Susuz Han

Doğal ve Kültürel Miras Kervansaray Han

Burdur’un Bucak ilçesi sınırlarında, Bucak-Antalya Karayolu’nun yaklaşık sekizinci kilometresinde, Susuz Köyü’nde konumlanan Han, ana yerleşimin oldu alanlardan uzak bir yerde bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu döneminde Antalya-Isparta-Konya Kervanyolu üzerinde çok sayıda kervansaray bulunmaktadır. Bu güzergahta bulunan Evdir ve Kırkgöz Han’dan sonra Susuz Han, dönemin en büyük üçüncü konaklama yeridir.

K. G. Lanckoronski, 1890-1892 yılları arasında Pamfilya ve Pisidya antik bölgesine bir araştırma gezisi düzenlemiştir. Han ile ilgili en eski bilgiyi de bu gezi sonunda kaleme aldığı, iki cilt halinde yayınlanan eserinde vermektedir. Lanckoronski bu eserde, Antalya’dan başlayıp Ağlasun güzergahına doğru devam ettirdiği yolculuk esnasında karşısına çıkan Selçuklu yapısı olan Evdir Han, Susuz Han ve İncir Han olmak üzere üç handan bahsetmektedir. Bu üç hanın yanı sıra Susuz Han’da da konaklama gerçekleştirdiklerinden bahsetmektedir. Han’la ilgili kapsamlı bir inceleme ve tanıtım çalışması, 1953-1960 yılları arasında yapılmıştır. Bu faaliyetler, o tarih aralığında Anadolu’da seyahat eden, Türkiye’de bulunan kervansaraylarla ilgili araştırma ve incelemeler yapan ve bu gezi sonunda yaptığı araştırma ve incelemeleri yayınlayan Kurt Erdmann adlı araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir.

Yapının inşa kitabesi yoktur. İnşa özelliklerinden XIII. yüzyıl kervansaray mimari özelliklerini yansıtan yapının, aynı dönemde inşa edilen ve Bucak’ta bulunan İncir Han ile eş zamanlı yapılmış olduğu düşülmektedir. Söz konusu dönem, Anadolu Selçuklu sultanlarından II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine (1237-1246) denk gelmektedir.

Hanın beden duvarları, örtü sistemi, taç kapısı gibi önemli mimari öğeleri günümüze ulaşmıştır. Söz konusu mimari öğelerin yüzeylerinde doğal ve insan eliyle oluşturulmuş çok az tahribat vardır. Bu tahribatlar dışında oldukça iyi şekilde korunmuş olarak günümüze kadar gelebilen önemli Anadolu Selçuklu eserlerindendir. Plan şeması bakımından kapalı bölüm ve avludan meydana gelen kervansaray grubunda yer almaktadır. Yapı bakımından sultan han türündedir. Yapıyla bağlantısı bulunan veya civarında yer alan mescit, hamam, tuvalet vb. mekânların varlığına rastlanmamaktadır. Taç kapının bulunduğu beden duvarlarının başlangıç kısmında duvar kalıntıları yer almaktadır. Bu durum Han’ın ilk olarak kapalı bölümünün inşasının tamamlandığı, ardından avlu kısmının inşa faaliyetlerine başlandığı; ancak bu kısmın inşasının bitirilemediği düşüncesini uyandırmaktadır. Bu dumunun nedeni de tam olarak bilinmemektedir. Yapının dış kalın beden duvarlarında düzgün kesme taş kullanılmış, içi ise moloz dolgu taş malzeme kullanılarak inşa edilmiş olup, bu haliyle bir savunma yapısını andırmaktadır.

İç mekânın ortasında bir kubbe bulunmaktadır. Kesme taştan inşa edilmiş olan bu kubbenin kasnağı pahlıdır ve kule biçiminde yükselmektedir. Üst kısmı günümüze kadar ulaşamamıştır. Kubbenin üzeri ışık ve hava dolaşımını sağlaması için açılan deliklerle kaplıdır. Kubbe, şekil bakımından bir çadırı andırdığından dolayı, inşa tarzı olarak diğer hanlara nazaran farklı bir görünüm arz etmektedir.

Yapıda düzgün kesme ve moloz taş malzeme kullanımı görülmektedir. Usta ve taşçı işaretine rastlanmamaktadır. Devşirme malzeme görülmemektedir. Yapının süslemeleri geometrik, bitkisel ve figürlüdür. Süslemelerin tamamı, Han’ın en dikkat çeken bölümü ve mermer malzeme kullanılarak yapılmış ana giriş kapısı olan taç kapının üstünde bulunmaktadır. Taç kapı, geleneksel mimari tekniklerle yapılmış olup dışa doğru çıkıntılı, abidevi ve yüzey kısmı tamamen figürlerle bezenmiş bir şekilde inşa edilmiştir. Yüzeyindeki bezemelerle öne çıkan taç kapı, bu özelliğinden dolayı diğer hanlardan bir bakıma daha kolay ayırt edilebilen yere sahip olmuştur. Dışarıdan içeriye doğru geometrik figürlerle yapılan bezeme dört ana şerit halinde düzenlenmiştir.

Giriş kısmının iki yanında mihrabiyeler bulunmaktadır. Üst kısımda köşelere denk gelen alanların yüzeyinde kabartma melek figürleri ve kemer bordürlerinde ejder figürleri yer almaktadır. Ancak bu figürler tahrip olmuş vaziyettedir. Taç kapıda bulunan nişin sağında ve solunda, mihrabiyelerin kemerlerindeki kilit taşında figürlü süslemelerden ağızları açık iki ejder motifi bulunmaktadır. Bu motifler kabartma olarak yapılmıştır ve kıvrımları kemer kaidesine kadar uzanmaktadır. Ejder başlarının arasında tahrip olduğu için tam anlaşılamayan güneş formu ya da insan başı olarak nitelendirilen bir arma yer almaktadır. Yine taç kapıdaki nişin mihrabiyelerinde bulunan melek figürünün ise semavi dinlerle ilgili olduğu ifade edilmektedir. Ancak yüklendiği anlam tam olarak çözülebilmiş değildir.

Yararlanılan Kaynaklar

Aslanapa, O. (2011). Türk Sanatı (On birinci baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi; Duymaz, Ş. A. (2007). Susuz Han. İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları (ss. 273-285). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Duymaz, Ş. A. (2007). Susuz Han. İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları (ss. 273-285). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.