Obruk Hanı

Doğal ve Kültürel Miras Kervansaray Han

Konya’nın yaklaşık 75 kilometre doğusunda, bugünkü Konya-Aksaray yolunda bulunan Kızören beldesinden dört kilometre içeride, Obruk Köyü girişindedir. Hemen doğusunda obruk denilen krater gölü bulunmaktadır. İnşa tarihine işaret eden yazılı herhangi bir belge yoktur. Obruk, XIII. yüzyılda Konya-Aksaray yolunun önemli bir bölgesidir. Handa sadece kervanlara hizmet verilmezdi. Yeri geldiğinde devlet ileri gelenlerinin ya da yabancı devlet adamlarının, stratejik öneme sahip bir misafirin ağırlanıp yolcu edildiği bir menzil noktasıydı. Başka bir kullanım alanı olarak da burası, devletin başkentinden yolculuğa çıkıldığında genellikle ilk konaklanılan ya da ordunun konaklamasında kullanılan bir yer olarak düşünülmelidir. Han ile Konya arasında epey bir mesafe bulunmasına rağmen bu amaçla kullanıldığına dair önemli örnekler, Alaeddin Keykubad’ın devletin başına geçmek üzere Konya’ya doğru yola koyulduğunda Obruk Mevki adıyla bilinen bu alanda karşılanması; Moğol Komutanı Baycu Noyan’ın 1261 yılında Konya üzerine doğru sefere çktığında burada gecelemesi; Kösedağ Savaşı’nın ardından Suriye’den Konya’ya dönen Sahip Şemseddin’in burada karşılanıp kendisine vezir olduğuna dair buyruğun iletilmesi bu yapıların sadece kervanların konaklamasında kullanılan yerler değil, yeri geldiğinde karşılama ve protokol yerleri olarak kullanılabileceğini de göstermektedir.

Kapalı ve açık avlu şemasına sahip olan kervansaraylar, Anadolu Selçuklu kervansaraylarında en çok tercih edilen türlerden olduğu için Obruk Hanı da kapalı ve açık avlu kısımlarından (yazlık-kışlık) oluşmaktadır. Açık avlu kısmı, kapalı kısımdan daha geniştir. Bu özelliğiyle de bu plan şemasına sahip olan han grubu içerisinde yapı bakımından abidevi bir mimariye sahiptir ve bu bakımdan dikkat çekicidir. Doğu-batı istikametinde inşa edilmiştir. Girişi, yapının batı kısmında bulunmaktadır. Batı cephesini ilginç kılan bir özelliği de kale şeklinde bir görünüme sahip olmasıdır. Bu cephenin üstünün kale görünümüne sahip olmasını sağlayan en önemli yapı elemanları ise, bir kısmı günümüze kadar gelen ve büyük çoğunlukla kale ve burçlarda görülen mazgal ve siperliklerdir. Bu yapı elemanlarının hanın üst kısmına yerleştirilmesiyle ve köşelerde bulunan kulelerle yapı bir kale görünümü kazanmaktadır. Bununla birlikte giriş kısmı cepheden biraz öne taşırılmış durumdadır. Ayrıca bu bölüm diğer bölümlere nazaran daha farklı olacak şekilde iki katlı plana sahip olduğundan girişin abidevi bir yapıda olduğu daha da belirginlik kazanmaktadır.

Avlunun güney cephesi beş bölümlü revak biçiminde düzenlenerek, her bir bölümün üzeri kuzey-güney istikametinde beşik tonoz ile örtülüdür. Giriş cephesi iki katlı olarak programlandı. İki kattan oluşan batı cephesinin zemin katında, giriş eyvanının her iki yanında da toplamda dört adet oda yer almaktadır. Batı kanadın üst katı büyük ölçüde tahrip olduğundan, bu bölümdeki bazı izleri takip etmek bir hayli zordur. Ancak günümüze kadar ulaşan kalıntılara bakıldığında burada dört mekânın olduğu, bunlardan güneydekinin, güney duvarda bulunan basit mihrap nişi sebebiyle mescit olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mescit diğer mekânlardan bağımsız olarak düzenlenerek, buraya çıkış ise güneydeki revak içerisinden sağlanmaktadır.

Yapıda Selçuklu dönemine ait herhangi bir süsleme mevcut değildir. Selçuklu dönemi kervansaraylarında süsleme taç kapılarda ve mescitte yoğunlaşmış olup, bunların dışında fazla süsleme görülmemektedir. Avlu girişinde süsleme yoktur. Yalnız kapalı kısım girişinin tamamen ortadan kalkması sebebiyle bu bölümde süsleme olup olmadığını söylemek zordur. Mescidinin mihrabı günümüze kadar sağlam olarak ulaşabilmiş durumdadır. Mihrabı da diğer kısımları gibi süslemesiz olup, nişin etrafı basit silmelerle çevrelenmektedir. Kaba işçilik ve süslemenin olmayışı sebebiyle eserin Sultan Hanı olmadığı anlaşılmaktadır.

Yapıda bol miktarda devşirme antik malzeme kullanılmış olup bunların birçoğu süslemeli parçalardır. Bu parçalar yapının hem içinde hem de dışında olmak üzere farklı bölümlerde dikkat çekmektedir. Bunlardan yapıda genel olarak taşıyıcı sistem olarak kullanılan ve üzerleri çeşitli biçimlerde işlenmiş yassı sütunlar ile duvarı örmede yararlanılan haç işaretli parçalar, kitabeler özellikle dikkat çekmektedir. Yapı inşa edilirken devşirme malzemelerin oldukça yoğun bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca yapıda çoğunlukla kesme taş, kaba yontu ve büyük blok taşlar dikkat çekmektedir.

Referanslar

Baş, A. (2007). Obruk Hanı, İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları (ss. 347-357). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları; Erdemir, Y. (2017). Payitaht Konya’da Bir Konaklama ve Ticaret Yapısı: Horozlu Han, Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi, (6): 123-146.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Baş, A. (2007). Obruk Hanı, İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları (ss. 347-357). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.