Genellikle halk tabiri ile “soda” olarak bilinen, çözünmüş haldeki katı madde içeriği 250 ppm’den daha az olmayan ve yeraltı sularının, kaplıca, ılıca gibi kaynaklardan kuyu açılarak doldurulmuş şekline maden suyu denilmektedir. Maden suları yapay olarak elde edilen soda ve benzeri sulardan farklı olarak, çeşitli yer altı elementleri, farklı mineral tuzları ve gaz içeren doğal kaynak sularıdır. Diğer su türlerine göre en önemli özellikleri kaynağından elde edildikleri andan itibaren özel oranlarda ve miktarda iz elementleri ve mineraller içermeleridir. Maden suları içerinde bulunan mineral madde miktarına göre iki farklı isimde ele alınırlar. Özellikle 1500 ppm’den fazla mineral olanlar yüksek mineralli su, 500 ppm’dan daha az olanlar ise düşük mineralli su olarak ifade edilir. Mineral yoğunluğu dışında yer kürenin daha derin katmanlarından yüzeye çıkan sular çıktıkları bölgenin jeolojik özelliklerinden etkilenir. Maden suları magmadan gelen karbondioksit gazının yüksek basıncı etkisiyle yeryüzüne çıkmaktadır. Yeryüzüne çıkarken basınç, sıcaklık gibi etkilerle ve farklı katmanlardan geçtikleri için jeolojik yapıdaki mevcut mineralleri de bünyelerine alarak yüzeye ulaşırlar. Bu nedenle maden suları mineral madde bakımından çok zengin sulardır. Bu yapısı ile maden suları vücut için gerekli olan özellikle magnezyum, fosfor, kalsiyum, potasyum ve sodyum gibi sağlık için gerekli olan elektrolitlerin konsantrasyonu üzerinde etkilidirler. Bu etkileri alkali yapılarından da kaynaklanmaktadır. Maden sularında bulunan mineraller organizmanın farklı reaksiyonlarında biyokimyasal olarak etki etmektedir. Maden suları ticari amaçlarla çeşitli tatlarda tatlandırılarak da tüketime sunulabilirler. Tüketim amaçlı paketlenen maden sularında cam şişe, içecek kutusu, bardak veya plastik şişe gibi ambalajlama yöntemleri tercih edilmektedir. Özellikle fiziksel efor sonrası ve yaz aylarında terleme sonucunda mineral kaybedildiğinde sodyum, potasyum ve magnezyum zengini içeriğinden dolayı maden suyu tüketimi önem kazanmaktadır.