Yerebatan Sarnıcı (Yerebatan Sarayı)

Doğal ve Kültürel Miras Sarnıç

(İstanbul, MS VI. yüzyıl - )

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: Sedat BORNOVALI (2009) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: Cansev ÖZDEMİR (2021) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

İstanbul’da günümüzün Fatih ilçesi sınırları dahilinde, Ayasofya’ya çok yakın bir mevkide kendi adını taşıyan caddenin üzerinden girişi bulunan, günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Kültür A.Ş. tarafından turistik ziyaret yeri olarak işlevlendirilmiş yeraltı su haznesidir.

Bizans İmparatorluğu’nun başkenti durumundaki kentin suriçinde bulunan yüzlerce örnekten bir tanesi ve günümüze değin keşfedilebilenler arasındaki en büyüğüdür ve. MS VI. yüzyılda İmparator Ioustinianos döneminde inşa edildiği kabul edilmektedir.

Yeraltında binlerce metrekarelik bir alana yayılan bu depo alanının oluşturulabilmesi için çok sayıda mimari taşıyıcı unsura ihtiyaç duyulmuş 12x28 sıra halinde çoğunluğu tek parça bazıları ise birden fazla parçadan oluşan taş sütunlar kullanılmıştır. Başlıkların bazıları estetik değer taşıyan bezemeli örneklerdir. Taşıyıcı olarak kullanılan parçaların bazılarının devşirme sütunlar olduğu, bazılarının ise arşitrav parçaları gibi yatay malzemeyken burada yeni işlev edindiği gözlemlenebilmektedir. Devşirme parçalar arasında ziyaretçilerin en çok ilgisini çekenler biri ters biri de yan olarak sütun kaidesi işleviyle konumlandırılmış olan Medusa başlarıdır.

Sarnıç 1980’li yılların sonuna değin, içerisinde sandalla da gezilebilecek şekilde, büyük ölçüde su ile dolu kalmış mülk sahibi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin girişimiyle içindeki su ve biriken çamurun boşaltılmasının ardından bir yürüme yolu ve etkinlik platformu eklenmesiyle ziyaretçilere açık hâle getirilmiştir. Görsel etkiyi arttıracak aydınlatma düzenlemesi de yapıldı. Ziyaret saatleri boyunca sarnıç içerisinde bir süre klasik batı müziği bir dönem de klasik Türk müziği yayını yapıldı, aydınlatma fonksiyonu ışık gösterisi şeklinde de değerlendirildi. İşlevler arasında öngörülen çay kahve servisi yapan birim varlığını uzun süre devam ettirememiştir. Birkaç yıldır içerisinde turistlere ücret karşılığı bazı kılıklar giydirilerek fotoğraflarının çekildiği bir işletme de mevcuttur.

James Bond serisinin 1963 yapımı Rusya’dan Sevgilerle filmindeki bir sahnenin Yerebatan’da çekilmesi yurtdışında mekânın bilinirliğini ve gördüğü ilgiyi arttırmıştır. Son yıllarda ise Dan Brown’un aynı adlı romanından (2013) uyarlanan Inferno filmi (2016) yabancı ziyaretçiler arasında büyük popülerlik kazanmasını sağlamıştır.

Günümüzde ziyaretçilerin üzerine su damlaması ve geziyi keyifsiz hâle getirmesi sorunu çözülmüş, içinde balık da beslenen alçak su tümüyle tahliye edilerek iç mekandaki nem büyük ölçüde düşürülmüştür.

Bazı sütunlarda yapılan temizlik çalışmalarının ardından zemine belirli bir yüksekliğe değin, kontrollü olarak tekrar su verilmesi, fotoğraf biriminin kaldırılması ve kafeteryanın tekrar açılması planlanmaktadır.

Kısa süre önce yapının statik sorunlarını çözmeye yönelik bir restorasyon süreci başlatılmıştır. Yerebatan Sarayı için cadde seviyesindeki ziyaretçi kabul birimi dahil olmak üzere, arkeolojik kazı yapılmakta olan yakın çevresiyle birlikte yeni bir düzenleme yapılması yönündeki çalışmalar da sürmektedir.

Referanslar

Kerim, A. (2013). İstanbul’da Bizans Dönemi Sarnıçlarının Mimari Özellikleri ve Kentin Tarihsel Topografyasındaki Dağılımı (Yayımlanmamış doktora tezi). İTÜ Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı; Wolfgang, M. W. (2016). İstanbul’un Tarihsel Topografyası (Dördüncü baskı). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

2 / 2

İstanbul'un görkemli tarihsel yapılarından biridir. İstanbul’da Fatih ilçesinin Sultanahmet semtinde bulunuyor ve günümüzde müze olarak faaliyet gösteriyor. Ayasofya Camisi’nin 150 metre güneybatısında bulunuyor. Sarnıcın bulunduğu konumda daha önce Stoa Bazilika yer aldığı için Bazilika Sarnıcı olarak da anılıyor. Bizans imparatoru I. Justinianus (527- 565) tarafından yaptırıldı. Suyun içerisindeki mermer sütunların görkemli görüntüsü sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak da biliniyor. Sarnıç, şehir kuşatma altındayken su ihtiyacının karşılanması amacı ile yaptırıldı. Bizans döneminde imparatorların yaşadığı büyük sarayın ve çevresindeki binaların su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı’na 20 km uzaklıkta Karadeniz’e yakın bir kaynaktan kemerlerle su taşındı.

İstanbul’un Osmanlı Devleti tarafından 1453 yılında fethinden sonra bir süre daha kullanıldı ve Topkapı Sarayı’nın bahçelerine buradan su verildi. Osmanlılar durgun su yerine akan suyu tercih ettikleri için kentte kendi su tesislerini kurdu. Dolayısıyla sarnıç uzun süre kullanılmadı ve XVI. yüzyılın ortalarına kadar fark edilmedi. 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntıları üzerinde araştırma yapmak üzere İstanbul'a gelen Hollandalı bir gezgin olan P. Gyllius tarafından yeniden keşfedilerek Batı dünyasına tanıtıldı. Toplamda 9.800 m2 alan kaplayan sarnıç yaklaşık olarak yüz bin ton su depolama kapasitesine sahiptir.

İstanbul’un en büyük kapalı sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul tarihi yarımadasından günümüze ulaşabilen sayılı erken dönem mimarlık eserlerinden biridir. Sarnıç inşa edildiği zamandan günümüze kadar pek çok onarım geçirdi. Osmanlı döneminde iki defa restore edilen sarnıcın ilk onarımı XVIII. yüzyılda III. Ahmet döneminde mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından yaptırıldı. XIX. yüzyıldaki ikinci onarım ise Sultan II. Abdülhamid zamanında oldu. Cumhuriyet döneminde bir defa restore edildi. 1930’larda müze olarak ziyarete açıldı fakat sarnıcın içerisine ziyaretçilerin dolaşabilmesi için bir platform inşa edilmedi. 1955-1960 yılları arasında yapılan bir inşaat çalışması sırasında sarnıcın kuzeydoğu duvarı tarafında yer alan sekiz sütun kırıldığından dolayı beton bir tabaka içinde donduruldu. Ardından sarnıç 1985 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından içerisindeki elli bin ton çamur çıkarılarak yenilendi ve 1987 yılında halkın ziyaretine açıldı. Şu anda şehrin en popüler turizm yerlerinden biridir. Sarnıcın içerisinde yükseltilen ahşap platformlar üzerinde büyüleyici bir atmosferde yürünüyor. Sarnıca 1994 yılında tekrar büyük bir bakım yapıldı.

Kubbeli bir çatıya sahip olan sarnıcın planı düzgün dikdörtgendir ve tuğla bir yapıdır. 4,8 metre kalınlığındaki duvarlar kalın bir tabaka harçla sıvanarak su geçirmez hale getirildi. 140 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğindedir. Elli iki basamaktan oluşan merdivenle yer altına iniliyor. Sarnıç 336 tane sütun mermer kullanılarak yapıldı. Aralarında 4,8 metre olacak şekilde dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane ve 12 sıra şeklinde dizilidir. Sütunların her biri dokuz metredir. Sarnıçta yer alan sütunların süslü kemerleri ve sütun başları yapının görsel zenginliğini oluşturuyor. Sütunların başlıkları farklı özellikler taşıyor. Bunlardan 98’i Corint, bir bölümü de Dor üslubunu yansıtıyor. Sarnıçta yer alan sütunların çoğu silindir şeklindedir. Köşeli ve yivli biçimde yapılan sütunlar da yapı içerisinde görülüyor. Sarnıcın kuzeybatı ucundaki iki sütunun alt tarafında destek olarak yerleştirilen Medusa başları, Roma döneminden kalma en önemli eserlerdendir. Ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken şey, bu Medusa başlarının nereden geldiğinin bilinmemesidir. Araştırmacılar sarnıcın inşaatı sırasında sütunlara destek olması için getirildiğini düşünüyor.

Referanslar

Ateş, E. G. (2007). Kültürel Mirasımız Olan Yerebatan Sarnıcının Akustik Sorunlarının İncelenmesi (Basılmamış yüksek lisans tezi). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü; Kültür ve Turizm Bakanlığı (2019). Yerebatan Sarnıcı, https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44033/istanbul-yerebatan-sarnici.html, (Erişim tarihi: 27.08.2019); Yerebatan Sarnıcı (2019). https://www.yerebatan.com, (Erişim tarihi: 29.08.2019).