Avanos Sarı Han

Kervansaray ve Han Kervansaray

Selçuklular döneminde başkent Konya üzerinden Aksaray-Kayseri-Sivas ve Malatya tarafına geçen tarihi İpek Yolu'nun üzerinde, Ürgüp ve Avanos sınırlarının kesişme noktası olan Damsa Çayı'nın kenarında olup Ürgüp’ün altı kilometre kuzeyinde, Avanos’un ise beş kilometre doğusundadır. Hanın tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) zamanında inşaatına başlandığı ve oğlu II. Gıyasettin Keyhüsrev (1237-1246) zamanında tamamlandığı kabul edilmektedir.

Anadolu Selçuklu Devleti'nin idarecileri ülkede iç ve dış ticareti geliştirmek amacıyla ticaret yolları üzerine birçok kervansaray inşa etmişlerdir. Kervansaraylar genellikle 8-10 bazen de 20-25 kilometrelik mesafelere yapılıyordu. Aksaray’dan Nevşehir’e doğru uzanan İpek Yolu’nun bu kısmında Ağzıkarahan, Tepesidelik Han (Öresin), Alayhan, Sünnetli Han 2 (Dobada- Acıgöl), Sünnetli Han 1 (Nevşehir’in içinde), Sarı Han ve Pervane hanı şeklinde Kayseri’ye doğru dizili hanlar yapıldı. Sarı Han, Selçuklu hanları içinde Sultan hanı tipinde olan yani büyük hanlardan biridir. Sarı Han’da iki kitabe bulunmakta ve bunların sonradan hana yerleştirildiği iddia edilmektedir. Hanın yapı kitabesi, Ürgüp Müzesi’ne kaldırılmış olup bazı yerleri silindiği için tam olarak okunamamaktır. Ancak okunan kısımda Gıyaseddin Keyhüsrev b. Keykubad adı geçmekte olup bu I. Alâeddin Keykubad’ın oğlu II. Gıysaseddin Keyhüsrev’dir. Diğer kitabede yazan Şükrüllah kelimesi ise ebcet harfleri ile yapının tarihini mi yoksa mimarın adı mı olduğu konusunda tam kanaate varılamamaktadır.

Roma ve Bizans dönemlerinde Nevşehir ve çevresi askeri ve ticaret yollarının önemli kesişme noktalarındandı. Bu durum Selçuklular zamanında da devam etmiştir. Selçuklular tarafından fethedilen Kapadokya’nın orta kısmında yer alan Nevşehir bölgesi, Konya-Kayseri İpek Yolu üzerinde bulunmaktaydı. Bu yola aynı zamanda Ulu Yol (Büyük Yol) denmekteydi. İran üzerinden gelip Erzurum-Sivas-Kayseri-Aksaray’dan geçip Konya’ya giden kervan yolu, Anadolu’daki en işlek ve önemli ticaret yoluydu. Yine Halep-Antep-Elbistan üzerinden gelen ticaret yolu Kayseri’de Sivas’tan gelen yolla birleşerek Nevşehir bölgesi üzerinden Konya’ya geçmekteydi. XII. ve XIII. yüzyıllarda bu ticaret yolu büyük önem kazanmıştır. Bundan dolayı İpek Yolu üzerinde birçok kervansaray yapılmıştır. O dönemde, şimdiki Nevşehir Muşkara adlı bir köy olup çevresinde Arapsun (Gülşehir), Ürgüp (Briküp), Melekopi (Derinkuyu), Enegüp (Kaymaklı), Matiana (Maççan-Korama- Göreme), Avanos (Venesa) ve Dobada (Acıgöl) gibi önemli yerleşim merkezleri vardı.

Sultan I. Alâeddin Keykubâd (1220-1237) Nevşehir bölgesinde bulunan yerleşim yerlerinde imar faaliyetlerine girişti ve bu yerleşim yerlerinde 18 eser inşa edilmiştir. Bu eserlerden en önemlisi şüphesiz Avanos’ta yaptırılan külliyedir. Bu külliyede cami, medrese ve zaviye bulunmaktaydı. Genellikle I. Alaeddin Camii olarak bilinen bu külliyeyi korumak ve yaşatmak için de Sultan Alaeddin Vakfı kurulmuştur. Bu vakfın malları arasında Avanos’un yakınına yaptırılan bir han da bulunmaktaydı. Konya–Aksaray üzerinden Kayseri’ye giden İpek Yolu’nun son durağında olan bu handa kullanılan kesme sarı taşlardan dolayı Sarı Han adı verilmiştir. Ancak gerçek adının ise, hanın yapılması ile ilgili görevli olan Emir Fahreddin Şarapsalar (Saray Salâriye) b. Abdullah’tan dolayı Emir Fahreddin ribatı ve hanı (Şarapsalar (Saray Salariye) şeklinde geçmektedir. Avanos’ta bulunan Sultan Alaeddin Vakfı’na ait vakfiyenin kaybolması sebebiyle hanın yapıldığındaki kaydı bilinememektedir. Ancak 1530 tarihli Karaman ve Rum defteri ile 1865 tarihli Sultan Abdülaziz dönemine ait Ürgüp Müzesi’nde bulunan arşiv kayıtlarında Han’ın gerçek adının Emir Fahreddin veya Şarabsalar (Saray Salariye) Hanı şeklinde olduğu görülmektedir. Osmanlı döneminde de kullanılan Han, bir ara ticaret yolunun Ürgüp üzerinden İncesu tarafına kayması üzerine ıssız kaldı ve harap olmuştur. Bir ara da Sarı Han’ın taşları sökülerek Ürgüp’te bir köprü inşaatında kullanılmıştır.

Han hakkındaki bu genel tarihi bilgilerden sonra kaynakçada belirtilen Abdullah Karaçağ, Ayşe Tükel Yavuz, Tahsin Özgüç, Mahmut Akok ve Kemal Özergin gibi yazarların çalışmalarından istifade edilerek mimari ve fiziki özellikleri üzerinde kısaca durulacak olursa; Han, doğu batı doğrultusunda uzanan açık avlulu bölüm ve bunun batısına bitişik barınak olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Han’ın iki taç kapısı bulunmaktadır. Kervansaraylar bazen askeri amaçla kullanıldıkları için Sarı Han bir kale görünümündedir. Sarı Han’da tonozların üstleri hareketli eğimlerle kaplandığı için üzerinde yürümek bile çok güçtür. Günümüze kadar birçok tamirattan geçirilen han, son olarak 1991 yılında onarılmıştır. Selçuklular döneminde kervansaraylar kale gibi yapılırlardı. Kervansaraylar da akşam vakti kapıları kapatılır, kimse içeriye giremez, kimse de içeriden de dışarıya çıkamazdı. Sabah olup da kervan hareket edeceği zaman kapılar açılır ve herkesin malının tam olup olmadığı sorulur ve sonra yola çıkılırdı. Bir kale görüntüsünde olan Sarı Han’ın dış duvarlarını destekleyen payandalar ile bir kale görüntüsündedir. Hem içeriden hem de dışarıdan iç ve dış duvarları korumak için payandalar yapılmıştır. Payandaların tamamı beden duvarları ile aynı yüksekliktedir. Sarı Han’ın avlulu bölümünün kuzey cephesinde altı, barınak bölümünün kuzey ve güney cephelerinde ise üçer mazgal bulunmaktadır. Barınak bölümündeki kubbe dıştan sekizgen kasnaklı ve piramit külahlıdır. Hanın doğu kapısının üzerine bir mescit yapılmıştır. Mescide girişin solundan merdivenle dışarıdan çıkılmaktadır. Mescit, giriş kapısından içeriye girilen holün üzerine yerleştirilmiştir. Hanın doğu tarafında hem içeriye hem dışarıya açık bir çeşme yapılmıştır. Kervansarayın avlusu doğu batı yönünde dikdörtgen planlıdır. Buranın ortasında sonradan yapılan bir havuz bulunmaktadır. Avlunun kuzey ve güney tarafları farklı yapılmıştır. Kuzey cephede sıralı mekânlar varken güney tarafta revaklar bulunmaktadır. Avlunun kuzey tarafta bulunan mekânların birinde hamam olduğu daha önceki burada bulunan su şebekesinden anlaşıldığı ileri sürülmektedir. Kuzeydoğu taraftan çatıya çıkılan bir merdiven yer almaktadır.

Avlunun batısında dış duvarlardan daha yüksek bir taç kapı bulunmaktadır. Barınak bölümü doğu batı doğrultusunda kareye yakın dikdörtgendir. Burada sivri kemerler bulunmaktadır. Buranın üstünde bir kubbe bulunmaktadır. Han’ın tamamı kesme taştan yapılmıştır. Han, sökülen ve yıpranan taşlar değiştirilerek günümüze ulaşmıştır. Han’da, taç kapılarda, avluya açılan mekânların kapılarında, mescidin kapısı ve mihrabı ile çeşmenin bulunduğu niş ve eyvan kemerinde süslemeler bulunmaktadır. Bu süslemeler diğer Selçuklu kervansaray ve yapılarında da kullanılmıştır.

Han’ın içi hem tüccarların konaklamaları, hem de ticaret metaları ve yük hayvanlarının muhafazası için kullanılmıştır. Kuzey tarafındaki mekânlar idari ve barınma amaçlı kullanılmıştır. Bu kısımdaki mekânlarda tüccar ve hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılayan köşkeri nalbant vs. ustaların olduğu düşünülebilir. Güney tarafta bulunan revaklı bölümde ise ticaret emtiaları ve hayvanlar konulurdu. Selçukluların bazı hanlarının içinde tabip ve eczane de bulunduğu bilinmektedir. Han’ın vakfiyesi elde olmadığı için bunların tam olarak bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Han’ın mimari özellikleri bakımından Selçuklu döneminin en iyi kervansaraylarından biri olduğu ileri sürülmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Ali, Y. (2009). Tevârih-i Al-i Selçuk. A. Bakır (Yayına Hazırlayan). İstanbul: Çamlıca Yayınları; Deniz, B. (2007). Alay Han. İçinde; Hakkı A. (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları (ss. 51-75). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları; Doğan, N. Ş. (2012). Nevşehir ve Çevresindeki Kervansaraylarının Süsleme Programı Üzerine Görüşler. İçinde; A. Öger (Editör), Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Nevşehir Üniversitesi Yayınları; Gökhan, İ. (2012). İslam-Bizans Mücadelesinde Orta Kapadokya Bölgesi. İçinde; A. Öger (Editör), Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Nevşehir Üniversitesi Yayınları; Gökhan, İ. (2018). Selçuklular Döneminde İpekyolu Üzerinde Bulunan Sarıhan’ın Tarihçesi, Cappadocia Journal of History And Social Sciences, 11: 237-246; Göksu, E. (2010). Selçuklularda Ordu. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; Karaçağ, A. (2007). Avanos Sarıhan. İçinde; Hakkı A. (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları; Karpuz, H., Şimşek, F., Kuş, A. ve Dıvarcı, İ. (2008). Anadolu Selçuklu Eserleri Fotoğraf Albümü. Konya: Selçuklı Belediyesi Kültür Yayınları; Koca, S. (2005). Selçuklularda Ordu. Ankara: Berikan Yayınları; Özergin, M. (1965). Anadolu’da Selçuklu Kervansarayları, Tarih Dergisi, 15 (20): 141-170.; Özgüç, T. ve Akok, M. (1956). Sarıhan, Belleten, 20 (79): 379-394.; Öztürk, Ç. M. (1996). İbn Bibi, Selçuk-Name. Ankara; Öztürk, M. (2000). Aksarayî, Kerimüddin Mahmud, Müsâmeretü’l-Ahbâr. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; Toroğlu, E. (2012). Bir Osmanlı Şehir Tesisi: Nevşehir. İçinde, A. Öger (Editör), Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri, Ankara: Nevşehir Üniversitesi Yayınları; Tuncer, O. C. (2007). Anadolu Kervan Yolları. Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları; Ürgüp Müzesi, 656 No’lu Belge; Ürgüp Müzesi’nde Bulunan Sultan Abdülaziz Dönemine Ait Beratlar; Yıldız, S. (2010). 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Yinanç, M. H. (2014). Türkiye Tarihi Selçuklular Devri. R. Yinanç (Yayına Hazırlayan), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; 387 Numaralı Muhâsebe-İ Vilâyet-i KaramanRûm Defteri (937/1530), Ankara: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını.