Turistleş(tir)me (Touristification)
Kavram Ekonomi Sosyoloji Coğrafya Şehir ve Bölge Planlama
-
2020
Kent turizmi, özellikle istihdam yaratma ve ekonomik çeşitlilikle ilgili bir dizi kentsel olumlu etkiye sahiptir. Kentin biçimsel, işlevsel, sosyal ve sembolik boyutları üzerinde etkileri olan turizm kullanımı, kentsel dönüşümün en önemli araçları arasında yer almaktadır. Ancak kentsel alanlarda turizm işlevinin yerleştirilmesinin olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de vardır. Turistleş(tir)me kavramı bu çerçevede özü turizm olan yeni bir metalaşma sürecine vurgu yapmak üzere 1990’lı yıllarda kullanılmaya başlanmış bir kavramdır. Alanyazında kavramın yaygın olarak kullanımı, 2010 sonrasında arttı. Avrupa kentlerinin, tarihi kent merkezlerinde uygulanan turizm odaklı kentsel dönüşüm projelerinin bu kentleri turist tüketimi için bir sahneye dönüştürdüğüne gönderme yapan tartışmalar, sorunu alanyazında görünür oldu. Kent turizmine yönelik eleştirilerin çoğu, çok sınırlı bir alandaki turist yoğunlaşması ve kentsel içeriğin boşaltılması ile ilgilidir. Bu alanlar, önemli bir itici güç olarak planlama süreçlerinde öne çıkarılan turizm altyapısına ilişkin desteklerin sağlandığı, özellikle kentlerin tarihi dokularını içine alan kent merkezlerindeki kentsel yenileme ve dönüşüm alanlarıdır. Bu mahallelerde, artan konaklama talebi nedeniyle, konut fiyatlarını ve kiralarını karşılayamayan konut sakinlerini yer değiştirmeye zorlaması ve turiste yönelik ticaretin ve kullanımların kentin gündelik yaşamı için gerekli kullanımları bu alanlardan uzaklaştırmasına yol açması nedeniyle, turistleştirme kavramı, “turizm soylulaştırması/ mutenalaştırması (tourism gentrification) olarak alanyazında daha yaygın bir karşılık bulmaktadır.
Dar anlamda turistleş(tir)me, bir kent parçasında ekonomik faaliyetlerin, geleneksel kullanımların ve yerleşik sakinlerinin yerini turizmle ilgili faaliyetlerin, kullanımların ve ziyaretçilerin alması olarak tanımlanabilmektedir. Turistleş(tir)me, turizmin büyümesi, kentsel dönüşüm ve turizm olgularının karşılıklı olarak etkileşim içinde olduğu bir süreci ifade etmektedir. Yoğun turizm süreçlerinin olumsuz yönlerini ortaya koyan alan araştırmalarında turizm soylulaştırması/mutenalaştırması ve turistleş(tir)me kavramı eş anlamlı olarak kullanılmakla birlikte bazı araştırmacılar, son dönemde kentsel alanlardaki gelişme dinamiklerine referansla iki kavram arasında fark olduğunu öne sürmektedir. Alanyazında turizm soylulaştırması, orta sınıf bir mahallenin, kurumsal eğlence ve turizm mekanlarının çoğalmasıyla damgalanan, nispeten zengin ve münhasır bir yerleşim alanına dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram küresel ve yerel yatırımcılar, yerel yönetimler ile kentsel dönüşüm planlarının işbirliği çerçevesinde, yukarıdan aşağıya bir süreç içinde mahallenin turizm ve boş zaman etkinlikleri için bir yerleşim alanına dönüştürülmesini ifade etmektedir. Turizm soylulaştırması bu yüzden daha çok bir yerleşim alanının turizm için cazibe merkezine / yerine dönüştürülmesi süreci iken turistleş(tir)me, turizmin neden olduğu soylulaştırma sonrasında, ziyaretçiler ile yerleşiklerin etkileşiminden doğan aşağıdan yukarı bir süreçtir. Bu nedenle turistleştirme tarihi kentlerin biçim ve işlevlerini etkileyen geri dönüşü olmayan bir değişim süreci olarak tartışılmaktadır.
Son yıllarda turizmin gelişimi genellikle turistik alanlar olarak planlanmayan yerlerde meydana gelmektedir. Bu bağlamda, arazi kullanımının yoğunlaşması ticari ve konut mülklerinin değerini artırdığı için ziyaretçilerin tercih ettiği alanlarda soylulaştırma baskısı hızlanmaktadır. Yerin önceki sakinlerinin büyük bir kısmının ayrılması ve daha yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki yeni sakinlerin girişi ile mekân yeniden üretilir.
1990’larda kentsel turizmin yeniden canlanmasından bu yana turizmin avantajları ve dezavantajları akademik olarak tartışılmaktadır. Kent merkezlerinin turizm süreci karmaşık ve çok boyutludur. Genel bir yaklaşımda, bu sürecin beş belirtisi ayırt edilebilmektedir: 1. Şehrin merkezi alanlarında daha fazla ziyaretçi varlığı; 2. turist tüketimiyle doğrudan bağlantılı faaliyetlerdeki artış; 3. giderek daha geniş bir işletme yelpazesinin yabancı müşterilere yönelik mal ve hizmet sunması; 4. konutun yeni bir turizm ürününe dönüştürülmesi; 5. turist unsurlarının baskın olduğu bir peyzaj veya kentsel manzara oluşturulması. Bu süreçlere tabi alanlarda, konut işlevinde bir düşüş ve turiste yönelik merkezlerin birbirine benzemesine yol açan turistik monokültür alanlarının yaygınlaşması sonucunda üretken faaliyetler ağının yoksullaştığı görülmektedir.
Yukarıda özellikleri sıralanan turizm faaliyetlerinin tarihi kent merkezlerinde yarattığı fiziksel, sosyo-ekonomik olumsuzluklar ikamet, ticari ve mekâna dayalı yerinden edilme süreçleri olarak yerleşik sakinleri etkilemektedir. Alanyazındaki çalışmalarda eğlence, boş zaman etkinlikleri ve konaklamanın, merkezi kentsel alanlardaki hem geleneksel konut hem de ticari faaliyetlerin yerini almaya başladığına ve mahallelerin yerleşik nüfusunun boşaltmakta olduğuna vurgu yapılmaktadır. Yaşam maliyetini karşılayamayan yerin sakinleri, tarihi kent merkezindeki mahalleleri turistlere terk etmek zorunda kalmaktadır. Yaşanan bu süreç, oldukça rekabetçi bir pazarda kıt kaynaklar için rekabet edemeyen konut nüfusunun ayrılışını, dolayısıyla artık konut kullanımında olmayan bir konut stoğunun oluşmasını tetikleyerek geleneksel yerleşim alanlarının “tek kullanımlık” turistik mahallelere dönüşmesi riskini gündeme getirmektedir.
İkamet ve ticari yer değiştirme, turizmin arazi değerlerini artırma gücü ile ilgili iken ‘yer temelli’ yer değiştirme, yerleşiklerin yaşadığı yerin kaybını ifade etmektedir. Ziyaretçilere yönelik kullanımlar artarken, eş zamanlı olarak yerin sakinlerinin yaşadıkları çevre ile kurdukları geleneksel gündelik yaşam ağları da yoksullaşmaktadır. Bu bağlamda, yerinden olma ekonomik olmakla birlikte kültüreldir. Ayrıca, mahallelerin konut alanı olarak kullanım değerini zayıflatan yeni yaşam biçimlerinin ortaya çıkmasıyla bağlantılı olarak görülmektedir. Turistlerin ilgisini çeken sokaklar ve meydanlar, birçok tarihi merkezin birbirine benzemesine neden olan küresel mağazalar zinciri tarafından kuşatılarak, otantik kent peyzajının ve birleşimlerinin standartlaşmasına yol açmaktadır. Mekânsal yerinden edilmenin en yeni faktörlerinden biri kentsel gecenin turistleşmesidir. Turist odaklı gece hayatı işlevlerinin genişlemesinden kaynaklanan ziyaretçiler tarafından alan tüketimi, yerin sakinlerinin yaşam kalitesini etkilemektedir.
Kentsel turizm bugün küresel bir finansal sermayenin yeniden üretim mekanizması olarak ortaya çıkarken, gayri resmi kentsel konaklama sektörünün son zamanlarda hızlı bir şekilde büyümesi, turizm kentlerinin yönetimini de ciddi şekilde zorlaştırmaktadır. Bir konutun konaklama kullanımına dönüştürülmesi, özellikle katı bir düzenleyici çerçevenin yokluğunda çok basit bir süreçtir. Konut kullanımı ile konut stoğunda turistik konaklama arasındaki değer (rant) farkı, bu mahallelerde daha da yüksektir. Ayrıca, bu alanlarda kentsel dönüşüm planları ve programları hem çevresel kalitenin hem de kentsel peyzajın iyileştirilmesini desteklemektedir. Bu gelişme, soylulaştırmayı destekleyen fakat aynı zamanda turistler için çekiciliği olan konut talebinde bir artışa yol açmaktadır. Bu artışı, resmi olmayan konaklama sürecini destekleyen teknolojik kolaylıklar kadar kendini geleneksel turistten ayırmak isteyen ziyaretçilerin tercihi de desteklemektedir. Bu tür konaklama talebi, kentte turist ayak izinin genişlemesine ve kentsel alanda turizm faaliyetinin yayılmasına yol açmaktadır. Yakın zamana kadar ziyaretçilerin varlığından habersiz mahalleler, yeni turist odakları olarak turizmle ilgili faaliyetlerin cazip mekanlarına dönüşmektedir. Yerel dükkanların, sadece birkaç gününü şehirde geçiren insanların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmış restoran ve tesislerle değiştirilmesi, geleneksel ticareti ve yerin sakinlerini olumsuz etkilemektedir. Bu eğilimin uzun vadeli bir sonucu olarak sosyal çeşitlilik ve mekanın kimlik kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yoksunlaşmaya bağlı olarak kent sakinlerinin turistleş(tir)me sürecine olan tepkileri, ‘şehir hakkı’ olarak yaşam alanlarına sahip çıkma mücadelesine evrilmektedir. Bu sürecin mekânsal ve toplumsal yansıması, önümüzdeki dönemde kentsel politika alanında ve kent turizminin yönetiminde yeni sorun alanları olarak görülmektedir.
Referanslar
Barrera-Fernández,D., Bujalance, S.G. ve Scalici, M. (2019). Touristification in Historic Cities: Reflections on Malaga, Revista de Turismo Contemporâneo, 7 (1): 93-115. Cocola-Gant, A.(2018). Tourism Gentrification. İçinde; Lees, L and Phillips, M (Editörler) Handbook of Gentrification Studies. Cheltenham and Northampton: Edward Elgar Publishing; Freytag. T. ve Bauder, M. (2018). Bottom-up Touristification and Urban Transformations in Paris, Tourism Geographies, 20(3): 443-460; Gotham, K.F. (2005). Tourism Gentrification: The Case of New Orleans’ Vieux Carre (French Quarter), Urban Studies, 42(7): 1099–1121; Sequera, J. ve Nofre,J. (2018). Debates Shaken, not Stirred New Debates on Touristification and the Limits of Gentrification CITY, 22(5-6): 843-855.