Marmaraereğlisi

Yerleşim Merkezi / Destinasyon Deniz Destinasyonu

Trakya Bölgesi’nin güney sahilinde yer alan Marmaraereğlisi, MÖ VI. yüzyılda Samos Adası’ndan gelen topluluklar tarafından kuruldu. MS 286 yılında Herakleia adını aldı. Diğer Herakleialar’dan ayırt etmek için Herakleia Thraciae (Trakya Ereğlisi) olarak isimlendirildi. Marmara Denizi’nin kuzey kıyılarında, Tekirdağ-Silivri arasında yer alan ve Molaburnu ismiyle anılan bir burunla sonlanan batı-doğu doğrultusunda bir yarımada üzerinde kurulan Marmaraereğlisi, Tekirdağ Ereğlisi adıyla da anılıyor. Konumu açısından İstanbul’a 90 kilometre, Tekirdağ’a 35 kilometre uzaklıkta yer alıyor. 32 kilometre uzunluğunda sahil bandı ve plaj niteliğinde kumsal kıyı yapısına, kısmen uçurum niteliğinde sahil yükseltilerine sahiptir. Ulaşımdaki kolaylık, iklim şartlarındaki uygunluk, tarihi zenginlik ve doğal güzellikleri ile turistler için önemli bir destinasyondur.

Şehrin üzerinde konumlandığı yarımadanın karayla bağlandığı batı kısmı ilk başlarda surlarla çevrilmişti. Bu tarihi surların bazı kısımları günümüze kadar gelmiştir. Yarımadanın kuzey kesiminde yer alan koy da özellikle lodos fırtınalarına karşı söz konusu yarımada sayesinde korunması sebebiyle ilkçağın küçük tonajlı gemileri için iyi bir sığınak olma özelliğine sahipti. Lokasyonundan elde ettiği avantajlar sebebiyle Ortaçağ boyunca bu liman şehrinin önemi giderek arttı. Bizans’ın önemli yerleşim merkezleri arasında yer aldı ve Bizans’ın Venediklilerle gerçekleştirdiği ticarette önemli bir rol oynadı. 1204 tarihinde Haçlılar İstanbul’u işgal edince Marmara kıyı kesimi, yapılan antlaşma doğrultusunda Bizans’la Haçlılar arasında paylaşılınca şehir Haçlıların payına düştü. Bu gelişmenin ardından Venedikliler Ereğli’yi hareketli bir liman ve Trakya’nın verimli ovalarının mahsulü olan buğdayın ihraç edildiği bir ticaret kapısı olarak değerlendirdi.

Ereğli, 1264 yılında Venedik’in baskıları sonucu yapılan antlaşmayı bozan Bizans imparatorunun İstanbul’dan sürgün ettiği Cenevizlilerin ikametine tahsis edildi. Osmanlılar’ın Rumeli’ye geçmeleri ve Gelibolu Yarımadası’nın karaya bağlandığı yerden itibaren sağ ve sol kanatlara doğru gerçekleştirdikleri fetih akınları esnasında şehir ve çevresi 1353 yılından itibaren Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde bu şehrin Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından fethedildiğini söylemiştir. Osmanlı hakimiyeti altına girmesinin ardından Ereğli, limanı sebebiyle önemini korumaya devam etti. Balkanlar ve Trakya’dan nakledilen tahıl ürünleri gemilerle bu liman üzerinden İstanbul’a gönderildi.

XV. yüzyılın ikinci yarısında Ereğli, İstanbul’daki Fâtih Camii ve İmareti’nin vakfı arasında yer alıyordu. Bu vakfın 1489-1490 tarihli Muhasebe Defteri’nde yer alan bilgilere göre o dönemde Çorlu’nun bir köyü konumunda bulunan Ereğli’de 583 hâne vardı. XVI. yüzyılda söz konusu vakıf sebebiyle nüfusta büyük artış yaşandı. Kayıtlara göre 1529’da 14 mahallede toplam 450 hane (2.500 kişi), 1540’ta ise 20 mahallede toplam 639 hâne (3.500 kişi) yer alıyordu. Bunlara ilave olarak şehirde bir de tuzla bulunuyordu.

Ereğli büyümesini XVII. yüzyılda da devam ettirdi. Bu yüzyıl esnasında şehri ziyaret eden Evliya Çelebi eserinde Ereğli’den bahsederken büyük bir limanı ve eski bir kalesi olduğu şeklinde bilgi vermiştir. XVIII. ve XIX. yüzyıllar boyunca Trakya’nın iç kesimleriyle olan bağı giderek zayıflaması sebebiyle gerileyen Ereğli’de XIX. yüzyıl sonlarına doğru sadece 130 kadar hâne bulunuyordu. Bu gerileme Cumhuriyet’in ilanından sonra da devam etti. 1935 yılında 1.433 olan nüfusu, yer yer iniş ve çıkışlar gösterdi ve 1975 yılına kadar 2.000 civarında seyretti. Nüfus 1975’te 2.397’ye, 1980’de 3.102’ye ulaştı. 1985’te tekrar 2.943 seviyesine geriledi. 1987 yılına kadar Çorlu’ya bağlı bir bucak merkezi konumunda bulunan Ereğli, 19. 06. 1987 tarihinde kabul edilen ve 4. 07. 1987 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3392 sayılı Kanunla kurulan Marmara Ereğlisi ilçesinin merkezi oldu.

Marmaraereğlisi’nin antik dönemden kalan en önemli eseri Bazilika’dır. 1992 yılında Kalekapı mevkiinde gerçekleştirilen sondaj kazısı sonucu mimari yapı unsurlarına rastlanması üzerine, Tekirdağ Müze Müdürlüğü’nce yapılan arkeolojik kazılar neticesinde Perinthos-Herakleia Bazilikası gün yüzüne çıkarıldı. Bu eser erken Bizans dönemi bazilikalarının güzel bir örneği olarak kabul edilmektedir. Yapılan restorasyon çalışmaları ardından bu tarihi eser, yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açıldı.

Referanslar

Marmaraereğlisi Belediyesi (2020). Tarihçe, https://www.marmaraereglisi.bel.tr/content-1202-tarihce.html, (Erişim tarihi: 08.02.2020); Marmaraereğlisi Kaymakamlığı (2020). Marmaraereğlisi Tarihi, http://www.marmaraereglisi.gov.tr/marmaraereglisi-tarihi, (Erişim tarihi: 08.02.2020); Türkiye Kültür Portalı (2020). Perinthos Antik Kenti – Tekirdağ, https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/tekirdag/gezilecekyer/perinthos-antik-kenti, (Erişim tarihi: 08.02.2020).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Gökbilgin, M. T. (2007). Edirne ve Paşa Livâsı XV. ve XVI Asırlarda / Vakıflar - Mülkler – Mukataalar. İstanbul: İşaret Yayınları; Tuncel, M. (2018). Türkiye’de Ereğli Adlı Yerleşmeler ve Karamürsel Ereğlisi. İçinde; Kocaeli Tarih Sempozyumu Bildirileri (ss. 181-188). Kocaeli: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi.