Kastamonu kent merkezinde yer alan Nasrullah Camii, meydanı, şadırvanı, köprüsü ve medresesi ile bir külliye görünümündedir. Yapıya ait kitabelere göre Nasrullah Camii, II. Beyazıd döneminde 1506 yılında Kadı Nasrullah tarafından yaptırıldı. Camiye ait şadırvan da bu tarihte cami ile birlikte inşa edildi. Kadı Nasrullah vefatının ardından şadırvanın kuzeyine defnedilmiştir. 1749’da Hacı Mustafa Efendi tarafından medrese ve kütüphane yapıları eklenerek külliye görünümüne kavuştu. İlk hali günümüze ulaşamayan şadırvanın kuzeyinde, 1753 yılında Hacı Bedii Ahmed Ağa tarafından yaptırılmış olup 1862-63 yıllarında İzbelizade Mustafa Bey tarafından tamir ettirildi. 1875 yılında yıkılmaya yüz tutmuş olan cami hayırseverlerden toplanan bağışlar ve Kastamonu Valisi Naşid Paşa tarafından yenilendi. Kesme ve moloz taştan çok kubbeli plana sahiptir. Günümüzde harim kısmı kare planlı olup üzerin pandantiflerle geçişin sağlandığı dokuz kubbe ile kapatılmış olan Nasrullah Camii, yapıldığı ilk dönemde altı kubbe ile örtülü olduğu yenilenme sırasında kıble yönüne üç kubbe eklenerek genişletildiği bilinmektedir. On sekiz kalın payeye sahip olan şadırvan dikdörtgen planlı ve sekizgen iki kubbe ile örtülüdür. Şadırvanın uzun kenarlarında ikişer, kısa kenarlarında birer sivri kemerli pencere bulunmaktadır.

Cami gün içinde sahip olduğu 40 pencere ile aydınlatılmaktadır. Bitkisel motiflerin hakim olduğu süslemeler ve hatlar Kastamonu’lu ünlü hattat Ahmet Şevket Efendi tarafından yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Mehmet Akif Ersoy Nasrullah Camii’nde Milli Mücadele’ye destek amaçlı vaaz verdi. Sevr Antlaşması’nın Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren kısımlarını halka açıklayan Ersoy, dini temellere dayandırdığı vaazında ayetlerle halkı birlik ve beraberliğe davet etti. Ersoy’un verdiği bu vaaz halkı cesaretlendirmenin yanı sıra cephedeki askerlere dağıtılarak maneviyatlarının yükselmesine destek oldu.