Hatay’ın ilçelerinden biridir. Asi Nehri’nin Akdeniz’e döküldüğü noktada oluşmuş deltada kuruludur. Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biridir. MÖ 305 yılında, İskender’in komutanlarından Seleucus Nicator (Muzaffer Selevkiyeli) tarafından, Musa Dağı eteklerinde, bir liman kenti olarak kuruldu. İlk adı Seleucia Pieria'dır. Cumhuriyet döneminde 1940 - 1948 yılları arasında Süveydiye olarak bilinen adıyla Antakya’ya bağlı bir bucak iken, 1948’de Samandağ ismini alarak ilçe statüsüne kavuştu. İlçe adını kuzey doğusundaki St. Simeon (Sem‘an) Dağı’ndan almaktadır. İlçesinin nüfusu yaklaşık 122 bin kişidir. İlçede yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı karakteristik Akdeniz iklimi egemendir. Hatay Havalimanı ile Samandağ arası ortalama 50 kilometredir. Ulaşımın en kolay yolu araç kiralama olarak öne çıkmaktadır. İlçenin, il merkezine uzaklığı 22 kilometredir. Sürekli çalışan minibüsler ile ulaşım kolay sağlanmaktadır. İnanç ve kültür turizminin öne çıktığı Samandağ, uygun doğa koşullarından dolayı sportif olta balıkçılığı, sualtı dalışı, doğa yürüyüşü, tırmanış, foto safari, yaban hayatı gözlemleme, avcılık ve yamaç paraşütü, kamp ve karavan turizmi gibi aktivitelerin yapılabileceği bir destinasyon olarak da görülmektedir.

Samandağ 1993 tarihinde turizm bölgesi olarak ilan edildi ve yaklaşık 239 bin dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Dünyanın en uzun sahil şeritlerinden birine sahiptir. Bu sahil, geniş kumsalı olan halka açık plaj şeklindedir. Sahil bölgesi aynı zamanda nesli tehlikede olan, deniz kaplumbağalarının (Chelonia Mydas Yeşil kaplumbağa ve Caretta-Carettalar) dünyadaki sayılı yumurtlama-üreme alanlarından biridir.

Seleucia Pierra (Samandağ) antik kentinin aşağı şehir kısmında MS I. yüzyılda sel sularını yönlendirmek, limanın dolmasını ve yerleşim yerlerine su baskınını önlemek amacıyla, Roma İmparatoru Vespasyanus (MS 69) döneminde başlatılan ve oğlu Titus (MS 81) tarafından tamamlanan, Titus-Vespasianus tüneli yapıldı. Titus Tüneli’nin başlangıcında, imparatorların adlarının yazılı olduğu kitabe ve bir kabartma göz bulunmaktadır. Tünel üzerinde, tek kemerli taş köprü yer almaktadır. Tünelin kazılmış olduğu kayalık bölge, şehrin nekropol (mezarlık) alanı olarak kullanılmıştır.

Tümüyle beyaz mermerden yapılan Dor Mabedi’nin kalıntıları Samandağ’a bağlı Kapısuyu Köyü’ne giden yolun ikinci kilometresinde bulunmaktadır. Bir zamanlar Selecuia Pierra kentinin merkezinde yer almış, kral mabedi olarak tüm şehri görecek şekilde inşa edilmiştir. Vakanüs Malalas’a göre MÖ 300 yılı 23 Nisan’ında Casius Dağı’na (Kel Dağı) çıkan Seleucos Nicator yeni kuracağı kentin yerini gösterecek bir işaret vermesi için Zeus’a bir kurban keser. Bir kartal eti kapar ve bir süre uçtuktan sonra eti bırakır. Bundan dolayı Seleucia Pieria’nın kurulacağı yeri Zeus’un gösterdiğine inanılmaktadır. Antik kentin en yüksek yerine inşa edilen mabed, Dorik stilde inşa edildiği için Dor Mabedi olarak bilinmektedir. Tapınaktan geriye sütun parçaları, başlıklar, mermer altlıklar, büyük temel taşları kalmıştır.

Titus tünelinin deniz tarafındaki girişinden sağa dönerek bahçeler arasında ilerlemeye devam edilirse 100 metre sonra yüksek ve kayalık yamaçlara oyularak yapılmış Beşikli Mağara (Kaya Mezarları) ulaşılır. Beşikli Mağara’da birbirinden duvarlar ile ayrılmış 12 mezar bulunmaktadır. Mağaranın tavanlarında istiridye ve sarmaşık şeklinde süslemeler mevcuttur. Nadide bir eser olarak görülen Beşikli Mağara, MS VI. yüzyılda yaşanan iki büyük deprem felaketinden sonra tamamen yok olan Seleucia Pieria’dan günümüze kalan en önemli kalıntıdır.

St. Simeon, Terk-i Dünya tarikatının, kendi çağındaki en önemli temsilcisidir. Adını aldığı St. Simeon Manastırı MS VI. yüzyıldan kalma bir eserdir ve St. Simeon’un bir sütun üzerinde 40 yıl yaşadığı yer olarak ün yapmıştır. Bu manastırın bir bölümü sağlam kayalara oyulmuş olup geri kalan kısımları dik açık duvarlarla çevrilidir. Üç giriş kapısı olan manastır doğu-batı ekseni bir haç şeklindedir. Manastır üç kilise, bir vaftizhane ve bir sekizgen avlu ile tam ortada Simeon sütunundan oluşmaktadır. Türkiye’deki tek Stilit Manastırı'dır. Samandağ ilçesi yolu üzerinde, Aknehir Mahallesi sınırları içinde 479 metre yüksekliğinde bir tepe üzerinde bulunmaktadır.

Samandağ kenti için simgesel bir kültürel değer olan Hz. Hızır türbesi şehir merkezi ile kıyı aksının kesişiminde bulunmakta ve kentsel bir odak noktası yaratmaktadır. Türbe, Hz. Hızır ve Peygamber Hz. Musa’nın buluştukları ve denize açıldıkları yer olarak kabul edilmektedir. Türbenin içinde yer alan büyük kaya, bir araya geldikleri yerdir. Müslüman ve Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilmektedir. Tarihi kaynaklar, görevleri insanların dileklerinin olmasını sağlamak, onları kötülükten korumak olan Hızır ve İlyas adında iki din adamından söz eder. Halk inancına göre bu iki din adamı, birbirlerinden ayrı olarak dünyayı dolaşıp sadece senede bir defa 6 Mayıs günü, Hıdrellez’de (Hıdırilyas) buluşmaktadırlar.

Vakıflı Köyü, kendine has özellikleriyle Ermenistan dışında tek olarak Samandağ ilçesinin sınırlarında kalan, nüfusu tamamıyla Ermeni olan özel bir yerleşim yeridir. Samandağ’a beş kilometre uzaklıktadır. Meryem Ana Kilisesi eski bir ipek fabrikasının yerine 1875 yılında kurulmuştur. 1997 yılında, Vakıflı Köyü’ndeki Meryem Ana Kilisesi’nin tadilatından sonra kilisenin isim günündeki açılışına, Türk ve dünya basını davet edilerek Meryem Ana Kilisesi’nin isim gününde yapılan görkemli açılışının ardından Vakıflı Köyü ulusal ve uluslararası kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Her yıl 50 binden fazla yerli ve yabancı turist ağırlayan Vakıflı Köyü için turizm, ayrı bir önem arz etmektedir. Turistlerin bir kısmı günübirlik ziyaretlerde bulunurken, büyük bölümü burada sağlanan konaklama imkânları dâhilinde daha uzun süre kalabilmektedir.

Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınan, Türkiye’nin anıt ağaçları arasında yer alan tarihi çınarın (Musa Ağacı), 1.000-1.200 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Etrafında yöresel mutfağın örneklerini sunan yiyecek-içecek işletmeleri, yöresel ürünlerin satıldığı standlar ve yürüyüş alanı olarak tasarlanan Defne Yolu bulunmaktadır. Samandağ’a bağlı Hıdırbey Köyü’nde bulunan Musa Ağacı bir dere kenarındadır. Musa Ağacı ile ilgili mitolojik hikâye ise şöyledir; Hz Hızır ile Hz. Musa’nın Samandağ buluşmasından sonra Hz. Musa, Musa Dağı’na çıkmak üzere yola çıkar. Hıdırbey Köyü’ndeki Musa Ağacı’nın bulunduğu yere geldiğinde çok susar. Bastonunu bu ağacın bulunduğu yere sapladıktan sonra, hemen yanındaki dereye su içmeye gider. Su içip döndüğünde ise, yere diktiği bastonunun bir çınar filizi haline geldiğini ve yeşerdiğini görür.Bu nedenle halk arasında Musa Ağacı olarak bilinen çınarın, Hz. Musa’nın bastonunun dereden akan “ab-ı hayat” (ölümsüzlük suyu) sayesinde filizlenip kök saldığına inanılır.

Samandağ ilçesinin sınırları içerisinde yer alan doğal su kaynakları ve tertemiz havasıyla ünlü olan Batıayaz Yaylası, yıllardır yerel halk tarafından hem yerleşim hem de mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Yayla son 10 yıldır turistlerin de yoğun ilgi göstermeye başladığı bir çekim merkezi haline gelmiştir.

Yararlanılan Kaynaklar

Bozkır, M. E. (2013). Samandağ Vakıflı Köyünün Dünü Bugünü (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Hatay: Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kılıçlar, E. (2019). Sürdürülebilir Kıyı Kenti Tasarımı Kriterleri Bağlamında Samandağ’ın Kıyısının Kentsel Gelişiminin Değerlendirilmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi): İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü; Samandağ Belediyesi (2020). Samandağ. https://www.samandag.bel.tr//index.html, (Erişim tarihi: 16.12.2020); Samandağ Kaymakamlığı (2020). İlçemiz. http://www.samandag.gov.tr/ilcemiz, (Erişim tarihi: 16.12.2020); Kültür ve Turizm Bakanlığı (2020). Samandağ. https://hatay.ktb.gov.tr/TR-202217/samandag.html, (Erişim tarihi: 16.12.2020).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Kuseyri, C. (2018). Antik Kent Seleucia Pieria (Belgesel Film) (Yüksek lisans tez raporu). İstanbul: Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.