Turizmde Nesiller Aşan Yatırımlar (Intergenerational Investments In Tourism)
DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Ekonomi Coğrafya Endüstri İlişkileri Kamu Yönetimi Güvenlik Bilimleri Endüstri Yapısı Disiplinlerarası KENTSEL ALTYAPI Çevre Bilimleri
“Nesiller Aşan Yatırımlar” kavramını, ‘Nesiller Arası Yatırımlar’ ya da ‘Kuşaklararası Etkisi Olan Yatırımlar’ gibi genel bir yaklaşım içinde incelemek faydalıdır. Kamu politikalarını kapsaması niteliği bu çalışmada önemsendiği için, nesiller aşan yatırımlar için İngilizce literatürdeki kullanımı olan ‘Intergenerational Investment’ ifadesi benimsenmiştir. Finansal olarak hedefi itibariyle de nesiller aşan refaha ‘intergenerational wealth’ işaret etmektedir. Nesiller aşma, varlıkların sadece bir kuşağa değil, birkaç kuşağa aktarılacak şekilde planlanmasıdır. Bu nedenle de, nesiller aşma ifadesi, sürdürülebilirlik kavramı ile yakından ilgilidir.
Rio Deklarasyonunun (1992, Rio) ülkelerin gelecekte sürdürülebilir kalkınmalarına rehberlik etmeyi amaçlayan 27 ilkesi; Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı ve BM Dünya Turizm Örgütü tarafından geliştirilen ‘sürdürülebilir turizm kavramını’ açıklayan; "mevcut ve gelecekteki ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri tam olarak hesaba katan, ziyaretçilerin, sektörün, çevrenin ve ev sahibi toplulukların ihtiyaçlarını karşılayan” unsurlarını öne çıkaran, turizmde sürdürülebilirlik ilkelerini de desteklemektedir. Sürdürülebilirlik, sadece bugünü değil gelecek nesillerin de yaşam kalitesinden gerileme olmadan faaliyetlerde bireysel ve kurumsal sorumluluk oluşturmaktır. Belirtilen bu sürdürülebilirlik felsefesi yeni fark edilmiş bir konu da değildir. Nitekim Antik Yunan filozoflarından Sokrates (MÖ 469- MÖ 399), “Bir şeyi daha iyi kullanmak için onunla ilgilenmemiz gerekir” derken, Aristo (MÖ 384 – MÖ 322) ise; “Bir şeyi bilmemiz için varlık nedenini ortaya koymak gerekliliğini” çok önceden sorgulamışlardır.
Turizm faaliyetlerinin varlık nedeni olarak dağlar, göller, görkemli şelaleler gibi doğanın güzellikleri öncelikli bir değer taşıdığı için günümüze kadar kutlanan turizm yıllarına çevre değerleri korumacılığı tema olarak verilmiştir. Ayrıca iklim adaleti, iklim değişikliği gibi günün değişen koşullarını da kapsayacak şekilde yeni kavramlar ve arayışlar da turizm politikalarına eklenmiştir. Bu şekilde varlıkların hakkı, koruma – kullanma dengesi kavramlarına geçiş yapılmıştır. Genel olarak ahlaki duruşlar insanın yararına değerlendirilirken, insanın yararlandığı hayvanlar ve bitkiler de yine onun yararı için ‘gözetilmektedir’. Oysaki, Derin Ekoloji (Arne Næss, 1973) felsefesinde belirtildiği gibi, varlığa saygı ya da varlık hakkını korumak gerekliliği sürdürülebilirlikte temel bir sorumluluktur.
Kuşaklar arası adalet bu yorumların neresindedir? Nesil aşan turizm yatırımlarının afet yönetimi ile ilişkisi nedir? İnsanların becerileri, algılama yetenekleri farklı olabilir. Bir çizgi üzerinde farklı cinsiyet, ırk vb özellikler itibariyle buluşsalar da önemli olan insanlığın sahip olduğu evrensel haklardır. Bugünkü neslin gelecek nesle karşı sorumlulukları bulunmaktadır ve her neslin kendinden sonraki nesil için kaynakların kullanımı, sermaye birikimi, doğa, çevre, sağlık, eğitim gibi konulara sürekli özen göstermesi gerekmektedir. Kuşaklar arası adalet teorisi, belirli ahlaki sorumlulukların ve yükümlülüklerin neden geçerli olduğunu göstermeye çalışır. (John Rawls)
Sürdürülebilirlik tartışmaları içinde, küçülme önerisi destek bulmamaktadır. Buna karşılık Turizm Sektörü, bir kurtarma sektörü olarak teşvik edilmektedir (2014'te BM Genel Kurulu 69/233 sayılı Karar) . Bu nedenle, Uluslararası Para Fonu, Dünya Ticaret Örgütü ve bağlı kuruluşla tarafından yönetilen tüketime dayalı ekonomik modeller tekrar gözden geçirilmektedir. Yıllardır bacasız endüstri olduğuna vurgu yapılan turizm faaliyetlerinin ekolojik denge üzerine yerel ve global olumsuz etkileri de tespit edilmektedir.
Turizm endüstrisi, diğer endüstrileri yatırım için cesaretlendiren anahtar sektördür. Sınır ötesi faaliyet özelliğiyle de turizm, ‘sınır ötesi turizm cenneti vaadiyle’ bir sömürü aracına dönüşmemelidir. Oysa günümüzde turizm, yeni yatırımlara yeni destinasyonlar açma ve ekonomik açıdan güçsüz halkları bastıran bir ekonomik istila havasına dönüşme endişesi yaşatmaktadır. Ekonomik büyümenin temel itici gücü olan turizm, bazıları ölçülebilir, petrokimya, madencilik, ormancılık, balıkçılık ve tarım endüstrilerini kapsayan birçok sektörde geniş bir altyapıya sahiptir. Ancak turizmin diğer sektörleri de kapsayıcı etkisiyle, gerek doğal kaynakların aşırı tüketimi, gerekse çok yönlü kirlilik ve özellikle de hava kalitesi açısından geriletici faaliyetler sorgulanmaktadır. Bu nedenle de Glasgow Deklarasyonu 2021 çalışmalarının temelinde CO2 emisyonlarının azaltılmasında turizm sektörünün önemli rolü olabileceği beklenmektedir (Glasgow Deklarasyonu 2021). Dijital turizm örneğindeki gibi, turizmin özellikle ulaşım koşullarının olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak, görsel ve bilimsel tatmini artıracak teknik yapılanmalar da geliştirilmektedir. Ancak turizmin olumlu dışsallıkları arasında sayılan halklar arasında global sosyo-kültürel pozitif etkileşim gerilemesi olabilirliği dijital tercihlerin neresindedir?. Sürdürülebilirlik başarısı, nesiller aşmaya hizmet eden geniş bir ilişki ağı oluşturmayı gerektirmektedir. Belirtilen bu amaca yönelik aşağıdaki temel ilkeler ortaya konulmuştur (UNEP ve UN Tourism 2005).
- Turizm faaliyetlerinde temel bir unsur olan doğa çevresini korumak, temel ekolojik dengeyi kurmak ve sürdürmek,
- Ev sahibi yerel toplulukların sosyo-kültürel özgünlüğüne ve kültür mirasına saygı göstermek, geleneksel değerlerini korumak ve benimsemek,
- Sürdürülebilir uzun vadeli ekonomik faaliyetleri, tüm paydaşlara adil bir şekilde dağıtarak sağlamak, yerelin de kalkınmasına hizmet edecek şekilde istihdam ve gelir getirici fırsatlar yaratarak yoksulluğu azaltmak.
Geçmişten Tarihi Örnekler
Tarihi kalıntılar restorasyonla yeniden dünya toplumuna kazandırılabilir. Geçmiş yüzyıllardan bu yana gelen ve küçük dokunuşlarla günümüzde de işlevselliğini koruyan ekonomik, sosyo-kültürel fonksiyonlara sahip yapılar turizm faaliyetlerini desteklemektedir. Türkiye’de fonksiyonelliğini koruyan ve yaşatılan çok sayıda köprü, kervansaraylar, ibadet yapıları, saat kuleleri vd. vardır ve tarihi çok yönlü anlamamıza da hizmet eden verileri sağlamaktadır.
Dünyanın en eski kullanımdaki Suriye'de bulunan Kutinah Barajı veya Humus Gölü Barajı, MÖ 1319-1304 yılları arasında Mısır Firavunu Sethi döneminde inşa edilmiş ve insanlık tarihinde yerini o günden bugüne korumuştur. Duvar örgüsüyle yapılan baraj, Asi Nehri'ni tutarak Humus Gölü'nü oluşturmakta ve kanallar aracılığıyla Humus şehrine su sağlamaktadır.
Dünyanın en eski kullanımda ikinci barajı olan Proserpina Barajı, İspanya'nın Merida kentinin yaklaşık on kilometre kuzeyindedir. Toprak baraj, MS I. yüzyılın sonu ile II. yüzyılın başı arasında Romalılar tarafından inşa edilmiştir.
Hatta tarihi bir kent Venedik gibi, yerleşimin kendisi kimliği ve varlığıyla da nesiller aşan bir yatırımdır. Venedik'in lagünlerin üzerine inşa edildiğine dair kanıtlar, antik Roma kadar eski bir tarihe gitmektedir. Venedik daha V. ve VI. yüzyıllarda etkin ekonomik, politik ve sanatsal rolüyle genişlemiştir. Günümüzde iklim değişikliklerinin etkisi ve yükselen deniz seviyesi nedeniyle batması teknolojik gelişmelerle engellenmeye çalışılarak gelecek nesillere hazırlanmaktadır. Başka bir ifadeyle topluma da hizmet eden yatırımların nesiller ötesine aktarılmasında toplumsal çaba sağlamada emek verilmektedir.
İstanbul'un en özel mekânlarından biri olan Yerebatan Sarnıcı günümüze kadar gelen nesiller aşan bir yapıdır. Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) döneminde sarayın ve bölgenin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırılmıştır. Ancak, günümüzde yapılan restorasyonlarla birlikte su depolama işlevi tamamen terk edilmiştir. Su toplama kapasitesinden yararlanılmak istenseydi, sarnıç yeniden su toplama sistemine bağlanarak ve teknik müdahalelerle işlevsellik sağlanabilirdi. Günümüzdeki haliyle su dekoratif ve tarihi atmosferi bir ölçüde yansıtmak için kullanılmaktadır. Yerebatan Sarnıcı yaklaşık 80.000–100.000 metrekare su kapasitesine sahiptir. Mühendislik açısından, su yalıtımı ve kalitesi yönüyle emek istese de, günümüzde artan su sıkıntısı ya da etkin afet yönetimi açısından gözden geçirilebilir. Bu emek, olası bir afetin ilk günlerinde yüz binlerce insanın birkaç günlük içme ve temel kullanım ihtiyacını karşılayabilme anlamına gelebilir. Aşırı yağışlarda yağmur sularını depolayarak taşkınları azaltma fonksiyonu yüklenebilir.
Su kıtlığı konusu etkileyen ve etkilenen bir sektör olarak sürdürülebilir turizmde önemli bir konudur. Nesil aşan bir yatırım gözüyle bakıldığında Yerebatan Sarayı gibi birçok tarihi yapılar, su kanalları (üstü örtülerek) yerel sulama veya temizlik için su kaynağı sağlama, yağmur suyu hasadı, afet sonrası acil kullanım gibi kısmi işlevlerle ‘su toplama’ kimliğine geri döndürülebilir.
Başka bir ifadeyle, bazı nesiller aşan yatırımları, acil durum su kaynağı sağlama ve kültürel mirası koruyarak modern kentleşme hareketleri içinde değerlendirebilme mümkündür. Venedik gibi etrafı suyla çevrili yerleşimlerde de kentleşme ve turizm hareketleri nedeniyle su sıkıntısı bulunmakta yağmur suyunu filtreleyerek tarihi Venedik Kuyularında toplamak yoluyla çözüm aranmaktadır. .
Sürdürülebilir turizm gelişimi, ilgili tüm paydaşların geniş katılımı ile sağlanan fikirlerin sahiplenilmesiyle turist memnuniyeti yaratmak ve korumak, en iyi deneyimleri paylaşarak, ülkeler arasında güven eşiğini oluşturma ve artmasına aracılık etme gibi bir dizi siyasa ile etkileşim içindedir. 1220 tarihli Obruk Hanının, Obruk Müze ve Otel fonksiyonu ile işlevselliğine devam etmesi (2024), Türkiye’de de, diğer birçokları gibi iyi bir örnek oluşturmaktadır.
Nesil Aşan Yatırımların Felsefesi ve Başarı Yöntemleri
Bir nesilden diğerine devam eden çalışmaların temelinde fikri zenginliği önceleyen beşeri ve toplumsal sermaye yaklaşımı bulunmaktadır. Toplumsal Sermaye; sosyal bilimlerde aslında yeni bir kavram değildir siyaset araştırmacısı Robert D. Putnam (1970) ve sosyolog James Coleman (1988) çalışmalarında toplumsal sermaye sözcüğünü modern anlamda telaffuz etmişlerdir. Toplumsal sermaye; ortak amaçlar için, bireyler, gruplar ya da kuruluşlar olarak bir arada çalışma yeteneği olarak anlamlandırılmaktadır. Bourdieu (1985), toplumsal sermayeyi topluma yönelik görevlerle ilişkilendirmiştir. Bu husus bir bakıma ekonomik sermayenin ve bir topluma ait olmanın onurunun yeni yönetim stratejileriyle doğrudan ilişkilendirilmesidir. Geçmişte vakıf gibi örnekleri de bulunmaktadır. Fukuyama; ortak bir amaca yönelik grup ve örgütlenmeler sayesinde insanların iş yapabilirliğinin sağlanması (Fukuyama 2005) olgusunu önemsemiştir. Toplumsal sermayeden etkin bir biçimde faydalanabilmek için öncelikle, eğitimli beşeri sermayeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Erişilebilen yazılı kaynaklar yönüyle, Antik Yunan Filozoflarından Eflatun ve Aristo’dan beri çocuk toplumun bir üyesi olarak görülmüş ve eğitimi sorgulanmıştır. Orta Çağ’da (universitas/lonca) lonca geleneğini meslek temelli olarak ele alan farklı disiplinleri bir araya getiren geçmişin bilgisinin korunması gibi fonksiyonların tarihsel gelişiminde üniversite kurumu her zaman önemsenmiştir. Günümüze kadar yeni kuşaklara kültürel mirası aktararak, onları toplum yaşamına hazırlama, üretimde bulunacak şekilde yetiştirme gibi roller eğitim kurumlarına atanmıştır.
Bir nesilden diğerine intikal eden çalışmaların temelinde tarihten beri ailenin çocukların eğitimine özen göstererek fikri gelişmelerine yaptıkları yatırımlar önemlidir. Ailenin çocukta eğitimi öncelemesi, gerek aile yatırımlarının sürdürülebilmesi gerekse sonraki kuşaklara olabilecek etkileri de önemsemesi gibi aileye doğrudan sonraki kuşaklara da doğrudan veya dolaylı olumlu etkiler öne çıkmaktadır. İnsan sermayesi üzerine çalışmalar fikri ve eğitimi önceleyerek, bilgi toplumu tanısı ile toplum kalkınmasına yönelme işbirliği, dayanışma gibi modeller iş sektöründe geliştirilirken, kamu yönetiminde de dikkate alınmaktadır.
Turizm sektörü ile diğer sektörler de değişmelerin ve bu değişime ayak uydurmaya çalışan gelişmelerin kuşkusuz içindedir. Turizm hareketleri, sınırötesinden kişileri ve kurumları kısa veya uzun süreli karşılaştırmaktadır. Bu nedenle insana yapılacak eğitim yatırımı, insan kaynaklı faaliyetleri kapsayan turizme yönelik yatırımları da genel felsefesine bağlı olarak nesiller ötesine taşıyacaktır. Nesil aşan yatırımlarda bugünden yarına değişebilen alışkanlıkların dikkate alınması gerekmektedir. Turizm faaliyetlerinin irtibat ilişkisine ve global etkilere bağlı olarak gelecek nesiller için hazırlanan ortamlar kadar, gelecek neslin temsilcilerine de değer yönelimini ve endişelerini sormak önem taşımaktadır. Örneğin sulak alanları ve çevresel güzellikleri tercih eden turistler, kuraklaşan bölgelere gitmek istemeyeceğinden su krizi nasıl yönetilecektir? yerel halk ve turistin çevresel koruma tepkisi nasıl gelişecektir?. Kuşkusuz yatırım kararları ve politikaların oluşumunda yürütücü ve karar vericilerin kimlik profili ve toplumsal etkiler önemlidir. Bu etkiler yatırımlara nasıl yansıyacaktır?. Beklenti peyzajı korumak ve bozulmasını engellemek kadar yenilerini de kazanmaktır (Avrupa Peyzaj Sözleşmesi Floransa 2000).
Nesiller aşan yatırımlar sadece ‘finansal güç’ değil, dayanıklılık (resilience) sağlayan yatırım tercihlerini de gerektirmektedir. Bu tercih, mekân seçimi (jeoloji, arkeoloji, ekonomi, şehir planlama, inşaat mühendisliği, sosyoloji gibi) ve yapıların korunaklılığı (mimarlık gibi ) kentsel çalışmalara konu olan disiplinlerarası bir alanı da içermektedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de ayakta kalan görkemli tarihi yapılar turistik çekiciliğini bir bakıma geçmişten gelen ekonomik gücün göstergesi olarak da sağlamakta ve halkın kent aidiyetini artıran gururu olabilmektedir. Oysa ki bir taraftan da iklim değişiklikleri bu görkemli yapıları zorlamaktadır. Yerelin coğrafi özelliklerini dikkate alarak mekanın bugünü ve geleceğini de sorgulayan bir afet planlaması için, gerekli mali ve teknolojik stratejiler oluşturulmalıdır. Bu çalışmalar sadece disiplinlerarasılığı değil, tercübeyi de dikkate alan trans-disipliner çalışmalarla kamu politikalarının yeniden gözden geçirilmesi bağlamında dayanıklılık sağlayacak yatırım tercihleridir. Gerek aile gerekse toplum merkezli çalışmalar için merkezi ve yerel yönetimlerin de desteklediği aşağıdaki dirençlilik çalışmaları önem taşımaktadır. Bu çalışmalar için özel amaçlı fonlar kurulabilir. Akıllı Kent çalışmaları başarılı modellerinden yararlanılabilir. Altyapı ve üst yapı donatımlarının afet güvenliği ve ‘Sağlıklı Kent Planlaması’, çok amaçlı ve afet merkezli sigorta ve risk transferi mekanizmaları, eğitim yatırımları planlamaları ve etkinlik stratejileri birkaç örnek olarak verilebilir.
Nesiller Aşan (Intergenerational) Yatırım Stratejileri
Turizm sektöründe servet kazanma ve sürdürme stratejileri ‘Finansal Planlama ve Varlık Yönetimi’ ile konusuyla birlikte değerlendirilmektedir. Varlıkların sadece bir kuşağa değil, birkaç kuşağa aktarılacak şekilde planlanması için de portföy yönetimi, emlak ve miras konuları kadar varislerin konuya ilişkin eğitimi de önem taşımaktadır. Belirtilen eğitim, ailenin önemsediği, başarılı olduğu ve sermaye biriktirdiği konudaki çalışmaların sürdürülebilmesini amaçlamaktadır. Yeni nesil temsilcilerinden beklenen yaptığı işi sevme, gönülden şevkle yapma isteğiyle de ilişkilidir. Girişimci ebeveyn sorumluluğunun temel unsurlarını taşımayan yeni nesil (çocuklar, torunlar) çeşitli nedenlerle, örneğin iş kolunu sevmeme yada günün gerektirdiği yenilikçi-teknolojik çalışmalara girmek istememe ve/veya risk almama adına miras yoluyla kendilerine aktarılan birikmiş sermayeyi başka bir alanda kullanmayı veya kullanmamayı (kişisel refahları için kullanmayı) tercih edebilirler. Kişilik ve kapasite konusu nedeniyle sürdürülebilirlik için toplumdan gelecek insan (beşeri) sermayesi ya da katkılar bütünü bu süreçte de önem taşımaktadır. Aşağıda bu konu sistematikleştirilmiştir.
Sürdürülebilir yatırım, yatırımcıların uzun vadeli çevresel ve sosyal değerleri teşvik ederken finansal getiri elde etmeyi hedeflediği bir dizi uygulamayı ifade etmektedir. Geleneksel yatırım yaklaşımlarını çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim anlayışlarıyla birleştirmek, yatırımcıların daha kapsamlı analizler üreterek, daha iyi yatırım kararları almasını sağlamaktadır. Sürdürülebilirlikte, firmaların yalnızca kısa vadeli finansal kazançlara göre değil, topluma neye ve nasıl katkıda bulunduklarına dair toplumsal fayda yaklaşımını benimsemesi önemlidir. Kurumsal toplumsal sorumluluk sertifikaları uygulamaları yatırımcıları bu alanda desteklemektedir. Bu nedenle de geniş bir bakış açısı içinde birbirini tamamlayan tanımlamalar yapılmaktadır.
Geleceği yakalamak için yatırımcıların; bütçe yapma, tasarruf, borçlanma, yatırım gibi anahtar finansal kavramlar üzerine bilgi sahibi olmaları ve bilgece kullanmaları tek başına ‘finansal okuryazarlık’ anlamına gelmemektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) finansal okuryazarlığı, “bireylerin bilinçli ve akıllı finansal kararlar almasını sağlayan bir dizi farkındalık, bilgi, beceri, tutum ve davranışlar bütünü” olarak tanımlamaktadır. Gelişmiş finansal gücü yakalama ve yeterli tüketici korumasıyla birlikte, finansal dayanıklılık ile toplumsal refahı da desteklemeye yönelik bütünleşik bir yaklaşımın temel unsuru olarak finansal okuryazarlık akıllı davranma içerikli anlamlandırılmaktadır. ‘Akıllı Olma’ sözlüklerde, “doğruyu yanlıştan ayırt etme kabiliyeti olan, sağduyulu” anlamında açıklanmaktadır. Felsefesi itibariyle süreklilik taşıyan günün getirdiği değişikliklere uyum sağlamadır. Yatırım ve yerleşim bütünlüğü de dikkate alındığında Amerikan Planlama Birliği'nin (American Planning Association) 2022 güncellenmiş raporuna göre akıllı kent, “Yaşanabilirliğini, sürdürülebilirliğini ve dayanıklılığını artırırken yenilikçi, iş birliği ve katılımcı ortak yaratımı teşvik etmek için teknolojiyi, topluluk ile doğayı eşit bir şekilde çalışmalarda dikkate alan bir kenttir.” Bu şekilde yatırımcı ve iş çevresi kentini de dikkate alan yerelden uluslararasına açılan bir dinamikliği kapsamaktadır.
Günümüz koşullarında yerel siyasetin biçimlenmesi sadece idari yapılarla sınırlı olmayıp, halk da hak ve borçlar bütününde sorumluluk sahibidir. Tabii ki de bu yaklaşım köklerini tarihten, (miladi 1100 Venedik, Cenova, Piza) ve XI ve XII. yüzyılda Alman, Fransız, İngiliz kentlerinde Ortaçağa kadar giden örgütlenmelerden almaktadır (Rörig, 1945). Günümüz ekonomik-toplumsal gelişmelerinde yukarıda bahsedilen toplumsal sermaye birikimi, faaliyetlerde başarı için dikkate alınmaktadır.
Sürdürülebilir Yatırım Stratejileri ve Toplumsal Katkılar
- Çevresel: Bir şirketin karbon ayak izi, atık, su kullanımı ve tasarrufu ile tedarik zincirinde kullandığı ve yarattığı temiz teknoloji gibi çevre üzerindeki etkisidir.
- Sosyal: Bir şirketin veya fonun toplum üzerindeki etkisi ve sosyal iyilik ve değişimi nasıl savunduğudur. Analistler insan hakları, işe alım ve katılım programlarındaki ırksal çeşitlilik, çalışanların sağlığı ve güvenliği, toplumsal katılım gibi sosyal konulara ilgi ve katkıları incelemektedir. Özellikle dış göçler kültürel karşılıklılık konusunu önemli hale getirmiştir.
- Yönetsel/Yönetişim: Şirketin ve/veya bir borsa fonunun şirketi geliştirirken toplumda olumlu değişimi sağlamak için nasıl yönetildiğidir. Yönetim ve yönetim kurulunun kapasitesi, liderlik özellikleri, yönetici maaşlarının ve çeşitliliğinin, hissedar haklarının, genel şeffaflığın ve hissedarlara, halka duyuruların, yolsuzlukla mücadelenin ve kurumsal siyasi katkıların gözden geçirilmesini kapsamaktadır. Toplumda bu çalışmalar güven oluşturmaktadır.
Etkileme araçları olarak toplumsal katkılar önemlidir. Ekolojik amaçlı eylemsel yatırımlar toplumsal katkı aracıdır. Bir şirketin çalışma şeklini doğa yararına değiştirmek amacıyla hisse senedi satın almak iyi bir yöntemselliktir. Şirketlerin ve karar alıcıların, yatırım kararları toplumun benimsediği ahlaki değerlere veya nedenlere, sivil toplum hareketleriyle, yönlendirilebilir.
Etki yatırımı, yatırımcılığı günümüzde ilgi çekmektedir. Etki yatırımlarıyla sosyal ve çevresel sorunları çözme amaçlanmaktadır. Sermayenin, satın alma gücü düşük bireylere veya topluluklara yönlendirildiği ve finansmanın açıkça ve beyan edilerek, toplum yararına sürdürülen yatırımları kapsamaktadır. Yoksulluğun azaltılmasında ve istihdam katkısı olan etki yatırımı geleneksel olarak özel bir pazar stratejisi olarak tanımlanmaktadır. Kamu piyasa fonları da bu konuda etkili araçlar olarak kullanılabilir.
Özetle, Sürdürülebilir yatırım talebi, şirketleri uzun vadeli sosyal ve finansal kazançlar sağlayabilecek sürdürülebilir ilkeleri benimsemeye teşvik etmektedir. Finansal performans ve kâr elde ederken, toplumsal ve ekonomik hayatta pozitif etki yaratan ve değişimi yönlendiren kurumsal değerlere sahip şirketlerin finansmanı ile ilgilenen yatırımcıların bu talebi nedeniyle, çevre dostu sürdürülebilir yatırımlar giderek daha önemli hale gelmektedir. Genç neslin sürdürülebilir finans araçlarını artan oranda tercih ederek, çevre korumacı yaklaşımları desteklemesinin etki yatırımlarının gelişiminde katkısı olduğu düşünülmektedir. İklim değişikliği gibi büyük ölçekli küresel sorunlar çoğunlukla sürdürülebilir iş stratejileriyle çözümlenmektedir.
Yatırımcı olarak, yatırımcılar ve iştirakçilerin toplumsal değerlere, yatırım eğilimlerine göre hangi alana yatırım yapıp yapmayacaklarını belirlemek için bütünleşik sektörel yaklaşımla sürdürülebilir yatırım uygulamalarını değerlendirmesi önemlidir. Şirketler sürdürülebilir olmak adına ve kendilerini fonlayan varlık sahiplerini daha fazla memnun etmek veya kazandırmak için karanlık lider (dark leader) talepleri doğrultusunda hareket ettiğinde, toplum açısından sosyal fayda yerine sosyal maliyet, zarar ortaya çıkmaktadır.
Yatırımların toplum tarafından benimsenerek, sahip çıkılması da yukarıda değinildiği gibi, yerel siyasetin biçimlenmesinde, önemlidir. Toplumsal sahiplenme ve işlerin yürütülmesinde çeşitli sürdürülebilirlik senaryoları geliştirilebilir. Özetle, ‘nesil aşan yatırımlar’ için, ‘nesil aşan emek’ ve ‘bireysel ve toplumsal isteklilik’ gerekmektedir. Aşağıda bu konu tablolaştırılmıştır.
Nesil Aşan Yatırımlar Stratejisi , Yaklaşım,İçerik ve Kapsam
Toplumsal Merkezli Siyasa: İnsan ve toplum sermayesi modelleri, eğitim, konu avukatlığı, sermaye birikimi ve gelecek nesillere servet aktarımı siyasaları(metot).
Finansal Planlama Merkezli Siyasa: Bütünleşik faaliyet çeşitlendirmesi, miras planlaması, yer seçimi kararları, afet yönetimi planlaması, yeni kuşaklara sektörel ve finansal eğitim sağlama, teknolojik yenilikleri takip eden yatırım stratejileri, toplumsal tercihlerde ve bireysellikte yurt içi ve yurt dışı kültürel karşılıkların takibi, global siyasi hareketlilik ve güvenlik siyasaları.
Turizm yatırımlardaki temel felsefe, bugünkü neslin değil, gelecek nesillerin de mali güvenliğini sağlayarak sürdürülebilirliği çevre koruma kullanma dengesi içinde yürütebilmektir. Neticede kimse hava, su ve toprak vb kirlilikleri yaşayan ve çok yönlü güvensiz ortamlara zaman, para ve enerji harcayarak ‘gezi veya farklı amaçlarla’ gitmek istemeyecektir.
Sonuç Yerine Turizmde Sürdürebilir Gelecekte Nesil Aşan Yatırımlar Etkisi
Turizm faaliyetleri sadece bir tatil değil, aynı zamanda bir yatırım ve alışveriş imkânı da sunar. Şirketlerin pompaladığı aşırı tüketim, hissedar çıkarları nedeniyle iklim istikrarsızlığı, okyanuslardaki ölü bölgeler, yanan ormanlar, su kıtlığı, gıda güvensizliği, sınır çatışmaları ve iklim sığınmacılarındaki ani artışlara ve evine git turist tepkilerine yol açmaktadır. İyi ve güzel olmayan bu durum, hem bir endüstri hem de bir yaşam tarzı olarak turizmi doğrudan etkilemekte ve yatırımların sürdürülebilirliğini gölgelemektedir. Başka bir ifadeyle nesil aşan yatırımlar ve/veya şirketler biyosfer başta olmak üzere kaynakları tüketerek dünyanın ve nihai tahlilde yatırımın sonunu getirmeyecek şekilde tasarlanmalıdır.
Referanslar
Glasgow Deklarasyonu, Sürdürülebilir Turizm (2021) https://www.oneplanetnetwork.org/programmes/sustainable-tourism/glasgow-declaration, (Erişim tarihi: 20.08.2025); Making Tourism More Sustainable: A Guide for Policy Maker, UNEP & UN Tourism, (2005), (https://www.unep.org/resources/report/making-tourism-more-sustainable-guide-policy-makers), (Erişim tarihi: 20.08.2025); Rio Dünya Zirvesi(1992) ve ilgili diğer önemli belgeler , https://www.un.org/en/conferences/environment/rio1992, (Erişim tarihi: 20.08.2025); Toprak Karaman, Z.(2017). Corporate social responsibilities of stakeholders in terms of secure tourism at disasters and sustainable tourism governance, Journal of Tourism Theory and Research, 3(2): 66-78.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Alison M. Johnston (2015), Third World Resurgence No. 301/302, September/October, s. 11-18, https://twn.my/title2/resurgence/2015/301-302/cover02.htm, (Erişim tarihi: 25. 08. 2025); Karaman, Z. (2022) An Understanding of Inter and Transdisciplinary Aspects of Urban Resilience, Open Journal of Social Sciences, 10: 195-215; Rörig, F. (1945) Avrupa Şehirlerinin Doğuşu ve Gelişme Tarihi, (Çev) Cemil Ziya Şanbey, İdare Dergisi, 16 (175): 129,131-133; Tekin, İ. (2017), 1876-1923 Yılları Arasında Çocuk Eğitimi Konusunda Yazılmış Kitapların İncelenmesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 6 (3): 1589-1623, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/333605, (Erişim tarihi: 25. 08. 2025).