İhlâsiye Medresesi

Doğal ve Kültürel Miras Medrese

Bitlis’te mevcut medreseler arasında en büyük ve görünüşüyle en dikkat çekici olanıdır. Sahip olduğu plan anlayışı ve tezyinî özellikler, medresenin klasik Selçuklu üslûbu ile inşa edilmiş XIII. yüzyıl eseri olduğuna işaret etmektedir. Fakat, o döneme ait herhangi bir inşâ kitabesi yoktur. Medrese hakkında bilgi edinebileceğimiz en erken dönem kaynaklar hâlihazırda yapının taçkapısında bulunan tâmir kitabesi ve dönemin yöneticisi V. Şeref Han’ın (1578- 1597) kaleme aldığı Şerefnâme’dir. İki satırlık Arapça kitabede Türkçe karşılık olarak;

1- İhlâsiye adı verilen bu şerefli Şerefiye Medresesi’nin yapılması güzel Allah’ın huzurunda iyi niyetle emredildi.

2- En büyük, ulu, âdil ve bilgili emîr merhum Şemseddin Han oğlu Emîr Şeref Han tarafından 997 yılı Zilhiccesinde inşâ edildi.

yazmaktadır. Ekim 1589 tarihine karşılık gelen bu kitabe, yapının inşâ kitabesi gibi yazdırılmıştır. Nitekim yukarıda bahsi geçen ikinci kaynak olan Şerefnâme’de de Bitlis’te o dönem mevcut bulunan beş medresenin, Hatibiye, Hacı Begiye, Şükriye, İdrisiye ve İhlâsiye, yine eserin yazarı olan V. Şeref Han tarafından bizzat yaptırıldığı ifade edilmiştir. Oysa hem İhlâsiye’nin plan ve tezyinî anlayışı hem de Hacı Begiye, Şükriye ve İdrisiye medreselerinin açık bir biçimde daha önceki tarihlerde inşâ ettirilmiş olmaları, yapılan işlemin bir inşâ eylemi değil bir tamir ve yenileme işi olduğunu açık şekilde göstermektedir.

Taş Mahallesi içindeki Gökmeydan Mevkii’nde bulunan medrese, farklı dönemlerde inşâ edilmiş başka yapılarla birlikte bir külliye izlenimi vermektedir. Medreseden başka, güney yönde Ziyaeddin Han, Üç Bacılar ve II. Şerefhan Türbeleri, batı istikāmetinde Şemseddin Veli Türbesi ve yine güneybatı doğrultusunda Şemsiye Camii bulunmaktadır. Taçkapısı güneye bakan medrese, doğu-batı aksında uzanan kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir. Dört köşesinde konik külahlarla örtülü silindirik destek kuleleri vardır. Yapının üzeri düz damla örtülü olmakla birlikte ortasında yükselen sekizgen büyük bir tambur mevcuttur. Bu tamburun her bir yüzeyinde birer pencereyle üst aydınlatma sağlanmıştır. Kesme taştan inşâ edilmiş medresenin taşıyıcı kemerlerinde egemen olan tarz Türk kemer ya da Pencî kemer olarak bilinen kemer türüdür. İklim şartları nedeniyle kapalı tip medreseler gurubuna giren bir plan anlayışı hâkimdir. Planlamanın en dikkat çeken yanı ise katı bir simetri düzenine yer verilmiş olmasıdır. Özünde Selçuklu medrese plan anlayışını barındıran İhlâsiye, üzeri yarım küre bir kubbeyle örtülmüş orta mekân ve bu mekâna açılan dört eyvandan müteşekkildir. Eyvanlar da hücre, mescit ve dersliklere açılır. Yalnız bu çekirdek plan sonradan - muhtemelen V. Şeref Han döneminde- köklü bir değişikliğe uğramış ve eyvanların orta mekândan bağlantısı örülen duvarlarla kesilmiştir. Böylelikle yapı âdeta eyvansız bir hâle dönüşürken orta alan da doğal işlevini yitirip bir hol halini almıştır. Mevcut hücrelerin tamamında çevreyle bağlantıyı ve aydınlatmayı sağlayan pencereler, ocaklar ve duvar nişleri mevcuttur. Medresenin mescidi, doğu eyvanı içinde yer almaktadır. Mescidin mihrap bölümü, güney istikāmetinde dışarıdan kümbet biçiminde bir taşıntıyla belirgin hâle getirilmiştir. Yapıda simetri düzeni o kadar sıkı tatbik edilmiştir ki; yalnız bu kaygıdan dolayı herhangi bir işlevi olmaksızın batı tarafta da aynı kümbet benzeri forma yer verilmiştir. Mescidin hemen yanından merdivenlerle dama ulaşılabilir. Medrese kendi döneminde hem âklî hem de dînî ilimlerin okutulduğu bir medrese olması nedeniyle astronomi derslerinin varlığı bu merdivenleri rasat amaçlı gerekli kılmakta idi.

Medresenin güneye bakan taçkapısı ana gövdeden taşıntı yaparak âbidevî bir görünüm sergilemektedir. İleriye doğru taşkın kapının yan yüzeylerinde herhangi bir tezyînat yoktur. Düz bir silme kapının sınırlarını belirler. Bu silmenin üst köşelerinde satrançlı kûfî formda işlenmiş tezyînî kitabeler bulunur. Taçkapıyı çerçeve içine alan bu silmenin iç kısmında ise üç farklı motif gurubu uygulanmıştır. En dış kısımda mukarnas bir şerit, ortada örgüleri geniş tutulmuş geometrik bir başka şerit, en iç kısımda yine geometrik düzene sahip daha girift bir diğer şerit taçkapıya hareketlilik kazandırır. Kademeli olarak daralan taçkapının iç kısmında karşılıklı olarak konumlandırılmış küçük mihrabiyeler bulunur. Yine hareketliliği artırma maksatlı köşelere birer işlemeli sütunçe yerleştirilmiştir. Ancak zamanla meydana gelen aşınma ve tahrîbatlar nedeniyle taçkapı işlemeleri düzenli bir bütünlük arz etmemektedir. Mukarnas kavsaralı kapının lento taşı üzerinde de eserin tamir kitabesi görülmektedir. Medresenin en sanatlı bölümü olan güney cephe dışında kalan bölümler oldukça sâdedir. Bu bölümler pencereler, pencere alınlıklarında bulunan işlemeler ve yine saçak düzene yerleştirilmiş füruşlarla hareketlendirilmiştir. 1979, 1993 ve son olarak 2016 yılında restorasyon gören bu eser, günümüzde Vakıflar Bölge Müdürlüğü hizmet binâsı olarak kullanılmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Arık, M. O. (1971). Bitlis Yapılarında Selçuklu Rönesansı. Ankara: Güven Matbaası; Gürsel, Ö. (1984). Bitlis Gökmeydan İhlâsiye Medresesi ve Türbeleri (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü; Bozarslan, M. E. (Çev.) (1971). Şeref Han. İstanbul: Ant Yayınları.