Amastris Kazısı

ARKEOLOJİK KAZI VE YÜZEY ARAŞTIRMASI Yerleşim Kazısı

(Bartın, Amasra, 2017-2025)

Bartın ili Amasra ilçesi sınırlarında yer alan ve antik dönemde Paphlagonia bölgesinin önemli kıyı kentlerinden biri olarak bilinen Amastris Antik Kenti, Karadeniz arkeolojisinin en dikkat çekici yerleşimlerinden biridir. Günümüzde Amasra adıyla anılan bu yerleşim, tarihsel süreçte hem Anadolu’nun kuzeyinde kesintisiz kültürel sürekliliğiyle hem de farklı dönemlerde kazandırdığı anıtsal yapılarıyla bilim dünyasının ilgisini çekmiştir.

Kentin yer aldığı bölge, antik kaynaklarda MÖ VII. yüzyılda Miletos’un kuzey Karadeniz kolonizasyonu sırasında kurulan Sesamos adıyla anılmaktadır. Bu isme dair en erken yazılı kanıt, Homeros’un İlyadasının II. kitabında (852–856) yer alır: “Kromna’dan, Parthenios Irmağı’nın suladığı topraklardan, Sesamos ve Kytoros’tan gelen Enetler’in ve Paphlagonialılar’ın başında korkusuz Pylaimenes…” Bu ifade, Sesamos’un Arkaik dönemde hem coğrafi hem de etnik bağlamda bilinen bir yerleşim olduğunu göstermektedir. Arkeolojik olarak bu döneme ait yegâne maddi kanıtlar, koloni evresine tarihlenen sikkelerdir.

Bölgenin ilk sistematik araştırmaları, XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Batılı seyyah ve araştırmacılar tarafından yürütülmüş; özellikle Paphlagonia kıyı şeridinde yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Amasra ve çevresinde yapılan ilk arkeolojik tespitler, 1950’li yıllarda Amasra Müzesi’nin kurulmasıyla kayıt altına alınmıştır. Modern dönem kazı çalışmaları ise 2017 yılında Amasra Kum Mahallesi’nde yürütülen okul inşaatı sırasında ortaya çıkan arkeolojik kalıntılarla başlamıştır. Bu bulguların ardından alan koruma altına alınmış ve Amasra Müzesi Müdürlüğü başkanlığında kurtarma kazılarına başlanmıştır. Çalışmalar bir süre ara verildikten sonra 2022 yılında Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam’ın bilimsel danışmanlığında yeniden başlatılmıştır. 2024 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kazı alanı bilimsel kazı statüsü kazanmış ve Bartın Üniversitesi (BARÜ) yürütücülüğünde kazılar sürdürülmeye başlanmıştır. Bu süreçte kazıların bilimsel başkanlığını Prof. Dr. Bağdatlı Çam üstlenmiştir. 

Kazılar Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve desteğiyle yürütülmekte; Bartın Üniversitesi Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından organize edilmektedir. Çalışmaların bilimsel ve teknik boyutlarına farklı disiplinlerden uzmanlar, laboratuvar birimleri ve üniversite araştırma fonları katkı sağlamaktadır.

Amastris Antik Kenti’ndeki araştırmalar, kurtarma niteliğinden ziyade artık sistematik bir bilimsel kazı çerçevesine oturmuş olup, Roma İmparatorluk dönemi mimarisi ve kent dokusu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Günümüze kadar gerçekleştirilen çalışmalarda sütunlu bir yapı (stoa) ile “bedesten” olarak tanımlanan Roma hamamı ortaya çıkarılmıştır. Boyları dokuz metreyi bulan mermer sütunlarıyla stoa, Karadeniz Bölgesi’nin bilinen en anıtsal mermer yapılarından biridir. Anastylosis yöntemiyle gerçekleştirilen restorasyon kapsamında, yapıya ait orijinal mimari elemanlar kullanılarak üç sütun yeniden ayağa kaldırılmıştır. Yapının mimari oranları, bezemeleri ve kullanılan malzeme niteliği, Amastris’in Roma döneminde bölgesel bir refah ve estetik anlayışa ulaştığını göstermektedir.

Kazılarda ele geçen buluntular arasında Nymphe (su perisi/Aphrodite) heykeli, Büyük İskender başı, Lares (Roma ev tanrısı) heykelciği, yazıt parçaları, amuletler ve farklı dönemlere ait sikkeler yer almaktadır. Bu eserler, antik dönemde Amastris’in yalnızca politik değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal bir merkez olduğunu göstermektedir.

Arkeolojik veriler, kentin MÖ 301 yılında Herakleia Pontika tiranı Dionysios’un eşi ve Pers Kralı III. Dareios’un soyundan gelen Kraliçe Amastris tarafından yeniden kurulduğunu doğrulamaktadır. Kraliçe, Sesamos, Tion, Kromna ve Kytoros yerleşimlerini synoikismos yoluyla birleştirerek kendi adını taşıyan kenti inşa etmiştir. Amastris’in bastırdığı sikkelerde yer alan tiara giymiş kadın başı, onun Pers kökenine ve dinsel otoritesine işaret ederken; arka yüzdeki Aphrodite Anahitis betimi Hellenistik kültür çevresiyle kurduğu bağın sembolüdür. Bu ikonografik özellikler, Amastris’in kişisel meşruiyetini hem doğum kökeni hem de kültürel aidiyeti üzerinden temellendirdiğini ortaya koyar. Ölümünden sonra kent halkı tarafından ktistes (kurucu) olarak onurlandırılması, Hellenistik dönemde kadın yönetici kültünün Anadolu’daki erken örneklerinden birini oluşturur.

Kent, Hellenistik Dönem sonrasında Pontus Krallığı egemenliğine girmiş; MÖ 66’da Pompeius’un VI. Mithradates Eupator’u yenmesiyle Roma yönetimine bağlanmıştır. Roma döneminde Bithynia et Pontus Eyaleti’nin önemli liman kentlerinden biri olarak gelişen Amastris, Bizans döneminde de stratejik önemini korumuştur. XIII. yüzyılda Cenevizliler’in ticaret kolonisi haline gelen kent, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed’in Karadeniz seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Amastris Antik Kenti, günümüzde yalnızca kazı alanı değil, aynı zamanda kültürel mirasın korunması ve bölgesel kalkınma açısından da önemli bir merkezdir. Çalışmaların tamamlanmasıyla alanın ören yeri statüsü kazanması, kentin UNESCO Dünya Mirası adaylık sürecine katkı sağlaması ve Batı Karadeniz turizmi için yeni bir çekim noktası oluşturması hedeflenmektedir. Amastris’ten ele geçen eserler, bugün Amasra Müzesi başta olmak üzere bölgedeki müze koleksiyonlarında sergilenmekte; bu sayede kentin çok katmanlı tarihine dair maddi kültür kalıntıları hem bilim dünyasına hem de kamuya sunulmaktadır.

Antik dönemden günümüze uzanan bu çok katmanlı yerleşim, Karadeniz’in kuzey kıyılarında kültürel sürekliliği kesintisiz biçimde belgeleyen ender örneklerden biridir. Amastris Antik Kenti’nde sürdürülen çalışmalar, yalnızca bir arkeolojik kazı değil, aynı zamanda Anadolu’nun kuzeyinde binlerce yıl boyunca süregelen yerleşim ve kimlik dönüşümlerinin sessiz tanığı niteliğindedir.

Antik dönemden günümüze uzanan bu çok katmanlı yerleşim, Karadeniz’in kuzey kıyılarında kültürel sürekliliği kesintisiz biçimde belgeleyen ender örneklerden biridir. Amastris Antik Kenti’nde sürdürülen çalışmalar, yalnızca bir arkeolojik kazı değil, aynı zamanda Anadolu’nun kuzeyinde binlerce yıl boyunca süregelen yerleşim ve kimlik dönüşümlerinin sessiz tanığı niteliğindedir. Bugün Amasra, tarihsel mirasını korurken aynı zamanda modern bir sahil kenti kimliğiyle de öne çıkmaktadır. Antik limanın uzantısı sayılabilecek doğal koyları, korunmuş kent dokusu ve denizle bütünleşen topoğrafyası sayesinde bölge, Batı Karadeniz’in en önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir. Arkeolojik bulgularla iç içe geçmiş yerleşim dokusu, geçmişle bugünü yan yana yaşatan özgün bir kent kimliği yaratmaktadır. Bu yönüyle Amasra, hem antik Amastris’in kültürel mirasını sürdüren hem de çağdaş yaşamın ritmini barındıran nadir kıyı kentlerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Referanslar

Bağdatlı Çam, F., Bora, A. ve Bilici-Altunkayalıer, H. (2019). “New Archaeological Expeditions in the Ancient City of Amastris.” In G. R. Tsetskhladze and S. Atasoy (Eds.), Settlements and Necropoleis of the Black Sea and its Hinterland in Antiquity, (ss. 190-207). Oxford: Archaeopress; Bağdatlı-Çam, F. (2020). “Bir Kente İsim Veren Kraliçe Amastris ve Yönetici Kültü”, TÜBA-AR, 26: 91-110; Bağdatlı-Çam, F., (2016). Paphlagonia’da Bir Pers Prensesi ve Onun Kenti: Amastris, Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 1(2): 31-46; Bağdatlı-Çam, F., Bora, A. ve Bilici-Altunkayalıer, H. (2019). Amastris (Amasra) Antik Kentinde Arkeolojik Tespitler, TÜBA-AR, 24: 169-188; van Oppen de Ruiter, B. F. (2020). Amastris: The First Hellenistic Queen, Historia - Zeitschrift fur Alte Geschichte, 69(1): 17-37.

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: