Turizmde Yabancılaşma

Kavram Sosyoloji

İlk olarak Hegel tarafından ortaya atılan yabancılaşma, dini bir kavram olarak açıklandı. Hegel’e göre insan kendi putlarını yaratarak, din olgusundan bir kaçış yolu aramaktadır. Ayrıca yabancılaşma kavramı, Karl Marx’ın el yazmaları ve Alman ideolojisi isimli eserlerinde 1844 yılında tanımladığı bir kavramdır. Marx’a göre yabancılaşma iki türlüdür. Bunlardan birincisi, insanın doğadan kopması manasına gelen yabancılaşmadır. Bu görüşe göre insan, içinde yaşadığı doğadan koparak, kültürel ve toplumsal konularda kendine ikinci bir dünya kurmaktadır. Böylelikle doğaya yabancılaşmaktadır. İkinci yabancılaşma ise; kapitalist düzenin bir aracı haline gelen insanın yaşadığı yabancılaşmadır. Bunun sonucunda insan kendi doğasına ve benliğine yabancılaşmaktadır. Ayrıca bu yabancılaşma insanın ilişkilerine, yaşamına ve dünya görüşüne de etki etmektedir.

Kapitalist ekonomi düzeninin hâkim olduğu ülkelerde yaşayan bireyler; insani erdemlerden uzaklaşarak, ekonomik sistemin bir aracı olmaya başlamaktadırlar. Bu uzaklaşma genellikle insanın madde karşısında değer kaybetmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu gibi toplumlarda yaşayan bireyler, manevi değerlerden uzaklaşarak, maddiyata daha fazla önem veren bir ruh haline bürünmektedirler. İnsanın kendi benliğinden uzaklaşıp kapitalist sistemin bir aracı haline dönüştüğü bu süreç yabancılaşma kavramı ile açıklanmaktadır.

Yabancılaşma kavramı ile ilgili yazın incelendiğinde bu konunun; sosyoloji, psikoloji ve felsefe gibi alanlarda çok yoğun çalışıldığı görülmektedir. Turizmde yabancılaşma ile ilgili çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Turizmde yabancılaşma kavramını; turist ve turizmci üzerinden açıklamak daha doğru bir yaklaşım olmaktadır. Turistin yabancılaşması, turistik tercihlerde bulunurken; öz benliğinden, kültüründen ve kendi ihtiyaçlarından uzaklaşması şeklinde gerçekleşmektedir. Günümüzde birçok turist sektörün ona sunduğu veya etrafında gördüğü şeylerden etkilenerek tatil şekline karar vermektedir. Turizm sektörü uluslararası bir yapıya sahip olduğundan, birçok turist kendi kültüründen olmayan ürün ve hizmetlere maruz bırakılmaktadır. Bu da o bireyi zamanla sıradanlaştırarak benliğinden uzaklaştırmaktadır.

Turizm işletmecileri ise sadece maddi kazanç elde etmeyi temel hedefleri haline getirerek, tüm değerlerden uzaklaşıp, kazanma odaklı hareket etmektedirler. Bu tarz yöneticilerin emrinde çalışan sıradan personel ise bu sistemi hiç sorgulama şansını bulamamaktadır. Böylece turizm sektöründe çalışanlar sistemin bir dişlisi, patronlar ise bu sistemi hareket ettiren motor rolüne girmektedir.

Turizm sektörü yapısı itibariyle kültürlerarası etkileşime çok açık bir sektördür. Bunun nedeni; her yıl farklı kültürlerden gelen binlerce insanın aynı ortamda bulunması ve birbirlerini etkilemesidir. Bunun sonucu olarak, turizmin yoğun olduğu destinasyonlarda yabancılaşma olgusuna daha fazla rastlamak mümkündür. Çünkü bu bölgelerde yaşanan yoğun rekabet ortamı yerel halkın ve turizm işletmelerinin tüm zamanını işgal etmektedir. Turizm bölgelerinde yaşayan ebeveynler iş yoğunluğu sebebiyle çocuklarının yetiştirilmesi konusunda gerekli zamanı ayıramamaktadır. Bu da turistik bölgelerde yetişen çocukların kişiliklerinin kültürel açıdan kozmopolit bir yapıya bürünmesine neden olmaktadır. Turizm bölgelerindeki alkol, uyuşturucu ve diğer yasa dışı olayların daha sık görülmesinin nedeninin de bu yabancılaşma olduğu düşünülmektedir.

Yabancılaşma kavramını tetikleyen bir diğer unsur ise teknolojinin gündelik hayatın merkezine oturmasıdır. Teknolojinin gelişmesi turizm sektörüne hız kazandırsa da; bu durum iş ortamında insani ilişkileri zayıflatmaktadır. Aynı otelde her gün birbirine rapor gönderen çalışanlar birbirinin adını bile bilmemektedir. Bu durum turizm çalışanlarının içine kapanık bir ruh haline bürünmesine yol açmaktadır. Turizmde yabancılaşma probleminin önüne geçmek için işletmelerde insani ilişkileri ön plana çıkarmak gerekmektedir. Özellikle çok sayıda personelin çalıştığı turizm işletmelerinde insan kaynakları bölümünün sosyal ilişkileri destekleyici etkinlikler düzenlemesi gerekmektedir. Ayrıca turist ve turizm personeli arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi turizmde yabancılaşmayı azaltacak en önemli adımlardan biri olmaktadır.

Referanslar

Bolat, T., Seymen, O., Bolat, O. ve Kinter, O. (2017). Turizm Sektöründe Çalışma Koşulları Algısı, Hizmet Verme Yatkınlığı ve Mesleki Yabancılaşma İlişkisi: Turizm Eğitim Alan Öğrenciler Açısından Bir Değerlendirme, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6(3): 401-430; Bulut, Y. ve Gülcan, B. (2018). Kültürel Yabancılaşmaya Bağlı Otantiklik Arayışına Türk Dünyası Turizmi Cephesinden Bakış. Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 7(4); Yumuk, Y. ve Koyuncu, M. (2011). Otel İşletmelerinde İşe Yabancılaşmanın İş Tatmini Üzerine Etkisi: Nevşehir İlinde Bir Uygulama (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Nevşehir. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Polat, S. A. ve Polat, S. (2016). Turizm Perspektifinden Yabancılaşmanın Sosyo-Psikolojik Analizi: Günlük Yaşamdan Turistik Yaşama Yabancılaşma Döngüsü, Sosyoekonomi Dergisi, 24(28): 235-254.