Karatepe - Aslantaş Örenyeri

Doğal ve Kültürel Miras Örenyeri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi

Osmaniye’nin Kadirli ilçesine yaklaşık 21 kilometre mesafede yer almaktadır. Karatepe-Aslantaş Asatiwatas tarafından sınır kalesi olarak kuruluştur. Demir Çağı’na ait olan Karatepe-Aslantaş adı ile bilinen, Asatiwatas tarafından kurulan kale Azatiwataya olarak anılıyordu. Altı taş temel üzeri kerpiç burçlarla donatılan bir kale duvarı ile çevrili olan Karatepe-Aslantaş Kalesi Andıran Ovası’na (günümüzde Aslantaş baraj gölü) hakim bir tepe üzerindeydi. Asatiwatas, Danunalıların/Adanawalıların kralı Urikki/Awarikus tarafından, Pahar/Pahri’deki (antik Mopsuhestia, çağdaş Misis, şimdiki Yakapınar) tahıl depolarını doldurmak ve efendisi Mopsos/Muksas’ın dölünün, babasının tahtına oturmasını sağlamakla görevlendirildiğini söylüyordu. Geç Hitit dönemine ait önemli kent devletlerinden biri olan ve Adana’da kurulan Azatiwata Geç Hitit krallıklarının MÖ VII. yüzyıldan itibaren Asur egemenliğine girmesi ve Asurlular tarafından yönetilmeye başlamasıyla büyük olasılıkla Asurlular tarafından yıkılmıştır.

Karatepe-Aslantaş, 1946 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Doğu Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü’nden Prof. Dr. H. Th. Bossert, Halet Çambel, Nihal Ongunsu ve Muhibbe Darga tarafından Hitit kervan yolu araştırma gezisinde belirlenmiştir. Bu gezi sırasında Kadirli’nin doğusunda bir aslantaş olduğuyla ilgili bilgiye ulaşılmıştır. Bu bilgi üzerine Prof. Dr. H. Th. Bossert, Halet Çambel, Adana Müzesi Müdürü Naci Kum ve ilkokul öğretmeni Ekrem Kuşçu aslantaş denilen ancak bir boğa kaidesi olduğu ortaya çıkarılan taşın yanına gitti. Böylelikle bu kaide ve devamında Demir Çağı kalesi kalıntıları bulunmuştur. Bölgede kazı çalışmaları Prof. Dr. H. Th. Bossert, Doç. Dr. U. Bahadır Alkım tarafından yapılan ön çalışma sonrasında 1947 yılında başlamıştır. 1951 yılında Bossert kazı çalışmalarının sona erdiğini ilan etmiştir. 1952 yılında ise Halet Çambel ve İtalyan uzmanlar (Roman Istituto Centrale de Restauro-ICR) eserleri bulundukları yerde olmak üzere restorasyon ve konservasyon çalışmalarını başlatmıştır. Bu Türkiye’de ilk açıkhava müzesinin temelini oluşturuyordu. Eserlerin bulunduğu 7715 hektar alan 1958 yılında milli park ilan edilmiştir. Böylece kale doğal çevresiyle birlikte koruma altına alınmıştır. Çalışmalar 1987 yılında devam etti. 1997-2002 yılları arasında ki beş yıl boyunca ise Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün işbirliğiyle mimari ve topografi çalışmaları yapılmıştır.

Kazılarda ortaya çıkan Geç Hitit Kalesi MÖ VIII. – VII. yüzyıla tarihlenmektedir. Kale 195x375 metrelik bir alanı kaplamaktadır. Kalenin 28 burcu vardır. Bu burçlar eşit aralıklara sahiptir. Kalenin iç sur halka duvar kalınlığı ise dört metredir. Kalenin batısında çağlar önsesine kadar giden Ağyol ya da Akyol olarak adlandırılan kervan yolu ve doğusunda Ceyhan Nehri yer alıyordu. Önemli bir ticaret yolu olan bu kervan yolu Kocayol olarak da biliniyordu. Böylelikle kale kara ve denizyolunu kontrol edebiliyordu. Kale içerisinde ortaya çıkarılan yapılar, hükümdarlara ait yazlık av köşkü, askerlere, hizmetlilere ve atlara ait yapılar, depolara ait taş temel kalıntılarıdır. Kaleye girişler, kulelerle desteklenen, önlerine yerleştirilen ek kulelerle de koruması güçlendirilen Kuzey Kapısı ve Güney Kapısı olmak üzere iki kapıdan yapılıyordu. Kapıların iç kaplamalarında sfenskler, aslanlar, o dönemin yaşantısı, inanç yapısını ve tarihi olayları betimleyen kabartmalar ve kapı heykelleri yer alıyordu. Bazalt levhalar üzerine yontulan kabartmaların sayıları yaklaşık 100 civarındadır. Bu kabartmalar bulunan en kalabalık grubu oluşturması bakımından mimari açıdan önem taşımaktadır.

Kalenin kuzey ve güney iki kapısında da yer alan çift dilli yazıt bulunmuştur. Bu yazıt o güne kadar bulunan en uzun Fenikece Luvi Hieroglifi ile yazılmıştır. Fenikece yazılan bu metnin üçüncüsü ise heykelin ve kaidesinin üzerinde yer alıyordu. Kuzey kapısında yer alan Fenikece metnin Türkçe çevirisiyle bir bölümü şöyleydi:

Ben Azatiwada’yım, Ba’al’in abarakkusu, hizmetkârı Ba’al’in, Danunalıların kralı Awarikku’nun güç verdiği. Danunalıları. Adana Ovası topraklarını ben genişlettim doğuşundan güneşin batışına dek. Benim zamanında Danunalılar sahipti iyi (olan) her şeye, tokluğa ve bolluğa. Sahar’ın tahıl depolarını doldurdum.ben ekledim at üstüne at, kalkan üstüne kalkan ordu üstüne ordu, Ba’al ve tanrının inayeti sayesinde.dağıttığım isyancıları ve ülkedeki tüm kötülüklerin kökünü kazıdım.temellerini attım efendimin evinin, iyilikle.efendimin dölüne iyi davrandım, ve babasının tahtına oturmasını sağladım.barış yaptım her kralla. Ve, doğrusu, her krala bir baba gibi davrandı, adaletim, bilgeliğim ve iyi yürekliğimden ötürü.ben kurdum güçlü kaleler sınırlardaki tüm ücra köşelerde, o topraklar ki üzerlerine yerleşmişti kötü adamlar, çetebaşları, tek biri dahi hizmetkarlık etmeyen Mopsos evine. Ama ben, Azatiwada, onları ayaklarımın altına aldım.buralarda kaleler kurdum ki Danunalılar orada yaşayabilsinler huzur içinde.güçlü ülkelere boyun eğdim batışında güneşin, onlar ki hiçbirinin kralı boyun eğdirememişti benden öncekiler. Ama ben Azatiwada onlara boyun eğdirdim. Onlara ben diz çöktürdüm. Onları yerleştirdim Sınırları boyunca güneşin doğuşunda.ben yerleştirdim…

Referanslar

Çambel, H. (2006). Karatepe-Aslantaş Öyküsü. İçinde; F. Canpolat (Editör). Boğazköy’den Karatepe’ye Hititbilim ve Hitit Dünyasının Keşfi. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık; Çambel, H. (2010). Karatepe-Aslantaş Açıkhava Müzesi Çok Yönlü Bir Proje, Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi, 8(8): 131-136; Dirican, M. (1997). Yaşamını Arkeolojiye ve Anadolu’ya Adamış Bir Bilim Kadını Halet Çambel, TUBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, 72-80; Özyar, A. (2010). Demir Çağı Geç Hitit Krallıkları. İçinde: N. Kural (Editör) Tarihöncesinden Demir Çağı’na Anadolu’nun Arkeoloji Atlası. İstanbul: Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.