Kesik Minare Camii

Doğal ve Kültürel Miras Cami

Bizans döneminde kilise olarak kullanılmış, Türk döneminde camiye çevrilerek işlevini sürdürmüştür. Antalya Kaleiçi’nde yer alan yapı ilk inşa edildiğinde Hz. Meryem’e ithaf edilen bir Panagia kilisesidir. Korkut Camii olarak da bilinen bu eser harabe haline döndükten sonra halk arasında Kesik Minare olarak da anılmıştır. Yapının adı birçok kaynakta ise Cumanun Camii olarak geçmektedir.

Evliya Çelebi’ye göre Şehzade Korkut, Antalya’da Teke-ili valisi olarak görev yaptığı dönemde bir kiliseyi camiye çevirdiği söylenmektedir. Dönemin Antalya’da inşa edilen en büyük kiliselerinden biri olan bu yapı Şehzade Korkut’un vakfı ile camiye dönüştürülen Hünkâr Camii olduğu düşünülmektedir. Yapı beş ayrı yapım aşaması geçirmiştir. Yapılan kazılar sonucunda elde edilen bilgilere göre yapının ilk planının şu şekilde olduğu düşünülmektedir. Haçvari plana sahip olup yapı içerisinde L formlu payeler mevcuttu. Apsisin iki yanında pastophorium hücreleri yer alıyordu. Yapının narteksi de bulunuyordu. Yapının üst örtüsünün ise ahşap olduğu yapılan çalışmalar sonucunda anlaşılmıştır. Ancak sonraki yapılan onarımlarla yapıya kubbe eklenmiştir. Kubbenin yapılma tarihi ise MS III. yüzyıldan daha eskiye gitmemektedir. Türk döneminde kullanılan yapıya Türkler mimari anlamda çok fazla ekleme yapmamış, sadece mihrabın yerini değiştirmişlerdir. Mihrap ikinci apsis duvarına ek olarak yerleştirilmesi ve apsis pencerelerinin de bu mihrap ile kapatılması bu görüşü destekler niteliktedir. Ayrıca yapı içerisinde sivri kemer kullanılması da Anadolu Selçuklu dönemi özelliği olması nedeniyle Türk döneminde yapıldığı görüşü üzerinde durulmaktadır. Yapının duvarlarında yer alan fresklerin de Anadolu Selçuklu döneminde kapatıldığı bilinmektedir. Bu dönemde yapının mimarisi hakkında yapının orta kısmına dört adet kesme taş malzemeden payeler yapılmıştır. Bu payeler üzerinde yükselen büyük bir kubbe yer almaktadır. Kubbenin daha önce kâgir mi yoksa ahşap mı tasarlandığı bilinmemektedir. Ortaçağ’ın son dönemlerinde Kıbrıs Krallığı’nı yöneten ve Anadolu’nun güney bölgelerinin bir kısmına da hâkim olan Latinler, Antalya’nın işgali esnasında bu yapının Katolik kilisesine dönüştürüldüğünü ve Katolikler tarafından kullanıldığını belirtmişlerdir. Anadolu Selçukluların Antalya’yı fethetmesiyle birlikte Türkler tarafından bu yapı cami olarak kullanılmıştır. Yapının minaresinin silindirik taş kısmına kadar olan yerinin Fatih Sultan Mehmet döneminde yapıldığı düşünülmektedir.

Cami, XIX. yüzyıl ortalarında bir yangına maruz kaldı, bu yangından sonra bir daha tamir edilmemiştir. XIX. yüzyıl sonunda ve XX. yüzyıl başında Antalya’da araştırmalar yapan yabancı araştırmacılar bu camiyi terk edilen bir harabe halinde bulmuşlardır. Bugün halen harabe vaziyette olan caminin çevresi bir duvar ile çevrilerek yapı koruma altına alınmıştır. Yapının doğu cephesinde 1960 yılına doğru ufak çapta bir restorasyon çalışmasında bulunuldu, ancak çalışmalar devam ettirilmemiştir.

Yararlanılan Kaynaklar

Aran, B. (1970). Antalya Cumanun Camisi. İçinde; D. Kuban, A. Arel ve S. Batur (Editörler), Anadolu Sanatı Araştırmaları-2. İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi; Eyice, S. (2002). Korkut Cami. İçinde; Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (ss. 207-208). İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.