Erzurum Habipbaba Türbesi

Türbe

(Yakutiye, Erzurum 1844 - )

Habipbaba Türbesi, Erzurum'un Yakutiye ilçesi Tebrizkapı semtinde, Taşmağazalar Caddesi'nden Gürcü Kapı’ya giden yolun sağında bulunmaktadır. Asıl adı Timurtaş Baba Türbesi olan yapı türbe ve türbedar odasıyla ele alınmıştır. Ancak günümüzde türbedar odası mescit olarak kullanılmaktadır. 

Türbenin kuzey duvarının doğu kısmında yer alan basık kemerli giriş kapısı üzerindeki kitabede, Sultan Abdülmecid (1839-1861) zamanında Erzurum Müşiri Kâmili Paşa tarafından 1260 H.-1844 M. yılında yeniden yapıldığı kaydedilmiştir. Habip Baba 1264 H.-1847 M. yılında ölmüş ve bu türbeye gömülmüş aynı zamanda türbeye de ismini vermiştir. 

60 x 0.42 metre ölçülerinde tunç levha üzerine Şair Sırrı tarafından yazılmış kitabe, beş satırlı olup talik yazılıdır. Kitabe metninde şu ifadeler okunmaktadır; 

-Mazhar-i Tevfik-i Sübhanî Müşir-i Erzurum Varını şah-i cihanın uğuruna eyler feda

-İttiba-i şer-i pâk-i Seyyid-il Kevneyn ile Tacdar-i âleme almaktadır hayır düâ

-Zâhir-ü bâtın kulub-i ehl-i hali celb için Böyle hayrat-ü meberrâtâ muvaffak daima

-Sırrıya yazdım iki tarih-i cevherdâr kim her biri nakşolsa tâk-ı künbed-i çerha sezâ

-Kâmilî Paşa rızay-ı Bâriy-i biçün içün Türbe-i Timurtaş Babayı yaptı nev-bina 1260(1844 M.)

Habipbaba, buhara müftüsü olan babasıyla birlikte Anadolu’ya göç eden Hint asıllı bir aileye mensuptur.  Hindistan’da ticaretle uğraşan Habipbaba daha sonra tarikata girerek malını mülkünü fakirlere dağıtarak Bitlis’e geldiği daha sonra Şam’a gittiği ve Abdülmecid’in tahta çıkışıyla ’da Erzurum’da halkla irşad olduğu bilinmemektedir. Kadiri şeyhi olan Habipbaba 1847 yılında, türbenin tamirinden dört sene sonra ölmüş ve buraya gömülmüştür.

Habipbaba Türbesi iki kısımdan meydan gelmektedir. İlk kısım bugün mescit olarak kullanılan yerdir. Asıl bölüm ise yapıya adını veren türbedir. Üzeri açık türbe kare bir form sergilemektedir. Mescit ise türbenin kuzeyinde, dikdörtgen planlı ve çapraz tonozlu bir yapıdır. Türbenin güneyde ve batıda birer penceresi bulunmaktadır. Mescit ise batıda altta yuvarlak kemer alınlıklı düz lentolu pencere ve üstte kare bir silme içerisine alınmış etrafı bezemeli yuvarlak bir pencere ile aydınlatılmıştır. Yapı düzgün kesme taş malzemelidir.

Binaya, kuzeydoğu duvarında açılan basık kemerli bir kapıdan girilir. Giriş kapısı ile türbe kapısı arasında kalan bölüm bir hol gibi düşünülmüş ve bağdadi bir duvarla mescit bölümünün ayrımı yapılmıştır. Bağdadi duvarın kuzeyine açılan bir kapı vasıtasıyla mescide girilir. Mescidin içerisi oldukça sade olup tezyinata yer verilmemiştir. Mescitteki tek hareketlilik etrafı silmeli mihrap ve kuzey ile güney duvarında bulunan dikdörtgen bir şema sergileyen derin iki niştir. Batı duvarına açılan tek pencereyle mescit aydınlatılmaktadır.

Türbeye 1.41 x 0.74 m. ölçülerindeki bir kapıdan girilmektedir. Üzeri açık, kare planlı türbenin kesme taş malzemeli doğu duvarında sağır, sivri kemerli genişçe bir niş bulunur. Kemer üstünde mermer üzerine nesih hatla yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabede “Sultan-ı müellifinden kutb-ül arifin gavs-ül-vâsilin Timurtaş baba Hazretlerinin, Medfun-i Hak-i Itırnâk oldukları türbe-i şerifleriyle hem civar olan, Ehlüllah ve sair şüheda ervah-ı şerifleri içün fatiha 1260 (1844 M.)” yazısı okunmaktadır. 

Türbe içerisinde yedi mezar bulunmaktadır. Güneyde pencere önündeki tarikat başlıklı mezar Habipbabaya ait olup mezar taşında talik hatlı Farsça ele alınan tarih manzumesinde : “Marifet cihanı, tarikat piri, olgun mürşid: birlik sırrının da emini; Hazret-i Mevlânın sırrını bilen. Birlik eshabının başı, birlik eshabı halkasının başında oturan zat... Yaşadığı müddetçe bir geceyi bile, ona ibadetle meşgul olmadan geçirmedi. Bir adım attıysa, mutlaka ibadete attı; Bir söz söylediyse mutlaka Hakkı andı. Bu yokluk yurdundan usanıp da Cennete yönelince Rıdvandan, merhaba, yücel diye bir ses geldi. Gayp âleminden biri geldi de, tarihini okudu: Habibbâba teşbih ederek cennetler gül bahçesine geçip gitti1264 (1847)” yazılıdır. Ayak taşında ise Habipbaba’ya hürmet edenlerden Ankaralı Ali Namık tarafından yazılmış Türkçe bir tarih beyti bulunmaktadır. 

Türbenin ortasında yüksekçe şahide taşı olan mezar Timurtaş Babaya ait olup ölüm yılı gösterilmemiştir.  Diğer mezarlar ise Makbule Hanıma (1892 yılında vefat eden Erzurum istihkâm Komisyon Reisi Şahabeddin Paşanın karısı), Habipbaba’nın eşi Hatice Hanım'a (1875), ordu erkândan Mirliva… Paşaya (1875) aittir. Ayrıca sadece 1911 tarihi olan başka bir mezar daha vardır. 

Yararlanılan Kaynaklar

Konyalı, İ.H. (1960). Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi. İstanbul; Yurttaş H. vd, (2008). Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum. Erzurum; Gündoğdu H., Bayhan, A. A. ve Arslan M. (1960). Sanat Tarihi Açısından Erzurum. Erzurum.