Deniz Hamamları

Doğal ve Kültürel Miras Turizm Çeşitleri Plaj

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: Süreyya KARSU (2024) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: Yasin TAŞKIN (2024) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine denk gelen XIX. yüzyılda, ilkbahar sonu yaz mevsimi başında haziran ayı geldiğinde denize girmek isteyen kadın ve erkekler için İstanbul’un deniz kıyılarına deniz suyuna dayanıklı ağaçlardan elde edilmiş kazıklar çakılır, üstü ve etrafı ağaç kerestelerle tamamen kapalı olacak biçimde ve belirli yükseklikte “deniz hamamı” veya “derya hamamı” ismi verilen ağaç kafeslerden oluşan yapılar inşa edilirdi (Aykırı Akademi, 2017; Şahin 1994: 243; İçer 2024). 

İstanbul’un deniz kıyılarında ağaç malzemelerden yapılmış deniz hamamları birbirinden ses işitilmeyecek derecede uzakta, dışarıdan içerisinin, içeriden de dışarısının görülemeyeceği biçimde inşa edilirdi (Şahin 1994: 243). Deniz suyunun derin olduğu kıyılarda denizin dibine çakılan kazıklar üzerine inşa edilen deniz hamamlarına karadan bir köprücük inşa edilerek ulaşılır, deniz suyunun sığ olduğu sahillerde ise öncelikle kazıkların çakılabilmesi için gerekli derinliğin bulunduğu yer tespit edilir, o noktada deniz hamamı kurulur ve yine kıyı bağlantısı kazıklar üstüne yapılmış ağaç köprü ile sağlanırdı (Koçu 1966: 4440). Deniz hamamlarının ortası havuz halinde, yanları ve üstü tahta ile kapatılmış, dinlenme odaları bulunurdu (Şahin 245). Deniz hamamları Eylül ayında yani sonbahar geldiğinde sökülür, gelecek yıl tekrar kurulmak üzere tahtalar istiflenirdi (Aykırı Akademi 2017). 

XIX. yüzyılda deniz hamamları kadın ve erkekler için ayrı ayrı olarak inşa edilmiştir. Kadın ve erkek deniz hamamlarının birbirinden uzak olması önemlilik taşımış, uzaklık ölçütü kadınlar hamamındaki seslerin erkekler hamamından duyulmayacağı esası ile belirlenmiştir (Koçu 1966: 4439). Olası bir iletişimi engellemek için kadın ve erkek deniz hamamları arasında bir polis sandal görevlendirilirdi (Kaya 2024; Şahin 1994: 245). İlk dönemlerde kadın deniz hamamlarının müşterileri gayrimüslimlerden oluşsa da zaman içinde Müslüman varsıl ailelerin kadınları da kadın deniz hamamlarından faydalanmışlardır. 

Sıcak yaz mevsiminde İstanbul’da denize girmek için kullanılan deniz hamamlarının ilk olarak ne zaman kurulduğu kesin bir tarihle tespit edilememiş olsa da 1826-1850 yılları arasında kurulduğu tahmin edilen Çardak İskelesi hamamının ilk deniz hamamı, Salıpazarı deniz hamamının da kurulan ikinci deniz hamamı olabileceği (Koçu 1966:4439) ifade edilir. XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra İstanbul’un kıyılarında pek çok kadın ve erkek deniz hamamı kurulmuştur. 

İlk kurulmaya başladıkları tarihten itibaren deniz hamamları husûsi (özel) ve umûmi (genel) deniz hamamları biçiminde ikiye ayrılmıştır;

Özel deniz hamamları: Özel deniz hamamları genellikle yalı sahibi ailelerin yalılarının önünde deniz suyu sığlığı dikkate alınarak inşa edilirdi. Deniz suyu derinliği yeterli ise yalının önüne, yeterli değilse yalının önünden gerekli derinliğe kadar uzatılan bir iskelenin bitiminde kurulurdu. Deniz hamamının büyüklüğü ve iç-dış dekorasyonu yalı sahibi ailenin isteği ve beğenisine göre değişmekteydi. Şahin (1994: 246) yalıların önündeki deniz hamamlarının tüm sene sabit kaldığını, sökülmediğini, bahar mevsiminde bakımının yapıldığını ifade ederken Kaya (2024) denize girme sezonu bittikten sonra İstanbul’un sert lodoslarda yıkılmaması için kaldırıldığını ve ilkbaharda tekrar kurulduğunu ifade eder. Yalı sahipleri dışında Istanbul Boğazı’nda yazlık sarayları olan yabancı ülke temsilcilerinin de kendi personeline özel deniz hamamları bulunmaktaydı (Kaya 2024). 

Genel deniz hamamları: Kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı inşa edilen genel deniz hamamları büyüklükleri ve inşa biçimleri çerçevesinde, birinci, ikinci ve üçüncü sınıf olmak üzere üçe ayrılırdı. Birinci sınıf kadın ve erkek deniz hamamlarının ikisinin de içinde bir adet genel havuz, bir adet özel havuz, dinlenme odaları, kahvehane, su bağlantısı herhangi bir biçimde deniz hamamının suyuna karışmayacak biçimde tuvalet ve odaların önünde gezinti alanları bulunurken sadece erkekler deniz hamamında, hamamın dışında balkon yol bulunurdu, hamamın dış kenarında peyke var ise erkekler burada güneşlenebilir, denize atlayabilirdi. Kadınlar deniz hamamında kadınların tahtadan yapının dışına çıkması yasaktı. 

Birinci sınıf genel deniz hamamının boyu kırk arşın, eni yirmi dört arşın, genel havuzun boyu otuz arşın, eni on dört arşın, özel havuzun eni on iki arşın ve oda sayısı otuzdur, ayrıca birer adet sofa, kahvehane ve tuvalet bulunmaktaydı. Boyu otuz iki arşın, eni yirmi iki arşın olan ikinci sınıf genel deniz hamamlarda yirmi iki arşın boyunda tek havuz, yirmi oda, birer adet sofa, kahvehane ve tuvalet vardı. Boyu yirmi sekiz arşın, eni yirmi arşın olan üçüncü sınıf genel deniz hamamlarında ise on sekiz arşın eninde ve on sekiz arşın boyunda tek havuz, on beş oda, birer adet sofa, kahvehane, tuvalet vardı (Şahin 1994: 245-246). Deniz hamamlarına sarhoş gelmek ve hamamlarda içki içmek yasaktı, limonata vb.içecekler içilebilirdi (Kaya 2024). 

Genel deniz hamamlarının kurulacağı yer, kurulacak deniz hamamının ihâle yoluyla işletmelere kiralanması, kiralanma süresi, deniz hamamının bakımdan sorumlu taraflar ve hizmetin nasıl verileceği, düzenin nasıl sağlanacağı vb. işletim ve denetim faaliyetleri 14 Mart 1875 tarihinde ilan edilen “Umumi Deniz Hamamları Nizamnamesi”ne kadar Tersane-i Amire* tarafından takip edilmekteydi. 14 Mart 1875 tarihinde ilan edilen on altı madde, üç bölüm olarak ilan edilen nizamnameden sonra deniz hamamları işletim ve denetim faaliyetlerinden İstanbul Şehremâneti** sorumlu olmuştur. İşletme hakkını alan işletmeci genel deniz hamamının güvenliğinden, hizmetlerinden ve müşterilerin deniz hamamı kurallarına uymalarından sorumluydu. Bu durumların denetimi açısından Kadın genel deniz hamamlarında İstanbul şehremâneti tarafından yetkilendirilmiş “kadın çavuş”, erkek genel deniz hamamlarında “erkek çavuş” bulunur, çavuşun ücreti işletmeci tarafından ödenirdi (Kaya 2024; Şahin 1994: 244). 

Özel veya genel deniz hamamı olması fark etmeksizin deniz hamamlarında denize girecek olan Müslüman erkekler uzun iç donları ile denize girer, denizden çıktıktan sonra ise bellerine havlu sararlardı. Müslüman kadınların deniz hamamı kıyafetleri boğazlarından ayak bileklerine kadar uzanan gecelik gömlekleri veya basma kumaştan dikilmiş beden hatlarını belli etmeyecek bluz ve en az diz kapağına gelecek uzunlukta kisveden oluşan denizliklerdi. Müslüman erkeklerin deniz hamamı dışında da yüzmesi serbestken Müslüman kadınların deniz hamamı içindeki havuzun dışına çıkması yasaktı (Kaya 2024; Şahin 1994: 247). 

1875 tarihli nizamnamede yer verilen bilgilere göre İstanbul kıyılarında otuz dört adet erkek deniz hamamı, yirmi sekiz adet kadın deniz hamamı olmak üzere toplam altmış iki adet deniz hamamı bulunmaktaydı. XIX. yüz yılın ortalarında bulunan bazı deniz hamamları hakkında bilgiler şöyledir, Yeni Köprü’de bir adet birinci sınıf erkek deniz hamamı, Kadıköy, Büyükdere, Beşiktaş, Büyükada ‘da birer adet ikinci sınıf erkek ve kadın deniz hamamları; Salacak, Bebek, Kabataş, Üsküdar, Çengelköy’de birer adet üçüncü sınıf erkek ve kadın deniz hamamları, Moda ve Beylerbeyi’nde birer adet üçüncü sınıf erkek deniz hamamları hizmet vermiştir (Şahin 1994:246). Deniz hamamı sınıfı bilinmemekle birlikte Yedikule, Kumkapı, Ahırkapı, Çatladıkapı, Beykoz, Paşabahçe, Bostancı, Caddebostan, Kartal, Maltepe, Pendik ve Tuzla’da da deniz hamamları olduğu, 1884 yılına gelindiğinde gayrımüslim ve levanterlerin sayfiye yeri olan Bakırköy, Florya ve Yeşilköy kıyılarında ondan fazla deniz hamamı bulunduğu (Kaya 2024) belirtilmektedir. XX. yüz yılın başlarında müterake döneminde deniz hamamları kendileri için belirlenmiş olan düzeni kaybetmiş, İngilizler kadın ve erkeklerin birlikte denize girdiği bir plajı Florya kıyısında kurmuşlar, 1920’lerde Osmanlı İmparatorluğu’na sığınmış olan Ruslar da İngilizler’in Florya kıyılarına kurmuş olduğu plajlara kadın erkek ayrımı olmaksızın girmeye devam etmişlerdir (Şahin 1994: 244; Kaya 2024). Yabancıların İstanbul’dan gidişlerinden sonra kadın erkek birlikte girilen plajlar konusu tartışmalara neden olmuş, dönemin İstanbul valisi Florya’da hem kadınlara özel ayrı bir deniz hamamına hem de kadın ve erkeklerin birlikte girebilecekleri deniz hamamı veya plajların varlığına da izin vermiştir (Şahin 1994: 244). Böylece deniz hamamları geleneği yavaş yavaş tarihe karışırken, plaj geleneği başlamıştır. 

*Tersane-i Amire: Devlet Tersanesi, Bakınız: Tersane-i Amire’nin Kısa Tarihi, Tersane İstanbul, https://tersaneistanbul.com.tr/tr/blog/tersane-i-amirenin-kisa-tarihi, Erişim tarihi: 16.05.2024.
**İstanbul Şehremâneti: İstanbul Belediyesi , Bakınız: Argunhan, Betül (2022). İstanbul Şehremaneti (1855-1858). 2(1), Kırıkkale Hukuk Mecmuası, 149-180. 
Referanslar

Aykırı Akademi (2017). Eski İstanbul Plajlarının Öyküleri, 14 Mayıs 2017, http://aykiriakademi.com/ayrkiri-akademi-yasam/aykiri-akademi-yasam-kent-kulturu/eski-istanbul-plajlarinin-oykuleri, (Erişim tarihi: 10.03.2024); İçer, T. (2024). Ortak Dil Oluşturma Mekanı Olarak İstanbul’un Plajları, https://www.mikro-scope.com/laboratuvar/ortak-dil-olusturma-mekani-olarak-istanbulun-plajlari/, (Erişim tarihi: 13.03.2024); Kaya, Ö. (2024). İstanbul’un Deniz Hamamları, Z Dergisi, https://www.zdergisi.istanbul/makale/istanbulun-deniz-hamamlari-125, (Erişim tarihi: 14.03.2024); Koçu, R. E. (1966). Deniz Hamamları, İçinde; İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 8, ss. 4439-4441). İstanbul: Koçu Yayınları; Şahin, K. (1994). Deniz Hamamları, Vakıflar Dergisi, XXIII: ,243-254.

2 / 2

Deniz hamamları, deniz kenarına kurulu dört tarafı ahşapla çevrili üstü açık yüzme mekânlarıdır. Kullanım usullerine göre umumi ve hususi olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Umumi deniz hamamları, halka açık mevsimlik kurulan yapılardır. Her yıl yaz mevsiminin başlarında kurulur ve güz mevsiminin başlangıcına kadar faaliyet göstermektedir. Bu türde deniz hamamları yerel idarenin belirlemiş olduğu bölgelerde her yıl kiraya verilir ve mültezimleri tarafından işletilirlerdi. Bu yönüyle umumi deniz hamamları halka açık ticari mekânlardır. Ayrıca kendi içinde kadınlara ve erkeklere mahsus olmak üzere de iki kısma ayrılmaktadır. Her iki hamam ya ayrı yerlerde ya da birbirinden uzak mesafelere kurulurlardı. Hususi deniz hamamları ise yalıların denize bakan ön dış cephesinde bulunurdu. Umumi hamamlardan hem mimari hem de kullanış biçimi olarak oldukça farklı yapılardır. Zira hususi hamamlar mevsimlik kurulmazdı. Yalı sahipleri kendi zevklerine göre bu hamamları inşa ettirirlerdi. Umumi hamamlar salaş bir görünüme sahipken hususi hamamlar yalıların önünde zarif süslü kutucuklar halinde görünürdü. Hususi deniz hamamları yalnızca yalı sakinleri veyahut da misafirleri tarafından kullanılırdı. 

Deniz hamamlarının ne zamandan beri var olduklarını tespit etmek güçtür. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde Langa ve kaptanlara mahsus deniz hamamlarından bahsetmesinden yola çıkarak en azından bu mekânların geçmişini XVII. yüzyıl ve öncesine götürmek mümkündür. Fakat şurası bir gerçektir ki; Osmanlı toplumu denizle doğrudan ilk olarak bu mekânlar üzerinden temas etmiştir. Mahremiyet hususunda keskin bir tavra sahip olan halk için bu mekânlar cezbedici olmuş ve zamanla sosyal yaşamda görünür hale gelmiştir. Bununla birlikte geleneksel bir tatil kültürü olarak halkta karşılık bulan “sayfiye” geleneğinin de bir parçası haline gelmiştir. Zamanla insanlar kaplıca, yayla ve tatlı su yataklarının bulunduğu mesire alanları ile birlikte deniz hamamlarına da dinlence amaçlı uğramışlar ve deniz sefasının zevkini çıkarmışlardır. Öyle ki; denizin yalnızca havasından ve manzarasından istifade eden halk, bu mekânlar sayesinde denizin suyundan da istifade imkânı bulmuştur. Bu yüzden deniz hamamlarının fonksiyonel anlamda günümüz plajlarının öncülü olarak tarif etmek yanlış olmaz. En azından zaten sayfiye alışkınlığı olan toplumun modern dinlence usulüne (turistik) adapte olmasında ve bu alana yönelik piyasanın (turizm sektörü) oluşumunda deniz hamamlarının etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Nitekim henüz açıkta denize girmenin mahremiyet anlayışına aykırı olduğu dönemlerde, XIX. yüzyılın sonlarında ve XX. yüzyılın başlarında turistik hizmet amaçlı kurulan özel dinlence tesislerinde deniz hamamlarına yer verilmesi bu tezi doğrulamaktadır. Dahası deniz hamamlarının kurulduğu yerlerin birçoğu günümüzde halen plaj olarak hizmet vermektedir. Örneğin; Antalya’da bulunan Mermerli Plajı ile İstanbul Büyükada’da bulunan halk plajının olduğu yerlerde 1950’lere kadar deniz hamamı bulunmaktaydı ve halk yüzmek için buralara rağbet etmekteydi. Yine İzmir, Samsun, Çanakkale ve Mersin gibi kıyı kentlerinde bugün halka hizmet veren plajların hepsinde eski dönemlerde deniz hamamları kuruluyordu. 

Deniz hamamı kültürü yalnızca Osmanlı toplumuna özgü değildir. Avrupa’daki kıyı kentlerinde de aynı fonksiyonlara sahip fakat farklı isimlerle anılan deniz banyoları bulunmaktadır. Bunlar arasında en ilginç olanları İngiltere’de bulunan “banyo makineleri”dir. Küçük, kapalı at arabası şeklinde olan bu yapılar diğer deniz hamamlarında farklı olarak seyyar kullanılmaktaydı. Atlar yardımıyla banyo makinesi denizde yeterli derinliğe kadar götürülür ve insanlar bu banyoların içerisinde deniz suyuyla yıkanırlardı. Küçük oldukları için yüzmeye elverişli değillerdi. 

Deniz hamamları ve banyoları, 1950’lerden sonra hızlı bir şekilde yok olmuşlardır. Günümüzde bu usulde halka yüzme hizmeti veren mekânlar bulunmamaktadır. Deniz hamamlarının ortadan kalkmasında açıkta denize girme kültürünün alışkanlık haline gelmesi ve plajların ortaya çıkmasının payı büyüktür. Nitekim bu mekânların plajlara nazaran pek de konforlu yapılar olmaması nedeniyle halkın plajlara rağbeti hızlı bir şekilde artmıştır. Halka açık umumi deniz hamamlarının son örneği ise 1980’lerde kapatılan Moda Deniz Hamamı olmuştur. Hususi deniz hamamlarının ise İstanbul’da birkaç örneği kalmakla beraber şimdilik atıl durumdadırlar. Sözün özü deniz hamamlarından geriye yalnızca eski günlerin hatırası olan fotoğraflar ve kartpostallar kalmıştır. 

Referanslar

Beyoğlu, S. (2004). Osmanlı Deniz Hamamları, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 5: 53-73; Beyru, R. (2000). 19. Yüzyılda İzmir’de Yaşam. İstanbul: Literatür Yayınları; Cemal, İ. (1307). Deniz Hamamı Risalesi. İstanbul: Kasbar Matbaası; Cimrin, H. (2007). Bir Zamanlar Antalya: Tarih, Gözlem ve Anılar. Antalya: Antalya Ticaret Odası; Deville H. (1324). Deniz Banyoları. Yanbolulu Mustafa Şevki (Çev.). İzmir: Keşişyan Matbaası; Evliya Çelebi. (2002). Evliya Çelebi Seyahatnamesi. O. Ş. Gökyay (Haz.). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Evren, B. (2000). İstanbul’un Deniz Hamamları ve Plajları. İstanbul: İnkılap Kitabevi; Fisher, T. (1776). The Kentish Traveller’s Companion. Roshester; Sarısakal, B. (2007). Samsun Eğlence Tarihi. Samsun: Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları; Toprak, Z. (2018). İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Bir Nostaljinin Öyküsü. İstanbul: Pera Müzesi Yayını; Williams, M. T. (1991). Washing “The Great Unwashed” Public Baths in Urban America (1868-1923). Ohio: The Ohio State University Press.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Taşkın, Y. (2023). Deniz Hamamları. İstanbul: Libra Yayıncılık.