Ayanis Örenyeri ve Kazı Çalışmaları

Arkeolojik Kazı Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Önemli güzergâhlar üzerinde bulunan kent, günümüzde Doğu Anadolu’nun büyük ve canlı bir ticaret merkezi durumundadır. Van Gölü’nün merkez olduğu havza, kendine has coğrafi ve çevresel özellikleriyle Doğu Anadolu Bölgesi’nin oldukça özel bir yerleşim alanıdır. Havza bu özellikleri sayesinde uzun yıllar boyunca birçok kültüre ve uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bunlar arasında en önemlisi MÖ IX. ve VI. yüzyıllar arasında bölgenin süper gücü durumundaki Urartu Krallığı’dır. Krallığa ait kaleler, kentler ve köyler havza içerisinde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin rahat yürütülebildiği ovalık alanlarda, askeri ve ticari yollarına hakim noktalarda ve savunma açısından avantajlı lokasyonlarda konumlandırılmıştı. Özellikle kentleri ve kaleleri göz önüne alırsak, krallığın son döneminde inşa edilen Ayanis kenti, birçok açıdan diğer yerleşimlerden önemli farklılıklar sunmaktadır.

Ayanis kenti, Van’ın 38 kilometre kuzeyinde, Van Gölü’nün doğu kıyısında bugünkü adı Ağartı eski adı Ayanis olan köyün yakınlarında yer almaktadır. Ayanis örenyerine ulaşım Van-Erciş karayolunun 20. kilometresinde, Alaköy Mollakasım köylerine ayrılan tali yol ile sağlanmaktadır. Kent, göl seviyesinden 250 metre yükseklikte, kayalık bir tepe üzerindedir. Krallığın bilinen son güçlü kralı Argişti oğlu Rusa tarafından, yıkılıştan önceki son parlak dönemde inşa ettirilmiştir. Eldeki verilere göre kentin MÖ 673-72 yılları arasında inşa edilmeye başladığını ve yaklaşık 25 ila 30 yıl kullanım gördüğü söylenmektedir. Kentten ele geçen inşa kitabesine göre kentin Urartuca adı Rusahinili Eiduru Kai yani Eiduri Dağı’nın önündeki Rusa’nın kenti olarak bilinmektedir. Kente adını da veren Eiduri Dağı, Urartular tarafından tanrısallaştırıldığı bilinen, gölün karşı kıyısında yükselen görkemli Süphan Dağı’dır.

Ayanis kentindeki arkeolojik kazı çalışmaları, 1989 yılında Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu başkanlığında başlamıştır, 2013 yılı itibarıyla da Erzurum Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı tarafından devam ettirilmektedir. Bölgenin en uzun süreli kazılarından biri olan Ayanis kazıları, uluslararası ekip üyeleri ile yürütülen ve bir arkeoloji okuluna dönüşen büyük bir projedir. Otuz yıldır kesintisiz devam eden çalışmalar sonucunda Urartu sanatına ve kültürüne ait çok sayıda eşsiz buluntu gün yüzüne çıkarılmıştır. Özellikle son dönem kazılarında restorasyon ve konservasyon çalışmaları ağırlıklı olarak ortaya çıkarılan görkemli mimari, kültürel miras hassasiyeti ile koruma altına alınmıştır. Kentte yürütülen kazı çalışmaları sonucunda, Ayanis Kenti’nde Haldi Tapınağı’nı içeren tapınak alanı, depo odaları, evsel mekânlar, doğu payeli salon, podyumlu salon ve sivil halkın yaşadığı dışkent olmak üzere önemli alanlar açığa çıkarılmıştır. Tüm bu alanlarla birlikte krallığın, mimarisi, dini yaşantısı, ekonomisi, siyasi durumu ve etnik çeşitliliği hakkında pek çok bilgi elde edilmiştir. Ayanis koleksiyonuna ait eşsiz eserler günümüzde Van Urartu Müzesi’nde sergilenmektedir.

Ayanis kentinin izole konumu, bize sunduğu mimari, sanatsal ve kültürel her öğenin korunması açısından en önemli faktörlerden biri olmuştur. Kentin en yüksek noktasında yer alan tapınak alanı ve içerisinde bulunan Haldi Tapınağı kentin en dikkat çeken yapı grubunu oluşturmaktadır. Üç tarafı bazalt payeler ile çevrili olan tapınağın zemini ve içerisinde yer alan podyum, su mermerindendir. Tapınağa girişi sağlayan ince koridorun iki yanında ve tapınağın ön duvarlarında Urartu’nun bilinen en uzun tapınak yazıtı yer almaktadır. Tapınağın iç duvarları tamamen Ayanis’e özgü olan oyma-kakma tekniğinde yapılan hayat ağacı, kanatlı cinler ve sfenksler gibi mistik ve mitolojik Urartu motifleriyle süslüdür. Tapınağın içerisinde yer alan ve yine örneğine daha evvel hiç rastlanmayan su mermeri podyumunun üzeri ise kazıma tekniği ile süslüdür. Yine çeşitli mistik ve mitolojik motifler kullanılan bu podyumun bir benzeri de tapınak yapısının arkasında yer alan podyumlu salonda bulunmaktadır. Kentin krali-dini mekânı olarak tanımlanan ve podyumlu salon olarak adlandırılan yapının da örneğine henüz rastlanmamıştır. Mekânın dikkat çeken özelliklerinden biri ise duvarlarında kullanılan mavi boyanın (Urartu Mavisi), Anadolu’nun bilinen ilk sentetik boyası olduğudur.

Kentin sahip olduğu bu sanatsal ve dinsel zenginliğin yanı sıra, yer aldığı olağan üstü doğal güzelliklere sahip lokasyonu bizleri, buranın kraliyetin bir yazlık sarayı/kenti olduğu fikrine götürmektedir. Kentin bulunduğu alan, Van Gölü’nün bu gün bile en bakir ve en güzel kıyılarına sahip olmasının yanı sıra temiz havası ve Süphan Dağı’nın gün batımında sergilediği görsel şölen ile birlikte, kentin işlevine dair ipuçları sunmaktadır.

Kentin sahip olduğu yaklaşık 3.000 yıllık geçmişi ile birlikte sunmaya devam ettiği her türlü veri, özenle koruma altına alınmaya da devam etmektedir. Bu bağlamda yapılan en önemli çalışma Haldi Tapınağı’nın tamamen camdan yapılan bir kalıcı koruma çatısı içerisine alınması olmuştur. Devam eden süreçte ise podyumlu salon şimdilik geçici bir çatı örtüsü ile kapatılmış ve hem doğal hem de insan eliyle yapılabilecek olan tahribatlara karşı koruma sağlanmıştır. Ayrıca her yıl, kentin sur duvarları ve yine tapınak alanında, orijinal kerpiçleri korumak amacıyla pasif koruma yöntemleri uygulanmaktadır. Bu koruma çalışmaları, kentin gelecek nesillere ulaşabilmesi sebebiyle oldukça önem taşımaktadır.

Tüm bu kazı, koruma ve onarım çalışmalarının yanı sıra Ayanis Kenti’nin Doğu Anadolu’nun önemli örenyerlerinden biri haline gelebilmesi amacıyla çevre düzenlemeleri gibi yeni projelere başlanmıştır. Yerel yönetimlerin desteği ile başlanan bu proje kapsamında ahşap yürüme yolları, seyir terasları ve bilgilendirme levhaları yapılmıştır. Bu sayede kentin ziyaretçileri güvenli biçimde gezerken aynı zamanda mimari yapılar ve işlevleri hakkında da birçok bilgi edinebiliyor. Ahşap yolun sonu ise kente adını veren Süphan Dağı’nın tüm ihtişamıyla izlenebileceği gün batımı terası ile bitiyor. Şimdiye kadar yapılan tüm projelerin yanı sıra planlanmakta olan yeni projelerle birlikte Ayanis’in Urartu temalı bir arkeoparka çevrilmesi de söz konusu olmuştur.

Kentin kendi içerisinde sahip olduğu her türlü zenginliğin yanı sıra, hemen aşağısında bulunan ve Mavi Bayrak statüsündeki sahil şeridi ise kente ve yöreye farklı bir ayrıcalık katmaktadır. Son yıllarda yerel yönetimler ve ajanslar tarafından hayata geçirilmeye çalışılan Urartu Kültür Koridoru projesi bölge turizmi ve Urartu Arkeolojisi için özel ve önemli bir projedir. Zengin arkeolojik birikimi, yakın çevresindeki yeşillik alanları, doğal ve bakir koyları ve olağan üstü kültürel peyzajı ile Ayanis, projenin ve kültür rotasının en önemli merkezlerindendir.

Yararlanılan Kaynaklar

Çilingiroğlu, A. ve Salvini, M. (1995). Rusahinili in front of Mount Eiduru: The Urartian Fortress of Ayanis (7 th. Century B.C.), Studi Micenei ed Egeo-Anatolici (SMEA), 35: 111-124; Çilingiroğlu, A. ve Salvini M. (2001). Ayanis I: TenYears’ Excavations at Rusahinili Eiduru-Kai 1989-1998. CNR Istituto per gli Studi Micenei ed Egeo-Anatolici: Roma; Çilingiroğlu, A. (2006). “Ayanis Urartu Tapınağının Mülkleri”, Anadolu Arkeolojisine Katkılar 65 Yaşında Abdullah Yaylayı’ya Sunulan Yazılar (Editör: T. Takaoğlu). İstanbul: Hitit Color; Çilingiroğlu, A. (2010). “Ayanis Kalesi”, Urartu: Doğuda Değişim (Editör: K. Köroğlu ve E. Konyar E). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Işıklı, M. (2014). Reflections on Twenty Five Years of Excavations at Ayanis Castle: Past, Present and Future. ARAMAZD (Armenian Journal Of Near Eastern Studies), 13: 110-119; Işıklı, M., Akın, A. A. ve Öztürk, G. (2015). Van Ayanis Urartu Kalesi Kazılarında Yeni Dönem, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 35: 78-92.