Kütahya Çini Müzesi
(Kütahya, 1999 - )
-
2019
Kütahya kent merkezinde, Paşamsultan Mahallesi’ndeki Ulu Camii yanında yer alan yapı, son Germiyan Beyi II. Yakup Bey tarafından, 1411-1412 yıllarında yaptırılan ve uzun süre kütüphane olarak kullanılan külliyenin bir elemanı olan imaret yapısının, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından iki yıl süren bir restorasyondan sonra Çini Müzesi olarak 5. 03. 1999 yılında ziyarete açılmıştır. Dünyanın ilk ve tek çini müzesi niteliğinde olan müze, kubbeli avlunun altındaki yekpare mermer şadırvandan dolayı Gök Şadırvan olarak da isimlendirilmektedir. Kubbeli ve şadırvanlı avluya, üç yönde kubbeli birer eyvan ile iki oda açılmaktadır. Eyvanlardan birinin içinde; erkek varisi olmadığından topraklarını Osmanlı’ya vasiyet eden Germiyan beyi II. Yakup Bey’in çinili sandukası yer almaktadır. Türbe olarak kullanılan bu bölümün önüne XX. yüzyıl başlarında Ulu Cami’nin, tamirat nedeniyle kapalı olmasından dolayı, namaz ibadetlerinin burada yapılması için bir mihrap eklenmiştir. Külliyenin elemanlarından biri olan imaretin bitişiğindeki 1960’lı yıllarda yıkılan medresenin taş vakıf kitabesi, müzenin giriş kapısının solundaki bir nişin içine alınarak koruma altına alınmıştır. Söz konusu kitabe, II. Yakup Çelebiye ait Osmanlı Türkçesiyle yazılmış dünyanın en büyük ikinci taş kitabesidir. 39 satırdan oluşan kitabede, Germiyanoğlu II. Yakup tarafından vakfedilmiş olan yerler, burada çalışanlara verilecek ücretler ve medreseye gelen misafirlere nasıl davranılacağı belirtilmektedir.
Müzedeki vitrinlerde ise XIV. yüzyıldan günümüze kadar Kütahya ve İznik’te üretilen çiniden mimari elemanlar, kitabeler, vazo, tabak, pano ve çiniden yapılma ev gereçleri kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Sergilenen eserlerin çoğu, Kütahya ve İznik çinilerinden ibaret olup tamamı el ile yapılan bu çiniler, tek tek fırça ile yapılmış birer sanat eseri niteliğindedir. Teşhir edilen en eski eserler arasında, Konya’daki Selçuklu döneminden kalma Kubadabad Sarayı kazılarında çıkan çini parçaları ile Topkapı Sarayı’ndan getirilmiş XVI. yüzyıla ait Osmanlı döneminden kalma İznik çinileri dikkat çekmektedir. Müzenin vitrinlerini süsleyen en kalabalık çini grubunu, XIV. yüzyıldan başlayarak günümüze değin yapılan örnekler oluşturmaktadır. Müzede sergilenen eserler arasında, iş insanı Rıfat Çini’nin müzeye bağışladığı değerli eski çiniler ile çinicilerin üstadı olarak anılan Hafız Mehmet Emin’in gümüş bir mührü ve torunları tarafından müzeye bağışlanmış kendi eseri olan çiniden yapılmış bir sehpa da bulunmaktadır. Müzede çok kaliteli çinilerin haricinde, çini yapımında kullanılan madde, boya, fırça ve desen örnekleri de teşhir edilmektedir. Topkapı Sarayı’ndan getirilen İznik çinilerinin en nadide duvar karo örneklerinin de sergilendiği müzede, Kütahya Tanıtım Vakfı tarafından yapılan çini yarışmalarında derece alan tabaklar ile çini pano örnekleri ve 1921 tarihli eski bir çeşme kitabesi de sergilenmektedir. Müzede bunların yanı sıra tarihteki ilk toplu iş sözleşmesi olan orijinali Ankara’da Milli Kütüphane’de olan 1766’da Kütahya’da imzalanan Fincancılar Antlaşması'nın bir örneği de mevcuttur. Dönemin valisi Ali Paşa huzurunda yapılan söz konusu antlaşmada; 24 işyerinden başka işyeri açılmayacağı belirtilerek, fincancı usta, kalfa ve çırakların alacağı ücretler tek tek yazılmış, antlaşmaya uymayanların ise kürek cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir. Zengin repertuarıyla müze, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait buluntuların da aralarında olduğu yaklaşık 500 eserle adeta ziyaretçilerini çininin tarihi gelişimine tanıklık ettirmektedir.
Referanslar
Aslanapa, O. (1977). Yüzyıllar Boyunca Türk Sanatı (14. Yüzyıl). Ankara: MEB Devlet Kitapları; Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2019). Çini Müzesi, https://kutahya.ktb.gov.tr/TR-69423/cini-muzesi.html, (Erişim tarihi: 20.11.2019); Önder, M. (1999). Türkiye Müzeleri. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları; Serdar Ünal ile 08.11.2019 tarihli görüşme, (Görüşen: O. Başak).