Potlaç

Etkinlik Özel Gün Doğal ve Kültürel Miras Somut Olmayan Kültürel Miras

Türkçe potlaç olarak ifade edilen “potlatch” kelimesi Türkçeye İngilizceden girmiş olup, Kuzey Amerika yerli (Kızılderili) topluluklarında “vermek” veya “tüketmek” anlamında kullanılmaktadır. Potlaç, hediyeleşme veya armağan kültüründen farklı olarak bireysel etkileşimlerden öte toplumsal dayanışma amacı da güder. Daha çok ilkel topluluklarda toplumsal refah ve sınıf ayrımının azalması amacıyla yapılan potlaç, bir nevi toplum sigortası işlevini gören bir etkinlik olarak kabul görmüştür. Modern kapitalist üretim ve tüketim anlayışının tersine, prestijin ve saygınlığın, biriktirerek değil, dağıtılarak elde edileceği düşüncesine örnek olarak gösterilebilir.

Eski Orta Asya Türk topluluklarında yapılan yağma ve ülüş gibi ritüellerin de Ziya Gökalp gibi toplum bilimciler tarafından “potlaç” ritüelleri benzer özelliklere sahip olduğu belirlenmiştir. Potlaç kültürünün öncelikle Kuzey Amerika’daki yerliler tarafından kabul görmesinde, avcı toplayıcı veya küçük çaplı çiftçi olmaları, soy, gelenek, klan veya kabile sistemleri ile hareket etmeleri, ekonomilerinin iç-dış baskı ve değişimlere karşı kırılgan olmasının etkili olduğu bilinmektedir. Eski Türk topluluklarının da yarı göçebe ve kısmi çiftçi ekonomisi, aile, oymak, boy ve kavim şeklindeki sosyal ve siyasal örgütlenmeleri Kızılderili avcı kültürü ile benzerlik taşımaktadır. Ayrıca, İslamiyet öncesi Türk toplum yapısının genellikle konar göçer yaşam tarzına sahip olmaları da potlaç kültürünün yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Bu yolla aynı zamanda, hareketli bir yaşam tarzına sahip olan toplumlarda aşırı mal ve üretimin önüne geçilirken, fazla olanın da dağıtılmasıyla eşyaya olan bağımlılığın kırılması amaçlanmıştır. 

Potlaç ritüelinde, şöleni tertip eden bey mallarını ve eşyalarını bir yere yığdıktan sonra hanımı ile odayı terk eder. Daha sonra bu mallar davetliler tarafından yağmalanmaya başlanır. Buradaki yağma, çift taraflı gönüllülük esasına bağlıdır. Davetlilerin yağmaya katılmaması veya hediyeleri kabul etmemesi hoş karşılanmadığından, kalan mallar yakılır veya yok edilerek ortadan kaldırılır. Bereket teması içerisinde yapılan bu ritüel ile durumu iyi olmayan kişiler de iyi yemekler yiyip, güzel kıyafetler giyebilir ve beyin sürüsünden yağmaladıkları hayvanlara sahip olabilmektedirler. Bu sayede toplumsal refah gözetilirken, zengin ve fakir arasındaki olası ayrımlar da azaltılmış olmaktadır.

 "Komutan kendisinde, at gibi, giyim-kuşam, silah ve teçhizat gibi en lüzumlu şeyler dışında bütün mal ve servetini askere dağıtmalıdır. Ona şöhret kazanıp, dünyaya nam salmak yeter. Ailesini, çoluk çocuğunu düşünerek, mal-mülk peşinde koşmamalı veya mal-mülk, bağ bahçe edineceğim diye gümüş yığmamalıdır. Silah arkadaşlarına sık sık ihsan ve ikramda bulunmalıdır. Yedirmeli içirmeli ve giydirmeli. At koşum, çokça köle ve kız vermeli."  XI. yüzyılda Yusuf Has Hacib’ in kaleme aldığı Kutadgu Bilig’te geçen bu metinden de anlaşılacağı üzere saygınlık, şöhret ve onur gibi kavramlar kişinin ne kadar malı, mülkü olduğu değil bu mülkün ne kadar dağıtıldığı ile elde edilir. Dede Korkut hikâyelerinden “Salur Kazan’ın Evi Yağmalanması” bir potlaç örneği olarak değerlendirilir. Osmanlı döneminde “han-ı yağma, diş kirası, çanak yağması” gibi kültürel etkinlikler, potlaç kültürünün devamı olarak görülebilir. Günümüzde de etik ve ahlaki değerlerin zamanla değişmesine rağmen, potlaç ritüellerinin izlerine rastlanmaktadır. Bakıldığında halen Anadolu halkları arasında, çeşitli yağma ritüelleri aktif olarak devam ettirilmektedir. Örneğin, "Tavuk Kapma" (Çumra Yöresi), "Çorba Kapma", "Makrama Kapma" (Ankara), "Çeyiz Yağması" (Zile Yöresi), "Gelin-Damat Üstüne Serpilen Para, Çerez, Şekerlerin Kapışılması" gibi gelenekler bu ritüellerin birer örneğidir. Ayrıca, kutlama, ölüm, doğum veya hayır gibi farklı amaçlarla halka yemek veya tatlı dağıtılması yanında, imece gibi uygulamalar toplumsal dayanışmada önemli bir gelenek olmaya devam etmektedir. Benzer şekilde Ramazan çadırları, giysi ve eşya toplama kutuları ve bu etkinlikler de toplumsal yardımlaşmanın birer örneğidir. Tüm gelenek ve ritüellerin zamanla nezaket ve ahlaki kurallar içinde değişiklik göstermesinde olduğu gibi potlaç kültüründe de temel amaç değişmemekle beraber pratikte bazı değişimlerin yaşandığı görülmektedir. Potlaç ritüelinde olduğu gibi bu tür etkinlikler toplumun birlik ve beraberliğini güçlendirmeye ve insanların birbirlerine destek olmasını sağlamaya yönelik önemli araçlar olarak varlığını sürdürmektedir. Örneğin, Darüşşafaka, Kızılay gibi kurumlar ve huzurevleri gibi sosyal kuruluşlar ihtiyaç sahibi insanlara ulaşmakta ve potlaç ritüellerinin önemli bir özelliği olmaktadır. Ayrıca, belediyeler ve yerel otoriteler ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için çeşitli faaliyetler hayata geçirmektedir. Bu ritüeller ve sosyal aktiviteler toplumsal dayanışma ruhunu canlı tutmakta ve insanların desteklenmesine olanak sağlamaktadır. İmaret ve fonlar aracılığıyla sunulan yardımlar, toplumda daha güçlü bağları ve dayanışmayı teşvik etmekte ve bu ritüeller sadece maddi yardım sağlamanın yanı sıra, manevi desteği ve dayanışma duygusunu da arttırmaktadır. 

Potlaç ritüelleri bir toplumun sosyal refahının artırılmasında ve ihtiyaç sahiplerine destek sağlanmasında önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. Bu ritüeller halen daha adil, dengeli ve destekleyici bir toplum yapısının oluşmasına katkıda bulunmakta ve sosyal politikanın etkin bir şekilde uygulanmasına yardımcı olmaktadır. 

Referanslar

Can, M. (n.d.). Osmanlı Devleti’nde Eski Bir Türk Geleneği: Çanak Yağması; An Old Turkish Tradition in the Ottoman State: Dish Plunder. Çavdaroğlu Erhan. (2017). Orta Asya’dan Anadolu’ya Han Yağması ve Tahta Çıkma Geleneği, Genç Kalemler Tarih Araştırmaları Dergisi, 3 (4): 28–35; Demez, G. (2011). Armağanın Değişen Sosyo-Kültürel Anlamları: Tüketim Toplumu Bağlamında Bir Hediyeleşme Örneği Olarak Çiçek Gönderme, Mediterranean Journal of Humanities, 2(1): 87–103, https://doi.org/10.13114/mjh/20111791; Gültekin K. Ahmet. (2015). Potlach (Potlaç), Bilim ve Ütopya–Aylık Bilim, Kültür ve Politika Dergisi, 59–64.; Mandaloğlu Mehmet. (2012). İslamiyet’ten Önce Türklerde Toplantı ve Törenler. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 16(2): 211–232.