Adana Ulucamii ve Külliyesi (Ramazanoğulları Camii)

Doğal ve Kültürel Miras Cami Külliye

Halil Bey Camii, Cami-i Cedid-i Halil Bey ya da Cami-i Cedid olarak da biliniyor. Ramazanoğlu Beyliği döneminde inşa edilmeye başladığından Adana’nın en eski ve önemli mimari eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Yapı, ilk olarak 1513 tarihinde Ramazanoğlu Halil Bey tarafından yaptırılmaya başlanmış, 1541 yılında ise Halil Bey’in oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından bitirilerek ibadete açılmıştır. Caminin üç adet kitabesinden ilki doğu taç kapısı, ikincisi minberin ve üçüncüsü ise batı taç kapısı üzerinde yer alıyor. XV. yüzyılda küçük bir beylik olarak hüküm süren Ramazanoğlu Beyliği'nin döneminde önce bu alana küçük bir mescit yapıldı beyliğin büyümesiyle de yapı daha da genişleyerek bugünkü şekline ulaşmıştır. Cami külliyenin bir parçası olmakla birlikte külliyeyi oluşturan diğer yapılar arasında türbe, medrese, hazire ve Vakıf Saray olarak da bilinen Ramazanoğlu Konağı ile bir bütündür.

Ulucami adını, ulucamilere özgü yapı şeklinden alıyor. Bu yapıların ana özelliklerinden biri de çok ayaklı taşıyıcı sisteme sahip olmalarıdır. Ulucami mimari anlayışında genellikle ortada bir avlu ile bu avluyu çevreleyen revaklar, harim kısmı ya da medrese hücreleri yer alıyor. Adana Ulucami’nin kuzeyinde revaklı bir avlu, doğusunda türbe, batısında hazire bölümü, kuzeybatısında ise ana binadan mimari açıdan farklı olan ve mukarnaslı bir kubbesi olan dikdörtgen yapılı bir kütle bulunuyor. Yapı, batıdaki ana kütleden dışarıya doğru uzanan blok dışında kareye yakın şekilde ve enine genişleyen bir plandan meydana geliyor. Yapının inşasında doğu cephesi dışındaki tüm cephelerde oldukça fazla pencere kullanılarak hareketlilik sağlanmıştır. Pencerelerin yerleştiriliş biçimleri ve renkli mermer işçiliklerine Mısır’daki Memluk yapılarında rastlanıyor.

Yapının doğu ve batıda olmak üzere iki adet girişi bulunuyor. Doğudaki taç kapı avluya açılırken batıda bulunan taç kapı ise erken dönemlere tarihlenen bina içindeki bir dehlize, oradan da avlunun batısındaki revaklı son cemaat yerine geçiş sağlıyor. Avlunun batısı ve kuzeyi de son cemaat alanlarıyla çevrilidir ve güneyinde üç kapılı harim kısmı bulunuyor. Avlu, siyah ve beyaz mermerler ile geometrik şekiller oluşturacak şekildedir. Taç kapılar gerek kullanılan malzeme gerekse de mimari olarak birbirinden farklılık gösteriyor. Batı taç kapısı kesme taştan ve tamamen Osmanlı üslubuna göre inşa edilirken, doğu taç kapısında ise özellikle süsleme boyutunda Orta Asya esintileri yer alıyor. Caminin güneydoğusunda yer alan türbe giriş ve sanduka bölümlerinden oluşuyor. Türbenin altına merdivenle inilen bir mumyalık bölümü de vardır. Sandukalar Ramazanoğlu Halil Bey’e ve torunları Mehmet Bey ve Mustafa Bey’e aittir.

Adana Ulucami ve Külliye kompleksi mimarisi ve süslemeleri açısından Anadolu-Türk sanatındaki önemli eserlerden biridir. Özellikle cami ve türbe içerisinde yer alan çiniler, İznik çini üretiminin zirve noktasını yansıtması bakımından dikkat çekiyor. Bu çiniler XVII. yüzyıla tarihleniyor. Aynı zamanda sadece bu yüzyılda üretilen çinilerde kabarık mercan kırmızısı rengi görülüyor ve harim kısmında bu çiniler de yer alıyor. Çini süslemeler harimin duvar yüzeylerinde, mihrabın altında ve üstündeki alınlıkta ve camiye doğu cephesinden bitişik olan türbenin giriş ve içinde duvar yüzeylerinde yerden yaklaşık iki metre yükseklikte bulunuyor. Külliye içerisinde kullanılan çiniler sıraltı tekniği ile yapılan zengin bitkisel motif ve kompozisyonlar oluşturuyor. Özellikle soyut motiflerle oluşturulan motifler fazladır.

Referanslar

Çam, N. (1982) Ramazanoğulları Beyliği Mimari Eserlerinden Adana Ulu Cami, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 5: 129-157; Kırkıl, T. (2008). Adana Kent Merkezinde Cami Mimarisinin Geçmişten Günümüze Gelişimi (Basılmamış yüksek lisans tezi). Adana: Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü; Uysal, A. O. (1985). Adana Ulu Cami, Vakıflar Dergisi, 19: 277-284; Yıldırım, S. (2010). Adana Ulu Camii Külliyesi Çini Süslemeleri. İçinde; Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu (ss.701-716). Eskişehir: Tepebaşı Belediyesi.