Dağcılık

Kavram

Dağcılığın yapılma biçimi ve dağcılıkla ilişkili değerler toplumdan topluma farklılaştı ve tarihsel süreç içerisinde değişim gösterdi. Tarihte insanların dini amaçlar, meteorolojik ve coğrafi gözlemler yapmak için dağların zirvelerine çıkış denemeleri yaptıkları bilinmektedir. XVIII. yüzyılda değişen toplumsal yaşam koşulları ile birlikte dağcılık, vahşi doğa ile insan çabası arasında bir mücadele olarak anlaşıldı. Yeryüzünün bilinmeyen yüksek alanlarını keşfetmek arzusuyla filozoflar, coğrafyacılar gibi bilim insanları özellikle Avrupa Alpleri'ni ziyaret etmeye başladı. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’nın en yüksek dağı olarak kabul edilen Mont Blanc’ın (4.807 metre) zirvesine çıkılması sonrasındaki teknik ve toplumsal gelişmeler, özellikle Fransız, Alman, İsviçreli ve Britanyalı dağcıların Alplere olan ilgisini arttırdı. XIX. yüzyılın ortalarında İsviçre Alplerinde bulunan Matterhorn (4478 metre) gibi Avrupa’nın diğer yüksek zirvelerinin çıkışlarının yapılması ile birlikte dağcılığa yüklenen anlam değişime uğradı ve dağcılık XIX. yüzyılın ikinci yarısında sportif amaçla yapılır hale geldi. Alplerdeki son büyük zirvelerine çıkılmaya başlamasının da etkisiyle, XX. yüzyılın ortalarında, yeryüzünün diğer coğrafyalarındaki yüksek dağların zirveleri (8.000 metre ve üzeri) dağcıların ilgi odağı oldu. Zorlu koşullar içeren bu yüksek dağların zirvelerine ulaşma çabası, ekspedisyon tarzı tırmanışları beraberinde getirdi.

Dağcılık, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da bulunan Alp Dağları’nda başlaması nedeniyle Alpinizm olarak da adlandırılır. Alpinizm Fransızca “Alpinisme” kelimesinden türedi. Alpin Alp Dağları’na ait olan, Alpinizm ise Alp Dağları’nda yapılan dağcılık sporu anlamına gelmektedir. Bu süreçte Alpinizm hem Alp Dağları’nda hem de diğer yüksek dağlarda yapılan dağcılık ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde dağcılık her biri farklı deneyim, teknik bilgi ve sportif beceri gerektiren birçok alt disipline ayrıldı. Tarihsel süreçteki gelişimine paralel olarak dağcılıkta iki temel tırmanış stili olduğu söylenebilir: Alpin Tırmanış (Alpine Climbing) ve Ekspedisyon Tırmanışı (Expedition Climbing).

Alpin tırmanış, ana kamp noktasından hareket edildikten sonra, tırmanış için gerekli tüm malzemelerin tırmanışı yapan ekip tarafından taşındığı, rota üzerinde ara kamplar kurulsa bile bu ara kamplara geri inişler olmadan, tek seferde doğrudan zirveye çıkılması hedeflenen tırmanış stilidir. Alpin tırmanışın özü ekipte yer alan dağcıların az sayıda ve hafif malzemeyle hızlı bir şekilde hareket etmesidir. 1932 yılında kurulan Uluslararası Tırmanış ve Dağcılık Federasyonu (The International Climbing and Mountaineering Federation) 2002 yılında yayınladığı Tirol Deklerasyonu’nda (Tyrol Declaration) Alpin tırmanışı, tırmanışın kendisinden kaynaklı problemlerin yanı sıra yüksek dağ ortamında var olan nesnel tehlike ve problemlerle de baş etmek zorunda kalınan tırmanışlar olarak tanımladı. Alpin tırmanış günümüzde hem orta yükseklikteki dağlarda (2.000-5.000 metre) hem de daha yüksek irtifalı dağlarda (5000 metre ve üzeri) bir tırmanış stili olarak uygulanmaktadır.

Ekspedisyon askeri sefer, keşif seferi anlamına gelen Fransızca expedition ve Latince aynı anlama gelen expeditio kelimelerinden türedi. Ekspedisyon tırmanışı, daha ziyade Himalayalar gibi yüksek irtifalı dağlarda (5.000 metre ve üzeri) yapılan zirve çıkışlarında uygulanan bir stildir. Bu stilde, tırmanışın merkezi olarak tüm malzemelerin bulunduğu bir ana kamp kurulur. Aynı zamanda dağcıların yüksek irtifadaki iklim koşullarına uyum sağlamalarını (aklimatizasyon) ve tırmanış için gerekli tüm malzemelerin zirveye doğru taşınmasını sağlayan ara kamplar kullanılır. Bütün malzemeler dağcıların kendisi ve/veya taşıyıcılar yardımı ile zirveye giden rotadaki üst kamplara taşınırlar. Dağcılar, gerek malzemelerin taşınması gerek aklimatizasyon için kamplar arasında iniş-çıkışlar yaparlar ve çıkış yapılan dağın rotasına ve yüksekliğine bağlı olarak tırmanış sırasında sabit hatlar ve oksijen desteği kullanırlar.

Dağcılık, yapıldığı mevsim ve doğa şartları çerçevesinde yaz dağcılığı ve kış dağcılığı olarak da ikiye ayrılır. Yaz ve kış dağcılığında ortak teknik tırmanış malzemeleri kullanılmakla beraber kış dağcılığı için özellikle kar ve buz koşullarına yönelik farklı malzemeler de kullanılmaktadır. Kuzey yarımkürede bir dağ tırmanışının resmi olarak kış çıkışı sayılabilmesi için takvimde 21. 12. – 21 Mart tarihleri arasında yapılması gerekmektedir. Bu durum, dağcılıkta tartışmalı konular arasındadır. Çünkü tarih itibariyle kış dağcılığı sayılan ancak değişken mevsim koşulları itibariyle karsız/buzsuz dönemde yapılan tırmanışlar olduğu gibi yaz dağcılığı sayılan ama kar/buz içeren ve kış şartlarının olduğu tırmanışlar da söz konusudur.

Yararlanılan Kaynaklar

Fındık, T. (2009). Kış Dağcılığı: Teknikler ve Taktikler. İstanbul: Akut Yayınları; Hoibian, O. (2016). A Cultural History of Mountaineering and Climbing. İçinde; L. Seifert, P. Wolf ve A. Schweizer (Editörler) The Science of Climbing and Mountaineering (ss. 23-38). Londra: Routledge; Türkiye Doğa Sporları ve Doğa Aktiviteleri Kataloğu (2006). Ankara: Dört Renk Yayın; Uluslararası Tırmanış ve Dağcılık Federasyonu. (2002). Tyrol Declaration, https://www.theuiaa.org/documents/declarations/UIAA_Declaration_TyrolDeclaration.pdf, (Erişim tarihi: 12.08.2020).