Güneş, kum ve cerrahi hizmetler medikal turizmi diğer turizm çeşitlerinden ayıran bir slogan olarak kullanılmaktadır. Cerrahî ve diğer uzmanlaşmış tedavilere ihtiyaç duyan hastalar için turizm endüstrisi ile işbirliği içinde uygun maliyetli özel tıbbî tedavinin sağlanması olarak tanımlanmaktadır. Ancak kimi görüşlere göre, hastaların yaşadığı acıyı göz ardı ettiği ve sosyo-ekonomik nitelikleri önemsizleştirdiği için turizm endüstrisiyle ilişkilendirilmesi eleştirilmiş olsa da bugün medikal turizm kavramı alanyazında sıklıkla tercih edilmektedir. Medikal turizmin zorunlu ve seçmeli olmak üzere iki farklı çeşidi söz konusudur. Medikal turistlerin akut müdahale gerektiren tıbbî tedavileri olarak tanımlanan zorunlu medikal turizm; karmaşık ameliyatları (eklem replasmanı, organ nakilleri, koroner bypasslar vb.) ve ameliyatsız kanser tedavilerini (kemoterapi, radyoterapi vb.) içermektedir. Buna karşılık, tıbbî açıdan gerekli olmasalar da hastalar tarafından gönüllü olarak seçilen tıbbî tedaviler, seçmeli medikal turizmdir. Bunlar; tanılama (kan taraması ve kalp stresi gibi koruyucu sağlık taramaları vb.), estetik (plastik cerrahî, diş tedavisi, botoks vb.), cinsiyet değiştirme olarak sıralanabilir.

Medikal turizm kavram olarak yeni olmasına rağmen uzun zamandan beri var olan bir olgudur. Özellikle, MÖ 3000 yılında Eski Mezopotamya’daki insanların göz rahatsızlıklarını iyileştirmek için Suriye’nin Tell Brak kentindeki bir şifa tanrısının tapınağına gittikleri bilinmektedir. Daha sonra Yunanlılar ve Romalılar, Akdeniz çevresindeki kaplıca ve kült merkezlerini yürüyerek ya da gemiyle ziyaret etmişlerdir. Asklepion Tapınakları da dünyanın bilinen ilk sağlık merkezi ve ilk antik hastanesidir. XIX. yüzyılda, gelişmekte olan ülkelerden gelen medikal turistler, medikal hizmetlere erişmek için Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ne seyahat etmişlerdir. Ancak medikal turizmde sağlık hizmetlerine daha düşük bir maliyetle erişmek için gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru bir yönelim söz konusudur. Ayrıca ülke imajı, düşük yolsuzluk ve politik istikrar, dil benzerliği, hastanın dilinde akıcılık, hastane personeli ile geçmiş deneyimler, tesisin temizliği, hava koşulları ve diğer hastalar tarafından yapılan değerlendirmeler de medikal turizm destinasyonu olarak bir ülkenin çekiciliğini sağlayan faktörler arasındadır.

Medikal turizm sektörünün ana bölgesinin Asya kıtası olduğu ve özellikle Tayland, Singapur, Hindistan ve Malezya gibi ülkelerin sektörü önemli bir boyuta taşıdıkları bilinmektedir. Ayrıca öne çıkan medikal turizm destinasyonları; Asya ve Ortadoğu (Türkiye, Çin, Hindistan, İsrail, Ürdün, Malezya, Singapur, Güney Kore, Filipinler, Tayvan, Birleşik Arap Emirlikleri), Amerika (Arjantin, Brezilya, Kanada, Kolombiya, Kosta Rika, Ekvator, Meksika), Avrupa (Belçika, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Macaristan, İtalya, Litvanya, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya), Afrika (Güney Afrika, Tunus), Avustralya, Küba, Jamaika ve Barbados’dur.

Türkiye’de özellikle 1990 yılından itibaren kamu sektörü yanında özel sektörün sağlık hizmetlerine yaptığı ciddi yatırımlar dikkat çekmektedir. Artan özel sağlık kuruluşlarının maliyetlerinin karşılanması bu işletmelerin yurtdışı pazarlara açılmasını zorunlu hâle getirmiştir. Bu bağlamda, kaliteli hizmet sunumu, uygun fiyatları, iyi eğitimli doktorları ve yardımcı personeli, kullandığı ileri teknoloji ürünü cihazlarıyla öne çıkan Türkiye dünya genelinde tercih edilen bir medikal turizm merkezi haline gelmiştir.