Koronavirüs (COVID-19) pandemi sürecindeki evde karantina uygulamaları, sosyal izolasyon gibi temel önlemler dolayısıyla, birçok sektör gibi rekreasyon hizmetleri de bu krizden etkilendi. Pandemi sürecinde Türkiye dahil dünyada çoğu ülkede gerek seyirciler gerekse oyuncular ve çalışanlar arasındaki yakın teması önlemek adına spor ligleri, uluslararası spor organizasyonları, olimpiyatlar ve dünya şampiyonaları gibi sportif mega etkinlikler, koşu maratonları, bisiklet tur ve yarışları gibi çeşitli spor etkinlileri ertelendi veya iptal edildi. Spor etkinliklerinin yanı sıra katılım sayısının ve dolayısıyla kişiler arası temasın fazla olabileceği diğer sinema, tiyatro gibi sanatsal etkinlikler ve müzik içerikli eğlence etkinlikleri durdurulmuş, kafeler, barlar, çay bahçeleri, her türlü parklar, alışveriş merkezleri, plajlar, yüzme havuzları, spa merkezleri, hamamlar geçici olarak kapatıldı. Rekreasyonel hizmetler üzerinde verilen bütün bu kapatma, erteleme ve iptal kararları zincirleme olarak turizmi de etkilemektedir. Çünkü rekreasyonel etkinlikler turistler için büyük bir motivasyon kaynağıdır.

İnsanların hareket içerisinde bulunabileceği alanların, özellikle park ve spor salonları gibi sportif etkinliklerin yapıldığı mekanların kapatılması kişiler üzerinde olumsuz fiziksel ve psikolojik etkiler yarattı. İnsanlarda oturma, uzanma, teknolojik bağımlılığın artması (televizyon, bilgisayar, telefon gibi cihazlarda aşırı vakit geçirme) gibi sedanter davranışlar artmış ve uzun süre evde fazla hareketsiz kalınması, fiziksel aktivitenin ve enerji tüketiminin azalması sağlık riskleri oluşturmuş ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu dönemde, yapılan birçok bilimsel çalışma ev ortamında dahi olsa fiziksel aktiviteyi sürdürmenin, düzenli egzersizler yapmanın fiziksel açıdan ve kaygı, depresyon gibi ruhsal sıkıntılardan korunmak veya söz konusu sıkıntılarla baş edebilmek açısından çok büyük önem teşkil ettiğini belirtmiştir. Televizyon ve sosyal medya aracılığıyla da evde yapılan fiziksel aktiviteler teşvik edilmiştir. Örneğin, çeşitli belediye yönetimleri medya kanalları üzerinden evde yapılabilecek fiziksel aktivite çalışmaları sunmuş ve bu aktiviteler Evde Kal Sporsuz Kalma gibi sloganlarla desteklenmiştir.

Normalleşme sürecinin başlamasıyla beraber, rekreasyonel faaliyet sunan işletmelerde de düzenlemeler başladı. Örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı müze uygulamalarında gişelere uğramadan, internetten e-bilet ve müze kart hizmeti sundu, bilet kontrolleri temassız gerçekleştirildi, müzeye girmek isteyen vatandaşlardan HES (Hayat Eve Sığar) kodunu bildirmeleri istendi ve müzelerin sesi adlı uygulama ile ziyaretçilerin cep telefonlarından sesli rehberleri dinleyebilmesi sağlandı. Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı güvenli turizm sertifikasını sadece otellere değil, kongre, gösteri, tiyatro, sinema, müze, sergi gibi kültür ve sanat tesislerine, tur ve transfer araçlarına ve temalı parklara da sundu. Örneğin müşteri sayısının kontrolü, girişlerde ateş ölçümü yapılması, el dezenfektanı sunulması, şezlong veya oturma alanlarının arasının sosyal mesafeye göre dizayn edilmesi, duş ve tuvaletlerin düzenli olarak dezenfekte edilmesi, kapalı alanların düzenli havalandırılması, personelin hijyen ve sağlık eğitimi almış olması, tesisin bir eylem planının bulunması gibi Covid-19 virüsünün bulaşmasını önlemeye yönelik usul ve esasları sağlayan işletmelere Güvenli Turizm Sertifikası verildi.