Okmeydanı Şeyhliği ve Yönetimi

DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS

Okmeydanı Şeyhliği, Osmanlı Devleti'nde okçuluk faaliyetlerinin merkezi olan Okmeydanı'ın dini, sosyal ve idari düzeninden sorumlu olan makamdır. Bu makam zamanla Şeyhül Meydan, Şeyhür Râmiyân, Şeyhül Kemânkeşân, Reisül Tırîndâzân, Okçular Şeyhi, Atıcılar Şeyhi gibi farklı unvanlarla da anılmıştır. Okmeydanı'nın kurumsal yapısı, klasik Osmanlı örgütlenmesi içinde hem tekkesel hem de esnaf/ahî geleneği ile iç içe geçmiş hiyerarşik bir düzen arz eder.

Okmeydanı, sadece bir talim ve müsabaka alanı değil; aynı zamanda dini ritüelerin uygulandığı, dua ve zikirlerle bezeli bir ibadet alanıydı. Buraya abdestsiz ve ayakkabıyla girilmezdi. Ok atışı öncesinde ve sonrasında dua edilir, taş dikilirken veya ok yerinden çıkarılırken bile belirli usûlere riayet edilirdi. Bu yönüyle Okmeydanı, klasik anlamda bir Tekke'dir. Okçuluk, hem fiziksel hem manevi terbiyeyi içeren bir ibadet olarak telakki edilmiştir.

Okmeydanı'ın idaresinden birinci derecede sorumlu Şeyh olurdu. Fakat müşahade, tahkim ve kolluk hizmetleri Yeniçeri Ağası ve Galata Kadılığıķna bağlıydı. Sınır ihlalleri veya kamu düzenine aykırı davranışlar bu iki makamın yetki sahasına girerdi. Zaman zaman fermanlarla yetkiler tanzim edilirdi. Şeyhlik görevi, başlangıçta kemankeşler tarafından tecrübe, ehliyet ve itibara binaen seçilirken; sonradan esnaf gruplarının müdahaleleriyle keyfiyete dönüşmüş, şeyhlikler padişah fermanı ile tevcih edilmeye başlanmıştır.

Bazı rivayetlerde ilk Okmeydanı Şeyhi olarak Akşemseddin veya onun hademesi Kovacıbaşı Ali Efendi zikredilir. Bir diğer görüşe göre, Fatih Sultan Mehmed devrinde şenlik ve gösterilerde irşad görevi verilen Akşemseddin bu makama getirilmiştir. Vezir İskender Paşa'nın mescit ve zaviye inşaatından sonra, Şeyh Süleyman Efendi, Mahmud Dede'yi buraya görevlendirmiştir. Daha sonra Hamza Dede, bu hizmeti devralmıştır. Bu zatların kemankeş olup olmadıkları hususu açık değildir.

Şeyh Hamdullah ve Okmeydanı

Osmanlı hat sanatının zirve ismi Şeyh Hamdullah, aynı zamanda mahir bir okçu ve yay ustasıydı. II. Bayezid devrinde Okmeydanı faaliyetlerine sık katılır, raporlar sunar ve kemankeşleri teşvik ederdi. 911 (1505-1506) yılında Tozkoparan Menzili'nde 1105.5 gez atış yaparak Nışan Taşı diktirmiştir. Kendisi, “Yazı yazmaktan feraceyi giydim, ok atmaktan ancak eteğine yapıştım.” diyerek, bu iki sanatın derinliğini anlatmıştır.

Zaman içinde Okmeydanı yönetimi, asli hüviyetinden uzaklaşarak maddi çıkarların öne çıktığı bir yapı hâline gelmiştir. Okçulukla ilgisi bulunmayan esnaf gruplarının yönetimi ele geçirmesiyle birlikte, usulsüz nişan taşı dikilmesi, ödüllerin keyfî dağıtımı ve hatta Okçular Mezarlığı arazisinin satılması gibi vakalar yaşanmıştır. Bu durum, şeyhlik kurumunun padişah fermanlarıyla yeniden düzenlenmesini zorunlu kılmıştır.

Referanslar

Ağazâde Ahmed Nâmî, Oknâme.
Gelibolulu Mustafa Âlî, Künhül-Ahbâr.
A. Süheyl Ünver, Nîm-el-Ceyşler.
el-Makrîzî, el-Hıtat.
et-Taberî, Furû̂siyyetü'l-Memâlik.
Busbecq, Türkiye Mektupları.
İbn Tagrıberdî, en-Nucûmü'z-Zâhire.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Yücel, Ü. (19809. Türk Okçuluğu. İstanbul.

Sanal Gezinti / İnternet Adresi

https://www.turkiyenintarihieserleri.com/?oku=1448

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: