miras Cami Sit Alanı Tarihsel Sit Alanı

Fatih ilçesinde, Atatürk Bulvarı’nın batısında şehrin dördüncü tepesi üzerinde, Zeyrek Kilise Camii (Pantokrator Manastır Kiliseleri) ve çevresindeki sokakları içermekte olan Haliç’e cephe veren bir yamaç yerleşkesidir. 1973 tarihli 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu’nu izleyen süreçte Zeyrek, 1979 yılında Kültür Bakanlığı tarafından sit ilan edilerek koruma altına alınmıştır. 1995 yılında, Tarihi Yarımada genelinin sit alanı ilan edildiği İstanbul Bir Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12. 07. 1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile Zeyrek semti de Kentsel ve Tarihi Sit Alanı olarak tanımlanmıştır.

Zeyrek Camii ve çevresini kapsayan zeyrek koruma alanın da içinde bulunduğu ,1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dört alan olarak dahil edilen İstanbul Tarihi Yarımada bölgesi tarih boyunca birçok devlete ev sahipliği yapmış; Bizans ve ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olmuş çok katmanlı, kültürel ve doğal değerler bakımından son derece zengin bir coğrafyada yer almaktadır. İstanbul’un Dünya Miras Alanları olarak belirlenen Sultanahmet ve Çevresi; Süleymaniye Camii ve çevresi; Zeyrek Camii ve çevresi ile İstanbul Kara Surları, sahip oldukları somut ve somut olmayan kültürel miras öğeleri ile gerek sosyal ve kültürel gerekse mimari şekilleniş bakımından pek çok farklı yaşayışın izlerini taşımaktadır.

1950’li yıllardan itibaren yoğunlaşan göç hareketlerine bağlı özgün kullanıcı yitimi, hatalı imar planlamaları ve modern hayatın yansımaları kentin tarihi çekirdeğinde etkisini göstermiş; kent genelinde korunması gerekli alanların özgünlüğünün ve bütünlüğünün tahribatına sebebiyet vermiştir. Daha konforlu olarak algılanan betonarme konutların yapılmasıyla birlikte, Tarihi Yarımada’nın yerel sakinleri değişen yaşam koşulları ve beklentileri doğrultusunda kentin yeni gözde merkezlerine taşınmış; geleneksel yapıların bir kısmı düşük gelirli aileler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Benzer şekilde, yaşanan kullanıcı değişikliği yapılarla kurulan duygusal bağın önemli ölçüde ortadan kalkmasına sebebiyet vermiş, geleneksel mahalleler yer yer bakımsızlaşmaya ve köhneleşmeye başlamıştır. Ancak bahsi geçen olumsuz etkilere maruz kalmış olmasına rağmen; İstanbul Tarihi Yarımada genelinde bölgesel olarak özgün karakterini korumakta olan nitelikli alanlar halen mevcut olup İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı’nda Zeyrek Camii ve Çevresi Koruma Alanı ile ilgili olarak; kültür varlıklarının yanı sıra, bina formları, boyutları ve yapı cinsleri, cephe özellikleri, yol genişliği-bina yüksekliği ilişkisi ve mülkiyet dokusu gibi unsurlara bağlı olarak oluşmuş özgün sokak dokusunun da önem taşımakta olduğu vurgulanmıştır. Alanda günümüze ulaşan başlıca anıtsal yapılar;

Zeyrek Kilise Camii; Bizans döneminde XII. yüzyılın birinci yarısında (1118-1124 arası) İmparatoriçe İrene tarafından, Havariyyun’dan Haliç’e giden yamaçta, istinat duvarları ve teraslar üzerinde, kentin siluetini etkileyen Pantokrator’a adanmış bir kilise olarak yaptırılmıştır. Bu kısmen kubbeli bir altyapı üzerinde duran kapalı haç planlı, nişlerle süslenmiş üç adet apsisiyle ve iki katlı, iki tarafında da arkosollerle donatılmış narteksiyle bugünkü güney kilisesi olan manastır bölgesine dönüşmüş alanda yer almaktadır. Günümüzde ortada üç adet kiliseler grubu ve Atatürk Bulvarı yapılırken ortaya çıkartılmış kuzeydeki büyük sarnıcın nişlerle süslü cephesi, teraslandırılmış arazide dikkat çekici görünümde izlenebilmektedir.

İstanbul’un fethinden sonra Fatih Külliyesi’nin inşası tamamlanıncaya kadar Pantokrator Manastırı medreseye dönüştürülmüş, kilise de camiye çevrilmiştir. Osmanlı dönemi boyunca onarımlarla yaşatılan yapının ana karakteri özenle korunmuştur. Caminin içerisinde bulunan minber, Bizans döneminin yapı elemanlarının kullanılması ile yapıldı. Medresede, eğitim veren hocalardan zeyrek lakaplı (zeki, hazırcevap) Molla Mehmet’ten dolayı yapı ve semt Zeyrek adıyla anılmıştır. Kilise yakınlarında, Fatih devrinin önde gelen şahsiyetlerinden Akşemseddin adıyla anılan Molla Şemseddin’in bir tekke tesis ettiği bilinmektedir.

Şeyh Süleyman Mescidi; Alanda en eski yapı olan V. yüzyıla tarihlenen geç antik çağa ait bir mezar anıtı, bugün mescit olarak kullanılan yapıdır. Bizans devrinde muhtemelen dini amaçla kullanılan yapıdır. Osmanlı devrinde de mescit olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Bu dokunun içerisinde inşa edilen Çivizade Ümmü Gülsüm, Kasap Demirhun, Bıçakçı Alaaddin gibi mahalle mescitleri semtin küçük merkezlerini oluşturmuştur. Semtte Molla Zeyrek Camii’nin önünde yer alan Çukur Çeşme, üzerindeki sıbyan mektebiyle bir Osmanlı yapısı olmakla birlikte muhtemelen çeşme manastıra ait ayazmasının suyuyla beslenmektedir. Kent içinde çok az olan doğal su kaynaklarından faydalanarak suyun debisini arttırmak için zeminden yaklaşık beş metre derinde inşa edilen ve merdivenlerden inilerek ulaşılan çeşme şehirdeki birkaç örnekten biridir. Semtin su yapılarından biri de XVI. yüzyılın meşhur Kaptan-ı Deryası Barbaros Hayreddin Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı çifte hamam (kadınlar ve erkekler için ayrı bölümleri olan) ismini zengin çini dekorasyonundan almıştır. Bu semtte yaşamış olan ve burada sıbyan mektebi yaptırmışı olan Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi’nin türbesi de bulunmaktadır. 1960’ ların başında, Atatürk Bulvarı üzerinde topografyaya uyumlu inşa edilen Sosyal Sigortalar Kurumu binası, Cumhuriyet döneminin Türk modern mimarisine önemli eserler kazandıran, geleneksel mimariyi en iyi biçimde yorumlayan Akademisyen Mimar Sedat Hakkı Eldem’in Zeyrek yerleşkesi ile bütünleşmiş eserlerinden biri olarak alanda yer almaktadır.

Zeyrek Koruma Alanı; yüzyıl başındaki haritalardan ve fotoğraflardan anlaşıldığı üzere anıtsal yapılar çevresinde yoğunlaşan ahşap ve kargir yapı sistemiyle inşa edilmiş evlerden gelişmiştir. Sokağa cephe verecek şekilde konumlanmış, organik gelişen dar sokaklara göre şekillenen parsellerin oluşturduğu bu dokunun izlerinin büyük bir bölümü günümüze gelmiştir. Zeyrek Camii çevresindeki İbadethane Sokağı, Fazilet Sokağı, Bıçakçı Çeşme sokağı, Zeyrek Mehmet Paşa Sokağı, Zeyrek Caddesi, Çırçır Caddesi, Haydar Caddesi üzerinde yer alan yapılarda ve topografyaya bağlı olarak, eğim çizgilerine paralel veya teraslar arası geçişi sağlayan dik yokuşlar biçiminde oluşan bu yollarda Zeyrek geleneksel dokusu görülebilmektedir. Zeyrek, Haydar Caddesi ile Cibali’ye doğru inen Fener ve Balat’a bağlanan turizm rotasının önemli bir parçası olup, yılın her döneminde yerli ve yabancı turistin yoğun ilgi odağı olan ve ayrıca yakın çevresinde konaklama olanakları da bulunan kentsel ve tarihi sit alanıdır.

Referanslar

Ahunbay, Z. (2011). İstanbul’da Kentsel Mimari. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları; Çelik, Z. (1996). 19. yüzyılda Osmanlı Başkenti Değişen İstanbul. İstanbul: Tarih Vakfı Yayını; Çobancaoğlu, T., Güler, K. ve Okyay, G. G. (2018). İstanbul Tarihi Yarımada’da Ahşap Konut Mimarisinin Belgelenmesi: Geleneksel Haydar Mahallesi ve Koruma Sorunları, METU Journal of Faculty of Architecture, 35(1): 27-49; Gülersoy, N. Z., Tezer, A. ve Yiğiter, R. (2000). Zeyrek A Study in Conservation. İstanbul: Cenkler Yayıncılık; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (2011). İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı – 2011. İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları; Müller-Wiener, W. (2001). İstanbul’un Tarihsel Topoğrafyası, 17.yüzyıl Başlarına Kadar Byzantion-Konstantinopolis-İstanbul. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Müller-Wiener, W. ve Crammer, J. (1982). Istanbul Zeyrek Studien zur Erhaltung eines Traditionellen Wohngebietes, Hamburg: Deutches Orient-Institut, im Verbund der Stiftung Deutches Institut.