Aperlai

ARKEOLOJİK KAZI VE YÜZEY ARAŞTIRMASI DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Yerleşim Kazısı Antik Kent

Kekova Adası’nın batısında yer alan Sıcak Yarımadası’nın kuzeybatı yamacında bulunan Aperlai, bugünkü adıyla Kuyubelen olarak bilinen bölgede yer almaktadır. Kentin limanı ise doğu-batı doğrultusunda olup ulaşımı batı yönünden deniz yolu mümkündür. Aperlai’nin tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmemekle beraber MÖ V. yüzyılda ön yüzünde yunus, arka yüzünde ise triskeles (üçlü sarmal) bulunan sikkeleri bastırdığı bilinmektedir. İlk başlarda kentin, 3,5 kilometre. kuzeyinde yer alan Apollonia’nın bir liman alanı olarak kurulduğu düşünülmektedir. Ancak kenti çevreleyen Helenistik Döneme ait surları ve yazıtlı lahitleri, bu dönemde bir liman kenti olarak önem kazandığını ve bağımsızlaştığını göstermiştir. Geç döneme tarihli bir yapıda devşirme malzeme olarak kullanılan ve Diokletianus dönemine (MS 284-305) ait bir mil taşındaki yazıtta, kentin bu tarihlerde dış bağlantısını tümüyle liman vasıtasıyla denizde yaptığı tespit edilmiştir. 

Aperlai Antik Kenti’nin adı ilk olarak “Aperlae” olarak geçmektedir. Plinius (MS 23/24–79) bu ismi, kenti konumlandırırken Myra ve Antiphellos arasında bir yerde olduğunu belirtirken kullanmıştır. Ayrıca Luwi dilinde “Aprillai” olup “Akarsu Boğazı” anlamına gelmektedir. Daha sonra, Stadiasmos Maris Magni adlı Roma periplusu dışında Hierokles tarafından anılmıştır. Kentin adı, MS 141 yılında tüm Likya’yı etkileyen deprem sonrası Rhodiapolis’li Opramoas’un (MS 138-161) yardım ettiği kentler arasında, 30.000 dinar yardım alan bir kent olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizans piskoposluk listelerinde de yer alan kent “Aprillae” ismiyle bilinmektedir. 19. yüzyılda Kiepert, 1955’de G. Bean, 1978 ise Robert Carter, Aperlai’den bahsetmiştir. 

Aperlai Antik Kenti’nde yüzey araştırmaları Robert Hohlfelder, Bill Leadbetter ve Robert Vann tarafından 1996-2002 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bugüne kadar kentte detaylı bir kazı çalışması yapılmadığı için elde edilen bilgiler yüzeyde bulunan yapılar ve yazıtlarla sınırlı kalmıştır. Daha sonrasında, kentin sualtında kalan liman ve liman yapılarının araştırması Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden alınan izin ve Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’nün maddi desteği ile 2009 yılı Haziran ayında bakanlık temsilcisi gözetiminde, üç arkeolog ve iki harita mühendisinden oluşan bir ekiple gerçekleştirilmiştir.

Kentin MÖ V. yüzyılda sikke bastırdığı bilinse de yüzeydeki buluntular dikkate alındığında, MÖ IV. yüzyılın sonlarından MS VII. yüzyılın ortalarına kadar kullanıldığı araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir. MÖ 141 yılında gerçekleşen büyük depremde tahrip olan kentin kıyı kesiminde bulunan yapıları, kısmen ya da tamamen sular altında kalmıştır. Romalı ve Likya’lı bir kısım zenginlerin yardımı ile kent tekrar ayağa kaldırılmaya çalışılmıştır. MS VII. yüzyılda ise Arap akınları ile birlikte tamamen terk edilmiştir. 

Günümüzde kent surunun karada yer alan kısmı büyük oranda korunmuştur. Helenistik Döneme tarihli kent surunun içerisinde iki hamam yapısı, dört kilise, kırktan fazla sarnıç, agora ve işlevi henüz belirlenemeyen birçok yapı kalıntısı tespit edilmiştir. Hem sur içerisinde hem de sur dışında olmak üzere yaklaşık yetmiş civarında lahitin yer aldığı bir nekropol alanına sahiptir. Ayrıca sur dışında bir hamam yapısı ve çok sayıda dükkân-işlik olduğu düşünülen yapı toplulukları açığa çıkarılmıştır.  Kuzey-güney yönünde bir eğime sahip olan Aperlai kentinin halen sular altında bulunan liman alanı ve kıyı yapıları ise güney bölümünde yer almaktadır. Günümüzde sualtında kalan liman ve liman yapılarını oluşturan kıyı bölümü, doğu-batı yönünde yaklaşık 250 metre, kuzey-güney yönünde ise yaklaşık 60 metre olan 15.000 metrekarelik bir alanı içermektedir. Bu yapıların bazıları temel seviyesinde bazıları ise bir metreye ulaşan seviyedeki duvarlar ile korunmuştur. Ayrıca kentin güneyinde yer alan mendireği, liman yapıları, birçok yapı ve kent surunun bir kısmı söz konusu depremler ve su seviyesinin yüzyıllar içinde yükselmesinin bir sonucu olarak kademeli bir şekilde sular altında kalmıştır. Kentin karada bulunan ve 700 metre uzunluğundaki sur duvarının devamı niteliğinde olan sualtındaki rıhtım duvarları, kentin güney sınırını belirlemektedir. Kıyı şeridine yakın olan yapı toplulukları sığ bir derinlikte iken uzaklaşıldıkça yapıların bulunduğu alanların tamamı derinleşerek sert bir düşüşle sekiz metreye kadar ulaşmıştır. Ayrıca sular altında kalan kıyı yerleşimindeki yapı ve duvar kalıntılarının yoğunluk durumuna göre alan “batı yapı grubu” ve “doğu yapı grubu” olmak üzere ikiye ayrılmıştır.  

Kentin batı bölümünde bulunan ve “A1 duvarı”nın batısında kalan alanda ise sualtı araştırma ekibinin yaptığı kazı çalışmaları sonucunda Bizans dönemine tarihli cam kaide dışında pişmiş bir toprak kapak ve Erken Bizans dönemine tarihli pişmiş toprak bir kandil ele geçmiştir. Dağınık halde birçok seramik parçası bulunsa da form veren az sayıda amphora parçası tespit edilmiştir. Bu parçalar MS V-VII. yüzyıllara tarihlendirilmiştir. A1 duvarının önünde çapları 15 santimetre. ile 30 santimetre arasında değişen çok sayıda yuvarlak formlu nehir taşı açığa çıkarılmıştır. Bu taşların gemilerde kullanılan safra taşları olduğu düşünülmektedir. Ayrıca yapı topluluklarına ait birçok pişmiş toprak çatı kiremitlerine de rastlanılmıştır. 

Kentin sualtı yapı grubunun batı bölümünü oluşturan bir kısımda 0.50 metre derinliğinde 1500 metrekarelik bir alana dağılmış halde “Murex Trunculus” kabukları tespit edilmiştir. Bu yapıların Murex Trunculus’tan elde edilen mor boya üretiminin gerçekleştirildiği yapılar olduğu düşünülmektedir. Son yıllardaki yapılan çalışmalarda, Likya’nın murex ile mor boya üretimi yapan bölgelerden biri olduğu ortaya çıkarılarak özellikle “Aperlai” ve “Andriake”nin üretimin gerçekleştirildiği iki önemli merkez olduğu tespit edilmiştir. Su kaynakları ve tarım arazileri son derece kısıtlı olan Aperlai Antik Kenti’nin Murex Trunculus’dan elde edilen mor boyalı ürünlerle, bölge ekonomisinde büyük bir gelir sağladığı anlaşılmıştır. 

Referanslar

Aulock, H. (1974). Die Münzprägung des Gordian III und der Tranquillina in Lykien, (Ist. Mitt., Beiheft 11). Tübingen; Hohlfelder, R. L. and Vann, R. L. (2000). A Church Beneath The Sea at Aperlae, Lycia, Adalya IV: 207-220; Aslan, E. (2010). Kekova Bölgesi Liman Araştırmaları 2009: Aperlai Limanı / Harbour Surveys in Kekova Region in 2009: Harbour of Aperlai, ANMED 8: 181-188; Aslan. E (2011). Kekova Bölgesi Limanları. (Doktora Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi, Konya; Adıgüzel, G. ve Yılmaz-Kolancı, B. (2017). Antikçağda Statünün Rengi: Mor, Cedrus V: 261-285.

Sanal Gezinti / İnternet Adresi

https://antalya.ktb.gov.tr/TR-312265/aperlai.html

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: