Karadağ

Doğal ve Kültürel Miras

Karaman’ın yaklaşık olarak 18 kilometre kuzeyinde bulunmaktadır. Bu dağ sönmüş bir volkanik dağ olup beş altı tepenin birleşmesi sonucunda, yaklaşık 30 kilometre uzunluğunda bir dağ görünümündedir. Bu tepelerden en önemlileri, Başdağ, Yellibel Tepe, Göz Dağı ve Mahalaç Tepesi olmuştur.

Karadağ tarihi süreç içerisinde çeşitli isimlerle anıldı. Kesinliği bulunmasa da bu dağın Hitit döneminde isminin Šarlaimi dağı olabileceği düşünülmektedir. Eskiçağ’dan Ortaçağ’a geçiş döneminde ise bu dağ Boratinon olarak adlandırılmıştır.

Karadağ’ın en yüksek tepesi Mahalaç Tepesidir (2.288 metre). Bölge sakinleri bu tepeyi Mahlaç Tepesi olarak adlandırmaktadır. Tepenin adının Başmelek Mikhael’den geldiği düşünülmektedir. Hıristiyanlık inancında, Mikhael adına yapılan kutsal mekanlar için genellikle yüksek tepeler tercih edildiği bilinmektedir.

Karadağ Mahalaç Tepesi'nde, günümüzde askeri radar istasyonunun bulunduğu alanda Bizans dönemine ait olan kilisenin kalıntıları bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda kilisenin haç planlı olduğu görülmüştür. Kilisenin hemen bitişiğinde de benzer şekilde haç planlı bir mezar şapeli tespit edildi. Burada iki yazıt bulundu. Birincisinde Kallinikos(?)’un adağı olarak … Leontios’a; ikincisinde ise Leontos’un anısına olarak okunuyor. Mezar odası ve kilise birbirine taştan yapılmış bir dehliz (geçit) ile bağlanmış. Kilise de batıda bulunan manastır yapısına yaklaşık olarak 40 metre uzunluğunda yine taştan yapılmış bir dehliz ile bağlanmış. Mezar şapeli – kilise ve kilise – manastır binası arasında bu şekilde bir geçide ihtiyaç duyulmasının nedeni ise büyük bir ihtimalle tepede görülen kış aylarındaki soğuk ve kar olmuştur.

Mahalaç Tepesi'nde Hıristiyanlık dönemi haricinde de kalıntılar bulunmaktadır. Kilisenin bulunduğu alana yakın bir şekilde, Hitit döneminin sonlarından Demir Çağı’na kadar tarihlendirilmesi yapılan iki adet hiyeroglif alfabeli yazıt bulunmuş ve bu yazıtlar Karadağ bir ile Karadağ iki yazıtı olarak adlandırılmışlardır.

Karadağ-1 isimli yazıtta; Bu yerde Gökyüzünün Fırtına Tanrısı(na/için) tanrısal büyük dağ (ve) tüm tanrılar, tüm ülkeleri ele geçiren, Güneş, Büyük Kral Hartapuš, Gökyüzünün Fırtına Tanrısı ve tüm tanrılar(a/için) (…

Karadağ-2 Yazıtında ise; Büyük kral Hartapuš ifadeleri geçmektedir. Bu ifadelerden dolayı, Karadağ’ın Hıristiyanlık öncesinde de kutsal bir dağ olarak görüldüğü ve burada çeşitli kutsal yapıların bulunduğu söylenebilir.

Karadağ’ın Başdağ Tepesi'nde de tarihi ve arkeolojik değere sahip kalıntılar bulunmaktadır. Bu kalıntıların en başında Başdağ’da bulunan kale, gözetleme noktaları ve tepenin krater havzasındaki su havuzu olmuştur. Kale günümüzde tahrip olmuş durumdadır ancak kalıntıları görülebilmektedir. Tepenin iki zirvesi arasındaki bir alanda da iki sıra halinde yedişer bölümden oluşan bir yapı yıkıntısı bulunmaktadır. Bu yapının askerlerin konakladığı kışla olabileceği düşünülebilir.

Başdağ Tepesi’nde bulunan iki zirve arasındaki krater çukurluğunda Bizans dönemi öncesine ait olan iki adet havuz bulunmaktadır. Bu havuzlardan biri elips diğeri de dikdörtgen şekline sahiptir. Elips şeklinde olan daha büyük, dikdörtgen şeklinde yapılmış olan ise diğerine göre daha derindir. Bu havuzların bölgede yaşayan insanların su ihtiyacını karşılama amacıyla yapıldıkları tahmin edilmektedir. Ayrıca Hitit dönemi Šarlaimi- Dağı'nın Karaman'ın Karadağ ile eşitliğini göz önüne alırsak, burada Hitit belgelerine de yansımış olan Hitit dönemi su kaynağını ve bir havuzunun olduğu da düşünülebilir. Hitit Kralı IV. Tuthalia ile Kurunta arasında yapılan antlaşmada “Zarwiša kentine doğru Šarlaimi Dağı su kaynağı havuzu sınırdır” ifadesi geçmektedir. Belki de bu alan Hitit döneminden itibaren dini ve gündelik hayat için su ihtiyacının karşılandığı bir bölge olmuştur.

Karadağ’ın asıl ünü Binbirkilise olarak adlandırılan örenyerleri ve kilise kalıntılarından kaynaklanmaktadır. Tabiki burada bin adet kilise bulunmamaktadır. Bu isim yerel halk tarafından kalıntıların çok olmasından dolayı verilmiştir. Ayrıca Ramsay ve Bell’de, Karadağ’ı inceleyen ve 1900’lü yılların başlarında yayınladıkları kitaplarının ismini de Binbirkilise’nin karşılığı olan The Thousand and One Churches ismini vermişler ve bu isim batı dünyasına da geçmiştir.

Yararlanılan Kaynaklar

Beckman, G. (1996). Hittite Diplomatic Texts. Atlanta: Society of Biblical Literature; Bell Gertrude – William Ramsay. (1909). Londra: The Thousand and One Churches; Eyice, S. (1971). Karadağ (Binbirkilise) ve Karaman Çevresinde Arkeolojik İncelemeler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları; Hawkins, J. D. (2000). Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions. Berlin – New York: I. Walter De Gruyter; Kurt, M. (2009). Karamanda Eski Çağlara Ait Kültürel Unsurlar ve Turizm Açısından Önemi, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. S. 2,1: 165–196; Kurt M. (2012). Karadağ-Mahalaç Tepesi (Karaman) Üzerine Bir Araştırma”, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 15. (24): s.39-45; Özkan N. (2011). Karaman Müzesi Kurtarma Kazısı, Temizlik ve Küçük Onarım Çalışmaları. İçinde; 19. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu Bildirileri (ss. 79-96). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı; Turgut M. (2015). Tarhuntašša’daki Su Kültü Mekanları, Tarihin Peşinde, 14: 337 – 354.