Malatya’nın Orduzu beldesinde bulunan Arslantepe Höyüğü, birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanıdır. Höyük, 2011 yılında açık hava müzesi olarak ziyarete açıldı. Müze girişine orijinalleri Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürülmüş olan Melitane Kralı Tarhunza, iki aslan heykeli ve duvar kabartmaları ile bir Hitit evi aslına uygun kopyaları yapılarak yerleştirilmiştir. Müzede saray yapısı ve heykeltıraşlık eserleri görülebilirken, sergilemeye uygun olmayan eserler Malatya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Höyük içine yapılan yürüyüş yolları ile ziyaretçilerin dolaşımına ve eserlerin görülmesine uygun ortam sağlanmaktadır. 2014 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yaptığı başvuru neticesinde Arslantepe, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer almaya hak kazanmıştır.

Arslantepe Höyüğü7ndeki ilk kazılar 1932 yılında Fransız Louis Delaporte ve ekibiyle Geç Hitit tabakalarında başladı. 1961 yılından itibaren başlayan sürekli kazıları Roma La Sapienza Üniversitesinden Salvatore M.Puglisi, ondan sonraki dönemde ise Alba Palmieri ve son olarak da Marcella Frangipane gerçekleştirmiştir. Kazılar sonucunda höyükteki en erken yerleşim, MÖ 5000 yılına tarihlendirilmektedir. Arslantepe, MÖ 5000 yılından Asur Kralı Sargon’un tahribatının olduğu MÖ 712 yılına kadar kesintisiz yerleşim görmüştür. MÖ 3300-3000 yıllarına tarihlendirilen idari binaları, mühür baskıları, depolarıyla beraber bulunan bir saray yapısı ortaya çıkarılmıştır. Bu sarayda dünyanın bilinen en eski metal kılıçlar bulunmuştur. Geç Hitit Beylikleri döneminde ise Arslantepe başkent olarak karşımıza çıkmaktadır. Kazılar sonucunda bu döneme ait aslan heykelleri, kabartmalar ve anıtsal yapılar ortaya çıkarılmıştır. Arslantepe, MS V. ve VI. yüzyıllarda bir Roma köyü olarak yerleşim görmüşken, Bizans İmparatorluğu zamanında mezarlık olarak kullanılmıştır.