-
2019
1851’deki ilk dünya sergisi, sanayi güçlerin rekabetini tüm dünya ülkelerine temsili olarak gösterilmesi amacıyla Londra’da düzenlendi. İlk dünya sergisinin düzenlenmesi, İngiliz ürünleri için yeni potansiyel pazarlardan yararlanılması düşüncesiyle, Fransa’daki ulusal sergileri ziyaret eden İngiliz Devlet Arşiv Dairesi memurlarından Sir Henry Cole tarafından Kraliçe Victoria’ya önerildi. Sir Henry Cole, düzenlenecek dünya sergisinde, sinai ürünlerin yanı sıra güzel sanatların da mekanik üretime yansıtılmasını istedi. Tasarım okullarındaki ürünlerin de sergilenmesiyle halkın genel beğeni düzeyinin yükseltilebileceği düşünüldü. Sergi, küreselleşme ve uluslararası ticaretin mimari simgesi olan Kristal Saray’da yapıldı. 1 Mayıs - 11. 10. 1851 tarihleri arasında, Londra’da Hyde Park’da düzenlenen serginin teması Tüm Ulusların Zenginliği olarak belirlendi. Başlangıçta sadece küçük ve imtiyazlı bir grubun sergiden yararlanabileceği düşünüldü. Ancak mal seçimi ve dünyanın her bir köşesinde teşhir edilen uygun fiyatlı ürünlerin sergilenmesi, sergiyi uluslararası boyuta taşıdı. Sergide, temasından da anlaşılacağı üzere, Tüm Ulusların Zenginliği’ni sağlayabilecek arz ve taleplerin gösterilmesi amaçlandı. 26 bin metrekarelik sergi alanı 25 farklı ülkeden 6.039.195 ziyaretçiyi karşıladı. Sergi için tasarlanan binanın dönemin en önemli sanayisine sahip olan İngiltere’nin gücünü temsil etmesi, konumlandığı parktaki ağaçlara zarar verilmeden kısa sürede inşa edilmesi öncelikli olarak görüldü. Hyde Park’da geçici olarak inşa edilecek ana sergi binasının tasarımı için düzenlenen yarışmaya üç hafta içinde 245 aday başvurdu. Belirlenen ihtiyaçların karşılanamaması sebebiyle öneriler konusunda karara varılamadı ve sergi binası için bu esnada Kraliçe için sera yapıları tasarlamakla meşgul olan Joseph Paxton’ın istihdam edilmesine karar verildi. Paxton’ın mimarisini düzenlediği serginin iç mekan planlamalarını Owen Jones tamamladı. Kristal Saray ismi verilen sergi binası, Vatikan’daki St. Petrus Kilisesi’nin dört, İngiltere’deki St. Paul Katedrali’nin altı katı büyüklüğünde sera şeklinde tasarlanmış modüler bir yapıydı. İç mekan düzenlemesinde oryantalizmden yola çıkarak Elhamra Sarayı’nın referans alınması, sergiye doğulu bir pazaryeri görüntüsü verdi. Osmanlı Devleti, 1838’de imzalanan Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması ile hızlanan ekonominin dış ticarete açılımında dünya sergisini bir fırsat olarak görerek sergiye katıldı. Sergide henüz bağımsız ülke pavyonlarına yer verilmediğinden ve serginin ilk dünya sergisi olması sebebiyle ulusal mimari temsil ön planda değildi. Ana sergi yapısının içinde, Mısır ile birlikte düzenlenen Osmanlı pavyonunun bir yanında Yunanistan, diğer yanında İran pavyonu yer aldı. Bugün Victoria ve Albert Müzesi’nde bulunan pastel renklerin hâkim olduğu, çift örgülü ipek ve metal ipliklerle pamuklu beze işlenmiş havlu, Osmanlı Devleti’nin sergide temsil ürünü olarak gönderdiği el işlemelerini göstermektedir. Sergi kayıtlarına göre, havlunun dokuma biçimi daha sonra pavyonu ziyaret eden Manchester fabrikatörleri tarafından taklit edilerek sinai dokumayla imal edilmiştir. Geçici bir yapı olarak tasarlanan Kristal Saray, 1854’de söküldü ve ufak değişikliklerle Sydenham’da kalıcı olarak yeniden inşa edildi. Ancak bu görkemli bina, 1936’da çıkan büyük yangınla yok oldu.
Referanslar
Ergüney, Y. D. (2018). Ondokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Dünya Fuarlarında Osmanlı Devleti’nin Mimari Temsili. İstanbul: Der Yayınları.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Ergüney, Y. D. (2018). Ondokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Dünya Fuarlarında Osmanlı Devleti’nin Mimari Temsili. İstanbul: Der Yayınları.