İstanbul Tarihi Yarımada'da Yayalaştırmanın Hava Kalitesi Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi

Araştırma Proje Temelli Araştırma Sivil Toplum Kuruluşu Araştırması

(İstanbul, 2015)

İstanbul Tarihi Yarımada'da yayalaştırmanın hava kalitesi üzerindeki etkilerini değerlendiren çalıştay, İstanbul'un bu tarihi bölgesinde yapılan yayalaştırma projelerinin çevresel ve kamusal sağlık üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Tarihi Yarımada'da yayalaştırmanın, trafik yoğunluğunu azaltarak ve hava kirliliğini düşürerek çevresel koşulları nasıl iyileştirdiği incelenmiştir.

İstanbul'un Tarihi Yarımada'sı, turizm, ticaret ve günlük lojistik faaliyetlerin merkezi olarak büyük bir araç trafiği yoğunluğuna sahiptir. Bu yoğun trafik, bölgenin tarihi ve kültürel mirasına zarar vererek hem çevresel hem de kamusal sağlık sorunlarına yol açmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), bu sorunları hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla 2005 yılından itibaren yayalaştırma projeleri başlatmıştır. 2010 yılında, Danimarkalı mimarlık ve planlama firması Gehl Architects ile iş birliği içinde yürütülen çalışmalar sonucunda, Eminönü, Tahtakale, Beyazıt, Laleli, Gedikpaşa ve Hocapaşa gibi bölgelerde toplamda 295 cadde yayalaştırılmıştır.

Çalışmanın temel amacı, yayalaştırma sonrası hava kalitesindeki değişiklikleri değerlendirmektir. Bu amaçla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanlığı, Fatih Üniversitesi ve EMBARQ Türkiye iş birliğiyle, Tarihi Yarımada'da belirli lokasyonlarda hava kalitesi ölçümleri yapılmıştır. Ölçümler, NO2, SO2, O3, NH3, HCl ve HF gibi kritik kirleticilerin konsantrasyonlarını değerlendirmiştir.

Yayalaştırma sonrası yapılan ölçümler, Tarihi Yarımada'da NO2 konsantrasyonlarının ortalama yüzde 42 oranında azaldığını göstermiştir. SO2 seviyeleri ise neredeyse tamamen yok olmuş ve şehirdeki ortalama seviyelerin altına düşmüştür. Bu bulgular, yayalaştırmanın araç trafiğini azaltarak hava kirliliğini önemli ölçüde iyileştirdiğini ortaya koymaktadır.

NH3 seviyeleri, Avrupa şehirleri ile karşılaştırıldığında yüksek bulunmuştur. Bu durum, eski nesil dizel motorlu araçların ve toplu taşıma otobüslerinin kullanımının yaygın olmasından kaynaklanmaktadır. NH3 seviyelerinin yüksekliği, bu araçların selektif katalitik indirgeme (SCR) sistemlerine sahip olduğunu göstermektedir.

Yayalaştırmanın kamusal sağlık üzerindeki etkileri de değerlendirilmiştir. Trafik kaynaklı kirleticilerin azalması, özellikle NO2 ve SO2 seviyelerindeki düşüş, solunum yolu hastalıkları ve diğer sağlık sorunlarının azalmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, yayalaştırma projeleri, tarihi yapıların korunmasına da yardımcı olmaktadır. Kirleticilerin neden olduğu asit yağmurları ve diğer kimyasal reaksiyonlar, tarihi yapıların korozyonunu hızlandırmaktadır. Yayalaştırma, bu tür etkileri azaltarak tarihi mirasın korunmasına katkı sağlamaktadır.

Çalışma, yayalaştırmanın hava kalitesi ve kamusal sağlık üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koyarken, daha fazla iyileştirme için önerilerde bulunmaktadır. Bu öneriler arasında, yayalaştırılmış bölgelerde motorlu araç trafiğinin tamamen yasaklanması, yasadışı park eden ve boşta çalışan araçların denetimlerinin artırılması, toplu taşıma sistemlerinin entegrasyonu ve temiz araçların teşvik edilmesi yer almaktadır. Ayrıca, tarihi yarımadada bir düşük emisyon bölgesi (LEZ) oluşturulması ve trafik yoğunluğunun azaltılması için bir tıkanıklık ücreti alanının kurulması önerilmektedir.

Sonuç olarak, İstanbul Tarihi Yarımada'da yayalaştırma projeleri, hava kalitesinin iyileştirilmesi ve kamusal sağlığın korunması açısından önemli katkılar sunmaktadır. Bu tür projelerin sürdürülebilir kentleşme ve turizm sektörünün desteklenmesine yönelik olarak devam ettirilmesi, şehirlerin daha yaşanabilir ve çevre dostu hale gelmesine katkı sağlayacaktır.

Referanslar

Embarq Türkiye (2015). Assessment of the Air Quality Effects of Pedestrianization on Istanbul's Historic Peninsula. İstanbul, s 44.