Kars’ta bulunan çağlayan Sarıkamış ilçesine bağlı Hamamlı Köyü'nün sınırları içerisinde bulunmaktadır. Keklik Çağlayanı Kars şehrine 58 kilometre mesafededir ve bölge halkı tarafından şelale ismi ile anılmaktadır. Bölgede yapılan incelemelerde, Keklik Deresi’nin yüksek kesimlerinde kil taşı varlığı göze çarpmaktadır. Bölgenin volkanik bir karaktere sahip olmasından dolayı, güney kesimlerde yer yer bazalt ve obsidyen varlığı tespit edilmiştir. Volkanik örtünün kapladığı kısımlarda ise başkalaşmış fillit ve griden yeşile doğru tonlanmış şistler bulunmaktadır.

Tektonizma hareketleri ile yükselen Kars ve çevresi, tektonik kökenli volkanizma ile yer yer yüksekliğe sahip olmuştur. Bu yükseklikleri ise çeşitli akarsular aşındırmış ve dik yamaçlara rast gelerek çağlayanları-şelaleleri oluşturmuşlardır. Aras havzası içerisinde bulunan Keklik Deresi de kuzey-güney doğrultusunda vadiler açarak ilerlemiştir. Keklik deresini oluşturan ve Keklik Deresi Çağlayanı’nın kaynağı görünüş itibari ile düden oluşumunu anımsatmaktadır. Kaynağını Kazan Deresi’nden alan çağlayanın yüksekliği 47 metredir ve suları yaz aylarında kurumaktadır. Düzensiz bir rejime sahip olan çağlayanın suları kar sularının erimeye başladığı ilkbahar ayları ile birlikte gür bir şekilde akmaya başlamaktadır. Keklik Deresi Çağlayanı ve çevresinde bulunan bitki topluluğu ise genellikle sarıçam ve dere kenarlarında kavak ağaçları görülmektedir.

Keklik Deresi Çağlayanı’nın turizme açılması yönündeki en büyük engel bölgenin henüz tanıtımının yapılmamış olmasıdır. Bölgede Erzurum-Kars karayolu üzerinde bulunan alabalık tesisleri haricinde herhangi bir turistik yatırım bulunmaktadır. Çağlayana giden yolu gösteren tabela bulunmasına rağmen, araç ile gidilmesi imkânsız bir ormanlık alanda bulunan çağlayanda büyük bir turistik potansiyelin olduğu bir gerçektir. Ayrıca küreselleşmenin kolaylıklarından faydalanılması şelalenin turist çekmesi açısından oldukça önemli olduğu düşünülmektedir.

Bu bağlamda tanıtım faaliyetlerinin ve çağlayana ulaşım koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bölgede bulunan alabalık tesisleri çevre illerden gelen yolcular için bir dinlenme noktası durumundadır. Şelalenin doğu kısmında bulunan tepeye seyirlik alan ile birlikte bir tesis kurulması yönünde yatırımlar yapılabilir. Bu sayede hem Allahuekber Dağları’nın hem de vadinin güzellikleri çağlayanlar ile birlikte turizme kazandırılmış olacaktır.

Bölgenin turizme kazandırılmasının yanında ağaçlarının kaçak kesimlere karşı önlem altına alınması ve doğal miras alanı olarak (Allahuekber Dağları Milli Parkı haricinde bir hidrografik miras alanı) kabul edilmesi gerekmektedir.