Meryem Ana Evi / Müzesi

Müze Müze Ev

İncil’in Yuhanna bölümünde (19, 25-27) geçtiği üzere İsa Mesih’in Kudüs’te çarmıha gerilmesine annesi, teyzesi, Klopas’ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem tanıklık etti. İsa, sevdiği öğrencisinin (Yuhanna/Jean) yakınında durduğunu gördüğü annesine “anne, işte oğlun” dedi. Sonra öğrencisine “işte, annen” diyerek Meryem Ana’yı havarisi Yuhanna’ya emanet etti. Golgota (Kurukafa) tepesinde gerçekleşen çarmıh olayının yankıları, yarattığı karmaşıklık ve sonrasın zülüm dönemi başladı. MS 36 senesinde havarilerin şakirtlerinden Stefanos’un taşla öldürülmesi, Yuhanna Baptist’in idam edilmesi, havari Yuhanna’nın kardeşi Yakub’un öldürülmesi, havarilerin başı Petrus’un de hapis emri gibi olaylardan sonra, Yuhanna, Meryem’in burada kalmasının riskli olduğunu düşündü. 265-340 senelerinde yaşayan kilise tarihçisi ve yazar Eusebe, Yuhanna’nın, MS 42’de Meryem Ana’yı yanına alarak Roma terimlerine göre Efes ve civarını kasteden Küçük Asya’ya gittiğini belirtiyor. Asya’nın havarisi lakabı verilen Yuhanna, bizzat bölgedeki yedi kiliseyi ziyaret edip Hristiyanlığı yayarken, genç hizmetlisiyle yaşayan Meryem’i de gizlice yaşadığı Bülbül Dağı’ndaki kulübede sık sık ziyaret etti

Thierry yaptığı analizler ile Meryem Ana’nın Efes’te yaşamış olması hadisesinin kanıtlarını şu şekilde sunmaktadır. a) IV. yüzyılın Kudüs ile ilgili topografyasını ihtiva eden, büyük otoritelerden biri olan Aziz Jerom’un (347-419) Kudüs veya civarında olan Meryem’in bir kabrinden hiç bahsetmemesi. b) 431 yılında Meryem’in ilahi analık vasfının tartışılması için Efes’te üçüncü Ekümenik Konsilinin toplanması. c) Konsül’ün Efes’te Konstantin tarafından yaptırılan Meryem’e ithaf edilen dünyanın tek ve yegâne kilisesinde yapılma kararının alınması. d) Hristiyanlığın ilk çağlarında dini kanunlara göre azizlerin ve din uğruna ölenlerin hayatı veya ölümü ile şöhret bulan yerler üzerine kiliseler inşaat edilmesi. e) Efes’te Meryem Ana adına inşa edilen ilk kilisenin mevcut bulunması. f) İlk kilise yazarı Gregoire de Tours’un (538-594), Efes yakınındaki bir dağda bulunan küçük kiliseden saygıyla bahsetmesi. g) Kırkıncelilerin (Kirkindje/Selçuk’ta Şirince Köyü) geleneklerine göre Ortodoks köylülerinin (Türk dilini konuşup, atalarının örf ve adetlerinin koruyanlar), Meryem Ana mevkiinden 17 kilometre uzaklıktaki mabedi, her sene beş saat yürüyerek 15 Ağustos’ta (Meryem Ana’nın ölüm günü) ziyaret etmeleri.

Söz konusu yapının bulunmasının ardında 1774 yılında Almanya’nın batısında fakirlik içinde küçük bir kasabada doğan yatalak rahibe A. Katerin Emmerik’in stigmata acısı çekerken gördüğü mesih tutkusu ve Meryem’in çarmıh sonrası yaşamına dair ipuçları barındıran vizyonlar yer alıyor. Clemens von Brentano, Emmerik’in yanında altı sene geçirerek vizyonlarını rapor haline getirdi. Bu raporlar, Kutsal Bakire Meryem’in yaşamı ve İsa Mesih Tutkusu adıyla 1842’de yayımlandı. 1881 yılında Paris piskoposluğuna bağlı Julien Gouyet adında bir rahip ilk olarak evi keşfetti. Olayı Roma ve Paris’e raporladı. Ancak raporlar dikkate alınmadı. Ardından küçükken notları okuyan ve İzmir’de Askeri Hastanesinde çalışan Rahibe Marie de Mandat-Grancey hastalarına küçükken okuduğu ve etkilendiği Brentano’nun notlarını okuyordu. Buna şahit olan Rahip Lazarist Jung, Efes çok da uzak değil diyerek Efes’te araştırma yapma fikrini ortaya attı. Yerel rehber ile Bülbül Dağına tırmanan ekip karşılaştıkları Türk kadınlarına su yeri soruyordu. Kadınlar onları manastırın yanındaki çeşmeye yönlendirdi. Geldiklerinde burasının Emmerik’in tarif ettiği yer olduğunu fark ettiler ve 10 aylık araştırmanın sonuçlarını Vatikan’a raporladılar. Rahibe Marie de Mandat Grancey bu yerleri satın aldı. Temelleri I. yüzyıla ait olduğu ortaya çıkarılan evin etrafında 1894’e kadar çeşitli yapılaşma/çalışmalar yapıldı. Su kanalı açıldı, pratik yollar tanzim edildi, teraslar yapıldı, sebze bahçesi tesis edildi, ziyaretçiler için, barınacak bir yer ve rahibeler için bir ev inşa edildi. İzmir’de Saint Polikarp kilisesinde, bugün hala görülebilen freskleri yapan mimar Raymond Pere, küçük kilisenin içinde mermerden küçük bir mihrap yaptı. Yol üzerine Meryem Ana heykeli dikildi ve küçük kiliseye doğru giden yolun sağına ve soluna zeytin ağaçları dikildi. 17 yıl bu yerlerin sahibesi olduktan sonra 1910 yılında rahibe Marie de Mandat Grancey bu yerin mülkiyetini Mr. Poulin’e devretti. Savaş döneminde ilgisiz kalan yapının mülkiyeti 1928 yılında vefat eden Mr. Poulin tarafından Mösyö Euzet’ye bırakıldı. 1917 yılında mülkiyet devlet hazinesine geçti. Açılan dava sonrasında mülkiyet 1951’de Mr. Euzet, Hazreti Meryem Ana Evi Derneği’ne bırakıldı.

1895’te Papa XIII. Leo, Meryem’in mezarının Kudüs’te olduğu savını ortadan kaldırdı. Papa X. Pius Meryem Ana’nın Evi’ne imtiyaz tanıdı. Papa John XXIII, 1931’de Efesi ziyaret etti, ancak Bülbül Dağı’na çıkmadı. Papa VI. Paul, 26. 07. 1967 günü Meryem Ana’ ya saygılarını sunmak üzere Efes’i ve Meryem Ana’nın Evi’ni ziyaret etti. Beraberinde getirdiği armalar ile süslü bronz kandili kiliseye hediye etti. Papa II. Jean Paul, 30. 11. 1979 tarihinde Meryem Ana’yı ziyaret etti. Kendisine bu ziyaret esnasında Kuran hediye edildi. Kasım 2006’da Papa XVI. Benedict, Meryem Ana aracılığıyla Hristiyan ve Müslüman dünyası arasında bir bağ olduğunu ilan etti.

Yararlanılan Kaynaklar

Abraham, H. (2008). The Shrine of our Lady of Ephesus: A Study of the Personas of Mary as Lived Religion (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Atlanta: Georgia Devlet Üniversitesi; Fusaro, L. F. (2009). Mary’s House & Sister Marie, http://www.sistermariefiles.com/MARYSHOUSEBLOG.pdf, (Erişim tarihi: 25.10.2019); Küçük, M. A. (2018). Hac ve Dini Turizmin Ortak Kutsal Mekanı: Meryem Ana Evi/Kilisesi, Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 13(26): 85-106; Thierry, E. R. (2019). Meryem Ana Evi’nin Esrarı, https://www.hzmeryemanaevi.com/meryem-ana-evinin-esrari/, (Erişim tarihi: 25.10.2019).