Sinagog
Doğal ve Kültürel Miras Sinagog
2024
-
2024
Günümüzde Yahudilerin ibadet yeri tanımlanmasında tercih edilen sinagog terimi Hellence συνάγω [=synago] fiilinden gelmektedir. Antikçağ sinagogları için “dua evi” anlamında yine Hellence’ de προσευχή [=proseukhe], İbranice’de hevra (birlik) terimleri de kullanılmaktadır. İbranicede hevra, bet ha tefilla (dua evi), bet ha knesset (toplantı evi) ve bet ha midraş (eğitim evi) olarak adlandırılan sinagog Türkçe’de “havra” olarak da bilinmektedir.
Bir sinagogun varlığına dair günümüze ulaşan en önemli kanıt olarak MÖ III. yüzyıla tarihlenen Ptolemaios Krallığı dönemi Mısır’ında bulunan bir dizi yazıtta proseuche’den bahsediliyor olması kabul edilmekle birlikte ilk sinagog yapılarının ortaya çıkış tarihi konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir. Bazı bilim insanları sinagogun kökenleri için Birinci Tapınak dönemine, özellikle Kral Yeşu’nun MÖ 622 - 621’deki reformlarının etkisine yoğunlaşmaktadır. Yıllar boyunca çoğu bilim insanı tarafından tercih edilen ikinci yaklaşım ise sinagogun kökeninin altıncı yüzyıldaki Babil Sürgün ortamına yerleştirilmesidir. Başka bir görüş de Ezra ve Nehemya’nın MÖ V. yüzyılda Kudüs’teki faaliyetlerini, sinagogun başlangıç zamanı olarak kabul eder.
Sinagogun (mimari açıdan olmasa da sosyo-dini açıdan) İkinci Tapınak döneminin başlarında, Pers ya da Hellenistik dönemlerinde ortaya çıkmaya başladığı süreçte Yahudiye’de yaşayanlar cemaat faaliyetleri için şehir kapısına ya da bir köyün kamusal alanına sahip iken, Erken Hellenistik dönemde Mısır’a ve başka yerlere yerleşen Yahudilerin, somut, yerleşik bir çerçevelerinin olmadığı belirtilmektedir. Yeni bir ortama adapte olurken ve toplumsal işlevleri için bir ortam ararken de kendileri için uygun modeller için yakın çevrelerinden etkilendikleri aktarılmaktadır.
Bugüne dek Geç Antik Çağ’a tarihlenen çok sayıdaki sinagog binası incelendiğinde, dönemin birçok kamu binası gibi, bir avlu, girişler, oturma sıraları olan bir ana ibadet mekanı, sütunlar, çeşitli süslemeler ve genellikle bir dizi yardımcı oda içerdiği görülmektedir. Bu binanın sinagog olarak ayırt edilmesi için ise Yahudi sembollerine (örneğin menora), “sinagog” veya proseuche teriminden bahseden yazıtlara, genellikle bu kurumla ilişkilendirilen görevlilerin isimlerine, ayırt edici Yahudi kişi isimlerine, sütunların ve/veya sıraların Kudüs’e doğru iç yönelimine ve Kudüs odaklı duvar boyunca bir bima, niş veya aedikulanın varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu özelliklerin kimi zaman tamamının kimi zaman sadece bir tanesinin varlığı dahi binanın sinagog olarak tanımlanmasına olanak vermektedir.
MS I. yüzyıla tarihlenen sinagogları incelendiğinde ise bölgesel çeşitlilik gösteren sütunlar ve banklarla çevrili kare ya da dikdörtgen planlı, dini birleşenleri bulunmayan tarafsız yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bina yakınlarında bulunan bir mikvenin varlığı ise Yahudiye sinagogları için dini bir unsur olarak görülebilmektedir.
Antik dönem sinagog araştırmaları MS I. yüzyıldan MS VII. yüzyıla kadar farklı planların kullanılmış olduğunu ve doğrusal bir evrim olmadığı göstermektedir. Binaların mimarilerinin şekillenmesinde inşa edildiği dönemin tek başına belirleyici olmadığı yerel topoğrafyanın, bina için ayrılan alanın boyutlarının, yerel inşaat malzemelerinin, yerel halkın becerilerinin, ustanın ve inşaatı sipariş edenlerin estetik zevkinin ve bina için ayrılan bütçenin de etkili olduğu, her topluluğun kendi ihtiyaçlarına göre unsurları benimseyip uyarladığı ve yerel toplulukların önemli ölçüde özgür hareket ettiği belirtilmektedir.
Günümüzde aktif olarak kullanılan sinagog yapıları da antik dönem yapıları ile paralellik göstermekte, onların da farklı mimari planlara, boyutlara ve mimari süslemelere sahip oldukları görülmektedir. Tüm bu farklılıklara karşın ortak olan sinagogun en kutsal yerinin Tevrat rulolarının saklandığı ehal bölümü olmasıdır. Bu bölüm yapının Kudüs’ü gösteren duvarı üzerinde bir dolap ya da niş şeklindedir. Ana odak noktası günümüzde de teva okuma kürsüsüdür. Ancak teva kürsüsünün (bimanın) konumu Aşkenaz sinagoglarında ibadet mekanının ortasında iken, İtalyan sinagoglarında bazen ehalin tam karşısındaki duvarın önünde (bu durum çift odaklı düzen olarak tanımlanır) bazen de bir balkon üzerine konumlanmaktadır. Sefarad sinagoglarında ise önceleri ehalin karşı duvarında yer alırken daha sonra ortaya yerleştirilmiştir. XIX. yüzyılda da ehalin önüne taşınarak tiyatro düzenindeki oturma sıraları ile daha çok kişinin ibadet edebilmesi sağlanmıştır.
Günümüz sinagogları da antik dönem sinagoglarına benzer şekilde kültürel, sosyal faaliyetler için kullanılmakta, dua, ibadet, toplantı, yemek, düğün, misafir ağırlama gibi işlevlere ev sahipliği yapmaktadır. Yapıların iç süslemelerinde Yahudi sembolleri günümüzde de yoğun olarak kullanılmaktadır. Mikve-arınma havuzları ise günümüz yapılarında antik sinagoglar kadar yoğun olarak karşımıza çıkmamaktadır. Konum açısından değerlendirildiğinde ise çoğunluğunun kolay erişilebilir olduğu, bazılarının yerleşim yerlerinin merkezlerinde bazılarının da daha az görünür konumda oldukları söylenebilir.
Referanslar
Aviam, M. (2019). The Ancient Synagogues in Galilee. Early Christianity; Galilee in the Hellenistic and Roman Periods: New Perspectives on a Dynamic Region, 10(3): 292-314; Fine, S. (2005). Art and Judaism in Greco-Roman World: Toward a new Jewish Archaeology. Cambridge; Levine, L. I. (2005). The Ancient Synagogue. The First Thousand Years. (S. Edition, Dü.) Londra, New Haven: Yale University Press; Öner, Ç. (2024). Doğu Akdeniz Antik Sinagog Yapılarının Karşılaştırılmalı Olarak Mimari Açıdan İrdelenmesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Antalya: Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü; Türkoğlu, İ. (2001). Antik Çağdan Günümüze Türkiye'de Sinagog Mimarisi. İzmir: T.C. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Öner, Ç. (2024). Doğu Akdeniz Antik Sinagog Yapılarının Karşılaştırılmalı Olarak Mimari Açıdan İrdelenmesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Antalya: Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü; Türkoğlu, İ. (2001). Antik Çağdan Günümüze Türkiye'de Sinagog Mimarisi. İzmir: T.C. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı.