-
2021
Küreselleşme ile birlikte kentlerin önem kazanması, ulusal müzelere odaklanan eski müzecilik anlayışının değişmesine, yerelin ve kültürel çeşitliliğin öne çıkmasına ve buna koşut kente özgü değerlerin anlatıldığı kent müzeciliğinin gelişmesine zemin hazırlamıştır.
Kent müzeleri, bir kentin tarihsel ve kültürel öyküsünü tüm dönemleriyle ve her kesitiyle canlandıran, güncel yaşamla buluşturan bellek mekânlarıdır. Bu mekânlar kentlerin kimliği, geçmişi, aynası ve görsel ansiklopedisidir. Kent müzeleri halka açık, kar amacı gütmeyen, kentteki somut ve soyut, taşınabilir ve taşınmaz mirasların korunmasına hizmet eden, bu mirasları toplayan, sergileyen, tanıtan, araştıran dinamik ve gelişen kalıcı kurum ya da kültürel mekanizmalardır. Kent müzeleri tüm kesimlerin kültürel mirasının korunması, sunulması, sürdürülmesi ve yönetilmesine katkı sağlayan koordineli faaliyet merkezleridir.
Dünyada kent müzeciliğinin gelişmesinde öncü bir kurum olan Dünya Müzeler Konsey’inin (ICOM) Kent Müzeleri Uluslararası Komitesi’nin (CAMOC) düzenlediği bir dizi toplantının sonucu olarak, XXI. yüzyılda kent müzeleri, kapsayıcılık, özgünlük, çoğulculuk, yaratıcılık, uygunluk, katılım, demokrasi ve temsilde adalet değerleri temelinde kültürel çeşitliliği yansıtan, kültürlerarası diyaloğu teşvik eden, demokratik süreçlerin korunmasına ve desteklenmesine katkı veren, şehir planlamasında ve çeşitli kentsel politikaların belirlenmesinde rol alan/alması gereken kurumlar olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, çağdaş kent müzesi nesne odaklı olmaktan ziyade insan odaklı çalışmalar düzenleyen bir buluşma mekânıdır. Bu bağlamda, günümüzde kent müzelerinin kent ve kentli hakkı olduğu fikri savunulmaktadır.
Dünyada kent müzeciliği, Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde kurulan ilk kent müzeleri ile başladı. Bugün gelişmiş batı ülkelerinde kent müzeciliği önemli bir ilerleme kaydetmiş olup, hâlihazırda gelişmesine devam etmektedir. Türkiye’de ise kent müzeciliğinin geçmişi görece yeni sayılmaktadır. Fikri altyapısı 1990’lı yıllarda oluşmakla birlikte, Türkiye’de ilk kent müzelerinin kuruluşu 2000’li yılların başlarında gerçekleşmeye başladı. Kent envanterleriyle başlayan süreç kent arşivlerine, kent belleklerine ve giderek kent müzelerine doğru evrildi. Bu süreçte Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) önemli bir rolü oldu. 2002 yılında TKB, Kent Müzeleri ve Arşivleri Kuruluş ve İşleyiş Yönergesi hazırladı. 2011 yılının sonrasında ise, TKB’nin geliştirdiği Kentler Kimliğini Unutmamalı: Her Kente Kent Müzesi sloganı yerel yönetimleri etkilemiş, kentlerin kültürel geçmişini yansıtan tarihi binalar restore edilerek kent müzesi olarak yeniden işlevlendirilmiş, böylece Türkiye’de kurulan kent müzesi sayısında dramatik bir artış yaşandı. Bu artışta yerel yönetimlerin kültürel mirası koruma hedefinin yanı sıra, kent müzeciliği ile turizme ve kent markalaşmasına katkı sağlama motivasyonu da etkili oldu. Türkiye’de kent müzeciliğinin gelişmesinde, TKB’nin yanı sıra, 1990’dan bu yana Kültür Evleri projesi yürüten Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı (ÇEKÜL) ve İstanbul Kent Müzesi kurulmasına yönelik önemli çalışmalar yapan Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı düzenledikleri sempozyum, çalıştay, seminer, sergi, yarışma ve eğitim programları gibi çeşitli etkinlik ve yayınlarla öncülük eden kurumlar oldu. Ayrıca kalkınma ajansları ve üniversiteler de kent müzeciliğinin gelişmesine katkı yaptılar.
Türkiye’de 2000’li yıllarda kurulan ve yerel yönetimler tarafından sıklıkla kentin hafızası olarak tanımlanan kent müzelerinin kentsel belleğin korunmasında, kentlilik bilincinin gelişmesinde, kentsel aidiyet hissinin oluşmasında ve ortak bir kent kimliğinin inşasında öncü olması beklenmektedir. Ancak, bu kent müzelerinin birçoğu yeterli hazırlık süreci olmadan, çok kısa bir sürede, işlev-malzeme-hazırlık-sonuç bütünlüğünden uzak bir şekilde, yetersiz bütçe, personel ve mekânsal olanaklarla kurulmuş olması ve siyasal değişimlerden yüksek oranda etkilenmesi gibi nedenlerle eleştirilmektedir. Dolayısıyla, kent müzeciliğinin amaçlarına ulaşabilmesi için, kent müzelerinin sayısı kadar niteliğinin de artırılması, bu çerçevede, eleştirilere konu olan eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir.
Dünyada ve Türkiye’de gelişmekte olan kent müzeciliği kente özgü değerlerin ve belleğin korunmasında, yaşatılmasında, turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesinde ve farklı kanallardan kentsel yaşam kalitesinin artırılmasında önemli bir araç olma potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel etkili bir şekilde değerlendirilmelidir.
Referanslar
Dedehayır, H. (2013). Kent Tarihi Müzeleri ve Arşivleri, Geçmişten Geleceğe Yerel Kimlik, 33: 34-37; Mouliou, M. (2015). Moscow Workshop: Redefining the City Museum in the 21st Century, CAMOC Museums of Cities Review, 04: 30-32; Rubiales, E. P. (2020). Right to the City, Right of the Citizens: For a New Generation of City Museums. İçinde; J. Savić ve C. Chiu (Editörler), Museums of Cities as Cultural Hubs: Past, Present and Future (ss. 106-117). CAMOC Annual Conference, 2-5 September 2019, Kyoto, Japan. Book of Proceedings; Silier, O. (2010). Dünyada ve Türkiye’de Kent Müzeleri, Ege Mimarlık, 74(3): 16-21; Şenel Fidangenç, A. N. (2016). Yereli Korumak ve Türkiye’de Kent Müzeleri, İdealKent Kent Araştırmaları Dergisi, 20: 936-965.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Galla, A. (1995). Urban Museology: An Ideology for Reconciliation, Museum International, 47(3): 40-45.