Dünyada Oyuncak Müzeleri

Müze Oyuncak Müzesi

Müzeler ve özellikle de günümüzde müstakil yapılar haline gelen oyuncak müzeleri bugünkü yapıya ulaşana kadar müzeler farklı isim ve şekillerde var oldular. Örnek olarak, Rönesans boyunca galeri (galleria), stüdyo (studio) ve kabinet (gabinetto) gibi farklı isimlerle koleksiyonlar, nesneler ve hatta farklı vücut formlarına sahip insan ve hayvanlar sergilenmiştir. Müze ismi zamanla yerleşmiş ve bugünkü anlamına kavuşmuştur. Müze kavramı (museon ve museum kelimeleri), Yunan mitolojisinde her biri farklı bir alanda insana ilham verdiğine inanılan ilham perileri Müz’lerden (the Muses) gelmektedir. Mısır’da MÖ 1500’lü yıllarda, Asurlular tarafından ise MÖ 2000’li yıllarda, botanik bahçeleri ve hayvanat bahçeleri kurmuştur. Müzelerin gelişimi farklı toplumlarda farklı şekillerde gerçekleşmiştir. Mısır’ın Alexandria şehrinde MÖ IV. yüzyılda Alexandria Müzesi kurulmuş; bu müze koruma, sergileme ve sınıflandırma görevlerini üstlenen ilk müze olmuştur. Alexandria’daki bu müze aslında bir bakıma akademia idi; çünkü içinde nesne sergilemenin yanında felsefe eğitimi de veriliyordu. Bugün müzelerin koruma ve sergileme görevlerinin yanında, deneyim merkezli toplumsal kurumlar haline gelmesinde yıllar içinde geçirdiği evrim büyük rol oynamaktadır.

Mezopotamya’da Prenses Ennigaldi tarafından MÖ VI. yüzyılda eski eşyaların toplanıp, gruplandırılıp evde sergilenmesi bir süre sonra Avrupa’ya da sıçramıştır. Genellikle aristokrat, asker ve politikacılar Roma döneminde maddi ve manevi değeri olan her şeyi saklamaya ve sergilemeye başlamıştır. Rönesans döneminde ise az bulunan nesne, hayvan ve bitkilerin, insan ve hayvan kemiklerinin sergilendiği merak kabinleri ya da merak odaları (Cabinet of curiosities-wunderkammer) ortaya çıkmıştır. XVII. yüzyılda en tanınan merak odalarından birinin sahibi olan Ole Worm, Yeni Dünya’dan getirilen çömlek, insan iskeleti, tablo gibi nesneleri sergilemişti ancak bunlar sadece toplumun aristokrat, bilim insanı, tüccar ve üst düzey asker gibi belli bir bölümüne açıktı. 1840’lı yıllarda Amerikalı Phineas T. Barnum, Barnum’s American Museum’u başlattı ve sergilenenler yine aynıydı. Ancak bu müze kamuya açık olması bakımından diğerlerinden farklıdır. Avrupa’nın aksine Yeni Dünya’da 1773 (Library Society of Charleston), 1782 (Peale Müzesi, Philadephia) ve 1799 (Salem Müzesi) yıllarında açılan müzeler genellikle halkın eğitimine odaklanmıştır. Yine İngiltere’de 1682’de Ashmolean Müzesi kurulmuş ve müzeler burada ilk defa kurumsallaşmıştır. Müzelerin aristokrat tekelinden çıkıp kamuya açılmasını sağlayan bir diğer gelişme de 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Louvre Müzesi’nin halkın malı haline getirilmesidir.

Müzeler son iki yüzyıl içinde çok farklı alt grup ve çeşitlere ayrılmıştır. Güzel sanatlar ve el sanatları, arkeoloji, sanat tarihi, teknoloji, oyun, oyuncak, savaş gibi farklı türlerde müzeler oluşmuştur. Oyuncak kavramının müzede sergilenmeye değer görülmesi ise; günlük eşyalarla birlikte çocuklara ait her şeyin değer kazanması, bunların da zamanla tarihî kimlik kazandıklarının ve dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik atmosferini yansıttığının fark edilmesi, pedagoji ve çocuk gelişimi üzerine detaylı bilimsel çalışmaların ilerlemesinden sonra gerçekleştiği söylenebilir. ABD’de 1899’da kurulan ilk oyuncak müzesi Brooklin Çocuk Müzesi’dir (The Brooklyn Children’s Museum). Bunu 1913’de kurulan The Boston Children’s Museum takip etmiş; burada oyuncak, çocuk eşya ve koleksiyonları sergilemiştir.

Oyuncak müzeleri ortaya çıktıkları ilk dönemlerde genellikle yetişkinlerin ve toplumdaki zengin kesimin tekelindeyken, zamanla çocuklara odaklanan, eğitim işlev ve görevi üstlenen, günümüzde ise sergilemenin dışında her yaştan çocuğa deneyim, oyun, eğlence mekânları sunan ve kültürel miras aktarımının da yapılabildiği kurumlara evrilmiştir. Bu evrim koruma ve sergilemenin ötesine geçemeyen müzelerin talep görmemesi, çocuk eğitiminde yöntem ve metotların gelişmesi ve değişmesine paralel olarak zaruri gerçekleşmiştir. Londra’daki V&A Çocukluk Müzesi (V&A A Museum of Childhood), Finlandiya’daki Suomenlinna Oyuncak Müzesi (Suomenlinna Toy Museum), Estonya’daki Tartu Oyuncak Müzesi, Malezya’daki Penang Oyuncak Müzesi, ABD’deki Strong Ulusal Oyun Müzesi (The Strong National Museum Of Play), yine ABD’deki The World’s Largest Toy Museum Complex ve İstanbul Oyuncak Müzesi dünya çapındaki en önemli müzeler arasındadır. Bugün dünyada sadece oyuncak sergileyen ve koruyan oyuncak müzelerinin yanında, ailece eğlenceli vakit geçirmeyi hedefleyen, eğitim, oyun ve deneyim odaklı çocuk ve çocukluk müzeleri, oyun müzeleri, oyun ve oyuncak müzeleri, İskandinav ülkelerinin başını çektiği açık hava oyun ve oyuncak müzeleri gibi çeşitli alt oluşumlar mevcuttur.

Yararlanılan Kaynaklar

Geuss, R. (2010). On Museums. İçinde; R. Geuss (Editör), Politics and the Imagination (s. 98). Princeton University Press; Günay, B. (2012). Museum Concept From Past To Present and Importance of Museums as Centers of Art Education, Procedia - Social and Behavioral Sciences, (5): 1250-1258; İşler, D. (2019). Oyun ve Oyuncak Müzeleri: Kültürel Miras Aktarımı ve Eğitimi. Ankara: Gece Yayınları; Özdemir, N. (2003). Müze-Çocuk İlişkisi ve Çocuk Kültürü Merkezi Projesi. İçinde; Türkiye’de Halkbilimi Müzeciliği ve Sorunları Sempozyum Bildirileri (ss. 126-147). Ankara: Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi yayını; Pitman, B. (1999). Muses, Museums, and Memories. Daedalus, 1-31.