Rejeneratif (Yenileyici) Turizm
Kavram
-
2024
Rejeneratif (yenileyici) turizm kavramı, sürdürülebilirlik yaklaşımının sınırlılıklarının hissedilmeye başlamasıyla önem kazanmıştır. İlk olarak, Anna Pollock'un 1995'te turizm endüstrisini “yaşayan bir organizma” olarak ele almayı önerdiği paradigmayla dikkat çekmiştir. Rejeneratif tasarımın temel fikirlerinden biri olan “yaşam koşullarını sürekli yenileme” ve “ekolojik uyum içinde gelişim” fikri, turizme uyarlanarak gelişmiştir. Rejeneratif turizm, sürdürülebilir turizmin ötesine geçen ve ekosistemlerin, toplulukların ve destinasyonların hem sosyal hem de çevresel olarak yenilenmesini hedefleyen bir turizm yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, mevcut sistemleri yalnızca korumakla yetinmeyip, bunları iyileştirmeyi ve yenilemeyi amaçlar. Rejeneratif turizm için esas olan, turizmi yerel halkın haklarına odaklanacak şekilde yeniden tanımlamak ve turizmin sosyal kapasitelerini yeniden inşa etmektir.
COVID-19 salgını sonrası, turizmin çevresel, sosyal ve ekonomik kırılganlıkları daha net bir şekilde görülmüştür. Bu durum, rejeneratif turizmin akademik ve pratik bağlamda hızla benimsenmesini sağlamıştır. Rejeneratif turizm, çevresel sürdürülebilirlikten öteye geçerek, toplumların, ekosistemlerin ve ekonomilerin bütünsel olarak yeniden inşasını; destinasyonları ve turistleri bir bütün olarak ele alarak doğal çevreyle uyum içinde hareket etmeyi; ekosistemler, yerel kültürler ve ekonomiler üzerinde olumlu etkiler yaratmayı ve insan müdahalesiyle bozulan alanları yeniden canlandırmayı hedefler. Aynı zamanda, bu yaklaşım yaşayan sistemler düşüncesinden ilham alarak, yerel paydaşları turizm planlama süreçlerinin tasarlanması ve uygulanmasında aktif bir şekilde dahil etmeyi amaçlar ve böylece kapsayıcı ve yenilikçi gündemlerin hayata geçirilmesini destekler.
Rejeneratif turizm, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile yakından ilişkilidir. Örneğin, “Onurlu İş ve Ekonomik Büyüme” (Hedef 8) kapsamında yerel istihdam ve girişimcilik fırsatları yaratırken; “Sorumlu Tüketim ve Üretim” (Hedef 12) kapsamında kaynakların sürdürülebilir kullanımını ve “İklim Eylemi” (Hedef 13) ile turizmin karbon ayak izini azaltmayı ve çevresel zorluklara karşı dayanıklılığı artırmayı hedefler.
Bu yaklaşım, aktif yenilenme ve etik dönüşüme yaptığı vurgu ile sürdürülebilir ve dirençli destinasyonlar yaratmada temel bir rol oynar. Turizm sektöründeki küresel paydaşlar, rejeneratif turizm ilkelerini benimseyerek hem insanlar hem de gezegen için daha iyi bir geleceğe katkıda bulunabilir.
Temel İlkeler
Doğa ile Bütünleşme: Destinasyonları ve turistleri bir bütün olarak ele almak ve doğal çevreyle uyum içinde hareket etmek
Olumlu Etki: Yerel toplulukların refahını ve yaşam kalitesini artırmak, ziyaretçiler için anlamlı ve otantik deneyimler sağlamak ve tüm paydaşlar için sürdürülebilir ekonomik faydalar sağlamak
Aktif Restorasyon ve Yenileme: Ekosistemler, yerel kültürler ve ekonomiler üzerinde olumlu etkiler yaratarak, insan müdahalesiyle bozulan alanları yeniden canlandırmak
Bütüncül Sistem Düşüncesi: Çevresel, sosyal ve ekonomik faktörlerin birbirine bağlılığını kabul ederek dengeli ve bütünleştirici çözümler bulmak
Toplum Katılımı ve Toplum Merkezli Kalkınma: Yerel toplulukların karar alma süreçlerine aktif olarak katılmasını ve turizm faaliyetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağlamak
Biyoçeşitlilik ve Kültürel Koruma: Yerel geleneklere ve kültürlere saygı gösterip onları canlandırırken biyoçeşitliliği koruyan ve geliştiren uygulamaları teşvik etmek
İşbirliği ve Eğitim: Paydaşlar arasında ortaklıklar ve rejeneratif uygulamalar hakkında farkındalık ve eğitimi teşvik etmek
Rejeneratif turizm, turizm endüstrisinde bir paradigma değişimini temsil etmektedir. Bu yaklaşım, ekosistemler, topluluklar ve ekonomiler arasındaki bağlantıları ele alarak hem destinasyonlar hem de gezginler için dayanıklılığı, eşitliği, adaleti ve uzun vadeli refahı önceleyen turizm için dönüştürücü bir yol sunmaktadır. Bu ilkelere bağlı kalınarak, yenileyici, sürdürülebilir ve herkes için faydalı bir turizm geleceği inşa edilebilir.
Referanslar
Becken, S. ve Kaur, J. (2022). Anchoring “tourism value” within a regenerative tourism paradigm – A government perspective, Journal of Sustainable Tourism, 30(1): 52–68. https://doi.org/10.1080/09669582.2021.1990305; Cave, J. ve Dredge, D. (2020). Regenerative tourism needs diverse economic practices, Tourism Geographies, 22(3): 503–513. https://doi.org/10.1080/14616688.2020.1768434; Hussain, A. (2021). A future of tourism industry: Conscious travel, destination recovery and regenerative tourism, Journal of Sustainability and Resilience, 1(1): 1–10.; Major, J. ve Clarke, D. (2022). Regenerative tourism in Aotearoa New Zealand–A new paradigm for the VUCA world, Journal of Tourism Futures, 8(2): 194–199.; Mang, P. ve Reed, B. (2015). Regenerative design and development. İçinde; D. Hes ve C. D. Plessis (Editörler), Designing for hope: Pathways to regenerative sustainability (ss. 111–134). Routledge.; United Nations World Tourism Organization (UNWTO). (2023). Tourism in the 2030 agenda. https://www.unwto.org/tourism-in-2030-agenda, (Erişim tarihi: 28. 12. 22024)
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Alnoor, A., Bayram, G. E., XinYing, C. ve Shah, S. H. A. (Eds.). (2024). The Role of Artificial Intelligence in Regenerative Tourism and Green Destinations, Emerald.; Dredge, D. (2022). Regenerative tourism: Transforming mindsets, systems and practices, Journal of Tourism Futures, 8(3): 269–281. https://doi.org/10.1108/JTF-01-2022-0015; Pollock, A. (2019). Flourishing beyond sustainability. The promise of a regenerative tourism. In Proceedings of the ETC, Workshop, Krakow, Poland, 1 December 2019.