İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Ilıca Mahallesi’nde yer almaktadır. XIX. yüzyılda inşa edildiği bilinmekle birlikte kesin olarak inşa edildiği tarih bilinmemektedir. Otel bulunduğu parsele uydurularak yamuk planlı inşa edilmiştir. Binanın zemin katı kargir malzemeyle yığma olarak inşa edilmiş olup birinci katı bağdadi yöntemiyle ahşap karkas olarak inşa edilmiştir. Birinci katta ahşap malzemeyle oluşturulmuştur ve çok sayıda cumba bulunmaktadır. Üst örtüsü kiremit örtülü kırma çatıdır. Günümüzde otel ve restaurant olarak kullanılmaktadır. Tüm pencereleri dikdörtgen formundadır ve ahşap doğramalarla oluşturulmuştur. Üst kattaki pencerelerde ahşap kepenkler mevcuttur. Giriş kapısının üstünde, iki ahşap direkle taşınan üç yana eğimli, kırma çatılı ve kiremit örtülü bir sundurması bulunmaktadır.

XIX. yüzyıl ortalarında yalnızca birkaç havuz ve bir kahvehaneye sahip olan Ilıca, zaman içinde gelişmiş ve bölgede konaklama yapıları ile banyolar tesis edilmiştir. Yörenin en iyi tesislerinden biri de Karabina Oteli’dir. Çeşmeli Karabinazade Ali Efendi’nin sahibi olduğu ve sıhhi banyoları barındıran otel, ilk başta Ilıca bölgesinde taş malzemeli banyo binası olarak inşa edilmiş daha sonraki süreçte yeni mekanlar eklenip zamanla gelişerek otel olarak o dönemlerde hizmet etmiştir.

1940’lı yıllarda Ilıca olarak adlandırılan bölgede yerden çıkmakta olan sıcak suların şifalı olduğu düşüncesiyle bu bölgeye gelen insanların bir süre kalmayı düşündüğü ilk otel örnekleri Karabina Oteli ve yakınında bulunan Rasim Palas ve İstanbul Oteli idi. O yıllarda bölgede birkaç yazlık ev dışında sadece bu oteller bulunmaktaydı.

Bu oteller daha sonraları sınıf farklılığına gitmiştir. Rasim Palas Oteli birinci sınıf, seçmesiz yemekli, İstanbul Oteli ikinci sınıf, seçmeli yemekli ve Karabina Oteli ise üçüncü sınıf, yemeksiz olarak müşterilerine hizmet vermeye başladılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgede Levantenlerin yanı sıra Musevi vatandaşlar da sıklıkla görülmeye başlandı. Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle gelişen dostluk ilişkileri sonucunda Sakız Adası’ndan gelen turistlerin de sağlık turizmi için Ilıca bölgesini tercih etmesiyle birlikte Karabina Oteli çalışmaya devam etti. 1963’teki Kıbrıs sorununa kadar turist akını devam etti. Bölgede 1960’lardan sonra açılan birçok büyük ve modern otel nedeniyle Karabina Oteli’ne olan talep azalmıştır.

Açılan otoban sayesinde İzmir-Çeşme arası ulaşım süresinin 50 dakikaya inmesi sonucu bölgeye gelen turist sayısı artmasına karşın artık sağlık turizminin istenilen değeri görmemesi ile yeni ve lüks otellerin sayısındaki artış nedeniyle Ilıca’da bulunan Karabina Oteli değerini yitirmeye başladı. Geçirdiği restorasyonlar sayesinde hala ayakta olan binanın zemin katında kumrucular ve birinci katında ise otel çalışmaya devam etmektedir.