Edremit Körfezi’nde yer alan Altınoluk; Edremit’e 25, Balıkesir’e 112, İstanbul’a 450, İzmir’e 225, Çanakkale’ye 110 ve Ankara’ya ise 650 kilometre mesafededir. Balıkesir’in Edremit ilçesi ile Küçükkuyu arasında yer alan bir mahalledir. Altınoluk’un kuzeyinde Kazdağları, güneyinde Edremit Körfezi, doğusunda Akçay-Edremit, batısında Küçükkuyu bulunmaktadır. Altınoluk’un en dikkat çeken yükseltisi Kazdağı’dır. Kazdağlarının Ege Denizi’yle buluştuğu noktada zeytinlikler içinde bulunan Altınoluk’un doğal plajları toplamda 24 kilometre uzunluğundadır ve sahili çakıllı olmakla birlikte yörenin en güzel kısmı Balkent sahilidir. Nüfusu sadece 6.404 olan mahallenin, yaz aylarında nüfusu oldukça yükselmektedir. İklimsel özellikler incelendiğinde kışların ılık ve yağışlı, yazların ise sıcak ve kurak geçtiği görülmektedir. İklim şartlarına bağlı olarak çok çeşitli ve bol miktarda tarımsal ürünün yetiştiği Altınoluk’ta zeytin, incir, şeftali, çilek gibi ürünler öne çıkmaktadır.

Kazdağları'nın güney yamaçlarında Şahin Deresi, Zıhın Deresi ve Ayı Deresi Kanyonları yer alıyor. Bu kanyonlar dağcılık faaliyetleri için uygun olup, sık çam ağaçlarıyla kaplıdır. 26 kilometre uzunluğunda ve 600-700 metre yüksekliğindeki Şahin Deresi Kanyonu hava koridoru özelliğiyle temiz havayı Altınoluk’a iletiyor. Dolayısıyla Altınoluk nefes darlığı, astım, solunum yolu hastalıkları için doğal tedavi ortamı sağlıyor. Ayrıca Altınoluk’un üç kilometre batısında Doyran Köyü yakınında asırlık çınar ve ceviz ağaçlarının gölgelediği Şubaşı, girişinde sekiz metre yükseklikten dökülen Sütüven Şelalesi ile ilerisinde bir gölcük ile harika bir doğal güzelliğin bulunduğu Hasanboğuldu mesire yeri, Altınoluk- Çanakkale karayolu üzerinde Romalılardan kalma eski bir değirmen ile Troia’ya (Truva) tek ulaşım yolu olduğu belirtilen tek kemerli antik köprünün bulunduğu Mıhlıçay, yörede görülebilecek diğer doğal güzellik noktalarıdır.

Turizm yaz sezonuna ve sağlığa elverişli iklimi, doğal güzellikleri ve oksijen deposu olmasının yanı sıra tarihsel birikimi de zengin olan Altınoluk’un bugün de yöreye gidildiğinde mutlaka ziyaret edilen yeri, eski köy yerleşimidir. 460 yıllık geçmişe sahip bu yer, 1927 yılına kadar Papazlık olarak isimlendirildi. Köyün ilk sakinleri Osmanlı Devleti’nin vergi muafiyeti sağlayarak, derbentçi olarak kaydettiği Söğütlü yörükleridir. Yunanistan’ın Midilli Adası’ndan 1820’li yıllarda çalıştırılmak üzere getirilen Rumların zamanla çoğalıp yerleşmeleri neticesinde burada bir Rum nüfusu da oluşmuştur.

Çevrede antik dönemlerden Şahin Kale ören ve mahzenleri, Manastır Çayı dolaylarında bir sağlık merkezinin kalıntıları ve Antandros antik kenti bulunuyor. Altınoluk-Edremit karayolunun ikinci kilometresinde bulunan Antandros, Edremit Körfezi’nin kuzeyinde yer alan önemli bir Troas kentidir. Antik kentteki kazı çalışmaları uzun süredir devam ediyor ve eski dönemlere ait birçok tarihi esere rastlanmıştır. Adramytteion (Burhaniye-Ören) – Assos (Behramkale) yolu üzerinde askeri bakımdan stratejik bir konuma sahip olan kentin, MÖ X. yüzyılda kurulduğu düşünülüyor, çok yakınında bulunan Assos’un MÖ 2.000 yıllarına kadar inen tarihinden Antandros’un da bu tarihlerde iskân gördüğü anlaşılıyor. Antik yazar Strabon, Leleg kavminin Bababurnu’ndan (Lekton) İda Dağı’na kadar olan bölgede yerleştiklerini belirtiyor. Önce Thrakialı Mysialılar’ın yerleştiği bilinen bölge, MÖ VII. yüzyılda Limni üzerinden gelen Aioller tarafından iskân edildi. Pelasgların da bu tarihlerde Antandros’a yerleştikleri antik kaynaklardan anlaşılıyor. Antandros Amfi Tiyatrosu günümüzde de yaz aylarında konser ve benzeri etkinliklerin düzenlendiği çok önemli bir kültür ve sanat mekanıdır ve her yıl ağustos ayında Altınoluk Antandros Yaşama Saygı Kültür Sanat Festivali yapılmaktadır.