Yeni Yiyecek Korkusu

Gastronomi Kavram Psikoloji

Korku kavramı psikoloji alan yazınında phobia (fobi) teriminin yerine kullanılmaktadır. Bu terim mitolojide savaş tanrısı Ares ile aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in oğlu olan ancak Ares’in yanından ayrılmayan, panik, korku ve dehşeti simgeleyen Phobos terimi ile örtüşmektedir. Bu bağlamda fobi “Kişinin saçma olduğunu bildiği halde belirli bir duruma veya nesneye karşı duyduğu anlamsız ve karşı konulmaz korku” olarak tanımlanmaktadır. Korku yeni ve bilinmeyen şeylere yönelik olduğunda neophobia olarak kavramsallaştırılmaktadır. Bazı bireylerin korku duyduğu nesnelerden biri de yeni yiyecekler olabilmektedir. Yiyecek tüketim davranışını belirleyen mekanizmanın merkezinde bulunan yeni yiyecek korkusu -food neophobia- kavramı sosyolojik açıdan 1988 yılında Fischler tarafından kaleme alındı. Yazar, insanların yeni ve yabancı yiyeceklerden hoşlanmamaya veya şüphelenmeye dair doğal bir eğilime sahip olduklarını; diğer taraftan da, yeni ve yabancı yiyecekler aramaya meyilli olduklarını öne sürerek lezzetteki yeni yiyecek korkusu ve yeni yiyecek arayışı eğilimleri arasındaki farka dikkat çekti. Bu farkı, hem etobur hem de otobur (omnivor) ikilemine dayalı olarak yeni yiyeceklere yaklaşma ve yeni yiyeceklerden sakınma ile 1992 yılında araştıran Pliner ve Hobden, yeni yiyecek korkusu kavramının ölçülmesi için 10 ifadeli bir ölçek önerdiler. Bu tarihten itibaren yeni yiyecek korkusu yeni yiyeceklere yönelik genel bir eğilimi belirlemek ve tüketicilerin belirli bir yiyecek türü hakkındaki algılarını analiz etmek için dikkate alınmaya başlandı. Kavram, turizm alanında 2000’li yıllardan itibaren özellikle Cohen ve Avieli’nin “Bir çekicilik ve bir engel olarak turizmde yiyeceğin iki yüzü”nü konu alan çalışması ile birlikte yiyecek (yöresel) tüketimini ve yiyecek festivalini konu alan çalışmalarda da ilgi görmeye başladı.

Yeni yiyecek korkusu yeni yiyecekleri yeme isteksizliği ve/veya bu tür yiyeceklerden kaçınma olarak tanımlanmaktadır. Bu isteksizliğin ve kaçınmanın altında yatan neden insanların, hem et hem de ot yiyen (omnivor) diğer hayvanlarla birlikte, yiyecek açısından yeni olanlara karşı korku duyan bir varlık olmalarıdır. Yeni yiyecekleri yeme isteksizliğinin ve/veya yemekten kaçınma konusundaki isteksizliğin, potansiyel olarak muhalif bir yiyecek ortamında koruyucu bir fonksiyona hizmet eden uyum değerine sahip olduğu varsayılmaktadır. Özellikle turistik bir varış yerinin bilinmeyen çevresinde yemek yeme, yeni yiyecek korkusuna sahip olan turistlerin bu korkusunu daha belirgin hâle getirebilir. Yeni yiyecek korkusu titizlikten farklı olarak yeni yiyeceklerin tadını sevmeme ve şüphelenme eğiliminden, sağlık kaygısından ve kültürel etkilerden kaynaklanmakta olup bu tür yiyecekleri yeme isteksizliği, yiyeceklerden kaçınma ve/veya yiyecekleri reddetme şeklinde kendini göstermektedir. Tüm bunlara rağmen yiyecek korkusu bireyleri potansiyel olarak sağlığa zararlı (toksik) gıdalar tüketmekten koruyan biyolojik olarak anlamlı bir mekanizma olarak da kabul edilmektedir.

Yeni yiyecek korkusu, yeni yiyecek arayışı olan insanların varlığına karşıt, durumsal farklılıklar bir yana, bireysel farklılıklar göz önüne alındığında bir kişilik özelliği olarak kabul görmekle birlikte belirli durumlarda da davranış şekli olarak kabul edilmektedir. Bu korku eğitim seviyesine, cinsiyete, yaşa, kentleşme düzeyine, korku seviyesine, farklı kültürlere maruz kalmaya ve sosyo-ekonomik duruma göre değişiklik gösterebilmektedir. Yiyecek korkusuna sahip bireyler yeni ve yabancı yiyecekleri istememe ve reddetme dışında bu yiyeceklerin bulunduğu etkinliklere karşı olumsuz tutum, niyet ve davranış (memnuniyet, tekrar ziyaret vb.) sergilemektedir. Yeni yiyecek korkusu sanıldığı gibi üstesinden gelinemeyecek bir korku değildir. Bireylerin sosyo-ekonomik (gelir, eğitim durumu) statülerindeki değişmeler ve farklı kültürlere maruz kalma, yiyeceği içine alan çok çeşitli uyaranlara ilişkin bilgiyi artırarak bazı yeni veya alışılmamış yiyecekleri tüketme istekliliğini etkileyebilmektedir. Bunun dışında yeni yiyeceklerden korkan bir bireye yeni yiyeceklerin kötü bir tada sahip olmadığı deneyimletilerek öğretilebilir. Böyle bir deneyim yeni yiyecek korkusunun azalmasına neden olabilir.

Referanslar

Cohen, E. ve Avieli, N. (2004). Food in Tourism Attraction and Impediment, Annals of Tourism Research, 31(4): 755-778; Fischler, C. (1988). Food, Self and Identify, Social Science Information, 27: 275-292; Gürel, E. ve Muter, C. (2007). Psikomitolojik Terimler: Psikoloji Literatüründe Mitolojinin Kullanılması, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1): 537-569; Kim, Y.G., Suh, B.W. ve Eves, A. (2010). The Relationships between Food-Related Personality Traits, Satisfaction, and Loyalty Among Visitors Attending Food Events and Festivals, International Journal of Hospitality Management, 29(2): 216-226; Mak, A.H.N., Lumbers, M., Eves, A. ve Chang, R.C.Y. (2017). The Effects of Food-Related Personality Traits on Tourist Food Consumption Motivations, Asia Pacific Journal of Tourism Research, 22(1): 1-20; Pliner, P. ve Hobden, K. (1992). Development of a Scale to Measure the Trait of Food Neophobia in Humans, Appetite, 19: 105-120; Tuorila, H., Lahteenmaki, L., Pohjalainen, L. ve Lotti, L. (2001). Food Neophobia Among the Finns and Related Responses to Familiar and Unfamiliar Foods, Food Quality and Preference, 12: 29-37.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Pliner, P. ve Salvy, S.J. (2006). Food Neophobia in Humans. İçinde; Shepherd. R. ve Raats, M. (Editörler), The Psychology of Food Choice (ss. 75-92). Oxon: CABI.