Mencilis Mağarası, Karabük’ün yaklaşık 10 kilometre kuzeydoğusunda, Bulak Köyü sınırları içerisinde yer alır. Batı Karadeniz bölümündeki bu doğal oluşum, hem jeolojik yapısı hem de tarihi geçmişiyle dikkat çeker. Mağaraya ulaşım için iki ana güzergâh bulunmaktadır. Birinci rota Karabük-Safranbolu karayolunun altıncı kilometresinden kuzeye saparak Bulak köyüne, oradan da üç kilometrelik stabilize yolla mağaraya ulaşım sağlanır. İkinci alternatif ise Safranbolu'nun Bağlar mevkiinden devam eden altı kilometrelik yoldur. Son 400 metrelik kısmın yürüyerek geçilmesi gereken bu yolculuk, doğayla iç içe bir başlangıç sunmaktadır.

Mencilis Mağarası, Paleozoik döneme ait kuvarsit ve konglomera tabakaları üzerinde şekillenmiştir. Karabük ters fay hattının etkisiyle oluşan kırık sistemleri, mağaranın bugünkü görünümünü kazanmasında önemli rol oynamıştır. Altı kilometreyi aşan toplam uzunluğuyla Türkiye'nin en büyük dördüncü mağarası olarak kabul edilen bu oluşum, üç farklı seviyeden meydana gelmektedir. Mencilis Mağarası’nı diğer birçok mağaradan ayıran en önemli özellik, hem fosilleşmiş üst katmanlara hem de aktif bir yeraltı nehrine sahip olmasıdır. Üst bölümlerdeki siyah renkli sarkıt ve dikitler oluşum sürecinin tamamlandığını gösterirken, alt kısımlarda Safranbolu'nun içme suyu ihtiyacını karşılayan yeraltı nehri akmaktadır. Bu nehir, mağara içinde ilgi çekici gölcükler ve sifonlar oluşturmuştur.

2003 yılında ziyarete açılan mağaranın 460 metrelik bölümü turistlerin gezisine uygun hale getirilmiştir. Damlataşları ve tarih öncesi dönemde barınak olarak kullanıldığına dair izler, mağaranın çekiciliğini artırmaktadır. Safranbolu, Amasra ve Abant gibi popüler turistik merkezlere yakınlığı, Mencilis Mağarası'nın potansiyelini daha da artırmaktadır. Doğal güzellikleri ve jeolojik önemiyle öne çıkan Mencilis Mağarası, şu anda ağırlıklı olarak yerli turistlerin ilgisini çekmektedir. Ancak doğa turizmi alanında yapılacak yatırımlar ve geliştirilecek tanıtım stratejileri sayesinde, bu eşsiz doğal mirasın uluslararası arenada hak ettiği tanınırlığa kavuşması mümkündür. Uygun altyapı çalışmaları ve profesyonel pazarlama yaklaşımlarıyla mağara, ülkemizin turizm potansiyeline önemli katkı sağlayabilecek bir değer olarak öne çıkmaktadır.