Kitabesine göre 1708 yılında Nasuh Paşa’nın ismiyle yaptırdığı külliyenin bir parçasıdır. Han, enine dikdörtgen şeklinde inşa edilmiş olup bir avlunun etrafında bulunan iki katlı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm caddeye bakan sivri kemerli dükkânlardan oluşurken, ikinci bölüme güneydoğu köşesindeki bir koridorla geçilmektedir. Avluyu çevreleyen revaklar tuğladan yuvarlak kemerlidir. Kemerleri taşıyan payeler ise kare ve taştandır. Her iki katta da revaklara açılan odaların yuvarlak taş kemerli birer kapı ve penceresi bulunmaktadır. Her iki katın da üstü çapraz tonoz ile örtülüdür. Zemin kat değişikliğe uğramış ve orijinal yapısını tamamen kaybederek günümüze gelmiştir. Son katında revakların üstü küçük kubbeler veya tonozlarla örtülür. Çatı örtüsü kurşundur. Han’da eskiden olduğu gibi günümüzde de üst kattaki odalarda kuyumcular mesleklerini icra etmektedirler. Odalarında görülen izlerden burada ocaklar olduğu anlaşılmakta olsa da bu ocakların hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Günümüzde, Han, ne yazık ki, tabela kirliliğine boğulmuş bir halde, en az bir buçuk asırlık bir tarihi eserin görüntüsünden uzakta, karmaşa içerisinde kaybolmuş gözükmektedir.