Heybeliada Camii

Doğal ve Kültürel Miras Cami

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: Gül Nihan GÜVEN YEŞİLDAĞ (2020) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: Veysel ÖZBEY (2020) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

Adalar ilçesi, dört tanesi insanların yıl boyunca yaşayabilecekleri büyüklükte ve imkanlara sahip olan, ikisi küçük ve üzerlerinde sadece yazlık villalar bulunan, diğerleri ise kimsenin yerleşmediği toplam dokuz adadan oluşmaktadır. Prens adaları olarak adlandırılan dört büyük ada arasında Büyükada’dan sonra ikinci en büyük ada olan Heybeliada ismini antik çağda bakır anlamına gelen Chalkitis (Halki)’den almaktadır. Adanın bakır adıyla anılmasının nedeni adada bulunan Çamlimanı’nın zengin bakır yataklarına sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Günümüzde ise adaya Heybeliada denilmesinin sebebi adanın uzaktan bakıldığı zaman yere bırakılmış bir heybeyi andırıyor olmasından ileri gelmektedir. Heybeliada birbirilerinden tümsekli bir vadiyle ayrılan dört simetrik tepeden oluşmaktadır. İstanbul’un en çok rağbet gören mesire yerlerinden biri olan Heybeliada, Türkiye’nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu’na, kütüphanesi ile ünlü Ruhban Okulu’na, Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’ne, Bahriye Lisesi’ne, Terk-i Dünya Manastırı’na, Beth Yaakov Sinagogu gibi önemli turistik yapılara ev sahipliği yapmaktadır.

İstanbul’un fethinden önce Osmanlı’nın eline geçen adalarda XIX. yüzyılın sonuna dek Rum ağırlıklı bir nüfus yaşamaktaydı. Adalara ilk Müslüman yerleşimi 1850’lerde başladı. Adalarda Müslüman nüfusu artmaya başlayınca cami inşasına gerek duyuldu.

1935 yılında inşasına başlanılan ve 1936 yılında hizmete açılan Heybeliada Camii, Vakıf idaresi tarafından Kadı Abdülkadir Efendi’ye ithafen yaptırıldı. Lozan Zaferi Caddesi, Ümit Sokağı’nda bulunan cami, İstanbul’da Yenipostane karşısında ve Valide Hanı’nın bulunduğu yerde arsa haline getirilen Kadıasker Abdülkadir Efendi Camii’ne (Meydancık Camii) bedel olarak, yine bu isim adı altında Vakıflar İdaresi tarafından yaptırıldı, Abdülkerim (Abdülkadir) Efendi hayratındandır. Tahsilinden sonra müderris ve molla olan Abdulkadir Efendi, İstanbul kadısı olarak atanıp aynı yıl azledildi. Tek minareli, kare planlı, asma katı olan bodrumla birlikte iki katlı yapı olarak inşa edilen Heybeliada Camii adayı ziyaret eden turistler tarafından mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.

Yararlanılan Kaynaklar

Ada Gazetesi-Heybeliada, https://www.adagazetesi.com.tr/heybeliada.html, (Erişim tarihi: 11. 10. 2020); Adalar Mimari Miras Veri Tabanı, https://www.adalarmuzesi.org/cms/projeler/mimari-miras-veritabani?catid=8&start=70, (Erişim tarihi: 11. 10. 2020); Avcı, H.E. (2012). İstanbul Gezi Rehberi. İstanbul: Kaynak Yayınları; Güran, C. (2007). İstanbul- Bir Dünya İmparatorluklar Merkezi. İstanbul: Akis Kitap Yayıncılık; Freely, J. (2002). Türkiye Uygarlıklar Rehberi 1- İstanbul. (Çev: A. Biçen, G. Koca, T. Birkan). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

2 / 2

Adından da anlaşılacağı üzere İstanbul’un Adalar ilçesinin en çok ziyaretçi çeken adalarından olan Heybeliada’da yer almaktadır. Halk arasında Meydancık Camii olarak da bilinmektedir. Vakıf İdaresi tarafından Kazasker Abdülkadir Efendi adına 1935 yılında yaptırıldı, yapımı 1936 yılında tamamlanmıştır. Türk mühendis, mimar ve sanat tarihçisi Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından tasarlanmıştır. Giriş kapısının hemen yanında yer alan levhada Kazasker Abdülkadir Ef. Vakfı Hayratındandır yazısı bulunmaktadır.

Kare planlı yapının üzeri, kırma çatı ile örtülüdür. Bir de asma katı vardır. Girişinde son cemaat yeri bulunmaz. Ancak son cemaat yerini anımsatan, her tarafı kapalı yapısal bir taşma bulunmaktadır. Bu taşma, her iki yanda çekme yapılarak oluşturulmuştur. Camiye, yapının kuzey köşesinde, taşmanın kuzeydoğuya bakan dar cephesinde yer alan çift kanatlı, kemerli ahşap kapıdan girilmektedir. Kapının üzerine diğer pencerelerle uyumlu bir beton pencere yerleştirilmiştir. Kapı ile pencere arasında sonradan eklenmiş gibi görünen bir saçak bulunmaktadır. Cami bahçesinden giriş kapısına iki kademeli bir merdivenden ulaşılmaktadır. Kapıdan zemine doğru genişleyen merdiven mermer kaplıdır. Kapının sahanlığından ara sahanlığa üç basamakla, ara sahanlıktan zemine beş basamakla inilmektedir. Cami döşemesinin sekiz basamak yükseklikte kurgulanması, bodrum kat için doğal aydınlatma sağlayan yarım pencere kurgusuna olanak tanımıştır. Bodrum kat pencereleri düşeyde, ana pencerelerle uyum içerisindedir. Bodrum kata erişim, taşmanın geniş, kuzeybatı cephesinin ortasında bulunan ve merdivenle inilerek ulaşılan girişten sağlanmaktadır. Taşmanın bu cephesinde bazı farklılıklar hissedilmektedir. Üst pencereler beton pencere olarak kurgulanmamış ya da bir onarım çalışmasında değiştirilmiştir. Bu durum, taşma bölümünün, olası özgün son cemaat yerinin tadilat edilerek oluşturulduğu fikrini vermektedir.

Caminin tek şerefeli tek minaresinin yüksekliği fazla değildir. Caminin batı köşesinde yer alan minare, güneybatı ve kuzeydoğu cephelerinde simetrinin bozulmasına sebep olmuştur. Kuzeydoğu cephesinde, güneybatı cephesinde minarenin yer aldığı bölümün karşısındaki duvar sağır bırakılmıştır. Böylece pencereler mihrap kısmına doğru kaydırılan bir simetri izlemiştir. Güneydoğuya bakan mihrap cephesinde pencereler mihrabın iki yanında simetrik olarak yerleştirilmiştir. Minareye yakın, çatıda eski tarz bir baca dikkati çekmektedir.

Cephede, caminin iki kattan oluştuğu izlenimi verilmiş, yatayda tüm yapıyı dolanan kat silmesi gibi yapay bir döşeme izi verilmiştir. Bu iz, dışa taşma yapmaz, pencereleri düşeyde ikiye böler. Bu hali ile bir çevresel kiriş, yapıyı saran bir lento izlenimi uyandırır. Kirişin altında kalan nispeten yüksek pencereler dikdörtgen şeklindedir. Kiriş üzerinde kalan pencereler ise kemerli beton penceredir. Yapı bitiminde, dış duvarların saçak birleşiminde yapıyı saran kartonpiyer tarzı çevresel bir süsleme görülmektedir.

Yapı içerisinde Birinci Ulusal Mimarî akımının etkileri görülmektedir. Yapının iç tarafında, hemen girişin üzerinde bir asma kat yer almaktadır. Tavan kurgusu asma kat dikkate alınarak yapılmış, asma kat süslemeleri ayrı bölüntülerle kurgulansa da tüm tavanla uyum içerisindedir. Caminin tavanında yalın bir süsleme kullanılmış, cephelerdeki pencereleri dikkate alan kiriş bölüntüleri ile vurgulanmıştır. Minarenin yer aldığı bölüm ve onun karşısında yer alan sağır duvara iç taraftan asma kat yerleştirilmiş, böylece dıştan simetrik olmayan kuzeydoğu cephesi ile güneybatı cephesi, yapı içerisinde simetrik bir duruma getirilmiştir. Yapının güney köşesinde, mihrabın sağında mimber bulunmaktadır. Mihrabın solunda, yapının doğu köşesinde ise ahşap malzemeden bir vaaz kürsüsü yerleştirilmiştir.

Yararlanılan Kaynaklar

Ada Gazetesi-Heybeliada, https://www.adagazetesi.com.tr/heybeliada.html, (Erişim tarihi: 11. 10. 2020); Adalar Mimari Miras Veri Tabanı, https://www.adalarmuzesi.org/cms/projeler/mimari-miras-veritabani?catid=8&start=70, (Erişim tarihi: 11. 10. 2020); Avcı, H.E. (2012). İstanbul Gezi Rehberi. İstanbul: Kaynak Yayınları.; Freely, J. (2002). Türkiye Uygarlıklar Rehberi 1- İstanbul. (Çev: A. Biçen, G. Koca, T. Birkan). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Güran, C. (2007). İstanbul- Bir Dünya İmparatorluklar Merkezi. İstanbul: Akis Kitap Yayıncılık