Kahramanmaraş Ulu Camii (Cami-i Kebir)

Doğal ve Kültürel Miras Cami

Kahramanmaraş kent merkezinde Atatürk Bulvarı’nda Kahramanmaraş Kalesi’nin güneyinde kent meydanında yer almaktadır. Kentteki camiler içinde en dikkat çeken ve en büyük camidir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde caminin avlusunun iki yanından büyük nehir aktığını ifade ederek bu yapıdan Ada Camii olarak bahsetmektedir. Caminin yapısı, Anadolu Selçuklu geleneğine uygun olarak inşa edilmiştir. Vakfiyelerde yer alan bilgilere göre Ulu Camii, Dulkadiroğlu Beyliği Hükümdarı Süleyman Bey tarafından 1442-1454 yılları arasında yaptırılmıştır. Taç kapısında bulunan kitabeye göre 1501 yılında Süleyman Bey’in oğlu Alaüddevle Bozkurt tarafından yenilenircesine restore edilmiş ve bugünkü şeklini onun zamanında almıştır.

Bütünüyle enine dikdörtgen planlı yapı, doğudan batıya eğimli bir arazi üzerine yapılmıştır. Ahşap tavanlı camiler grubuna giren yapının dıştan 22x40,90 metre boyutlarında harim ile kuzeyinde 5,30x40,90 metre ölçülerindeki son cemaat yeri ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Beylikler dönemi ve Erken dönem Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan yapının duvarları ahşap hatıllı taş malzemeden inşa edilmiştir. Duvarlarında kaba yonu ve moloz taş, minare, paye, kemer, pencere söveleri ve lentolarında ince yonu taş, taç kapıda düzgün kesme taş, mihrapta alçı ve örtü sisteminde ahşap malzeme kullanılmıştır.

Yapının mukarnaslı kapı kompozisyonu ve mihrap nişi, geleneksel öğeleri yansıtmaktadır. Caminin kuzey ve güney duvarları birbuçuk metre kalınlığındadır. Çok ayaklı kemerler üzerine, ahşap çatılı olarak Selçuklu plan şemasına göre inşa edilmiştir. Ortadaki dört köşeli 12 büyük ayak yüzyıllardır toplam 18 adet kemeri taşımaktadır. Kahramanmaraş Ulu Camii, mimari özelliklerinin yanı sıra çok dengeli bir şekilde kullanılan süslemeleriyle de dikkat çekmektedir. Son cemaat yerinin ahşap tavan süslemeleri, yapının en güzel bölümlerinden biridir. Caminin kuzeyinde bulunan ve sonradan eklenen son cemaat yeri ahşap çatılı yedi paye ve bir duvar uzantısından meydana gelmektedir.

Yapının avluda tek başına duran minaresi inşasından beri orijinal özelliğini büyük ölçüde koruyan bölümlerin başında gelmektedir. Bu Dulkadiroğulları’nın en uzun minaresidir. Minare bölge camilerinde olduğu gibi kapalı şerefelidir. Kesme taştan kare bir kaide ile başlamakta, iki kademeden sonra sekizgen bir gövdeyle devam etmekte ve bezemeli şerefe altından sonra ahşap esaslı iki kademeli çatısı ve örtüsüyle köşk tipi minare denilen biçimde son bulmaktadır. On iki kenarlı şerefe altı mukarnas ve değişik motiflerle süslenmiştir. Şerefeye yerleştirilen taş oymalı dişler ve küçük çini karolar eşine az rastlanır güzelliktedir. Şerefe bölümünün saçak ile kapatılması ve iki katlı olarak düzenlenmesi bu yapının Kahramanmaraş’taki tek örnek olmasına sebep olmuştur.

Caminin son cemaat yerindeki ahşap tavanı kalem işi süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Geniş bir iç mekâna sahip olan cami, doğu yönünde sekiz, batı cephesinde altta altı, üstte sekiz pencere ile aydınlanmaktadır. Üst örtü, farklı zamanlardaki onarımlardan kaynaklı orijinal yapısını koruyamamıştır. Cami defalarca yandı ve birçok kez onarımdan geçmiş, son olarak da 2006 yılındaki onarım ve 2009 yılındaki restore ile de şimdiki halini almıştır. Ulu Camii, Dulkadiroğlu Beyliği’nden Kahramanmaraş’a kalan en önemli eserler arasında yer amaktadır. Asli yapısını belli ölçülerde koruyarak günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Cami, geçmişte önemli olaylara tanıklık etmiştir. Bunlardan en önemlisi, Maraş Millî Mücadelesi’dir.

Yararlanılan Kaynaklar

Koç, K. (2010). Kahramanmaraş’ta Sosyal Hayatın Fiziki Yapıya Etkisi, Sosyal, Kültürel, Ekonomik Yapı ve Şehirleşme Tarihi. Kahramanmaraş: Maraş Kültür ve Edebiyat Serisi; Özkarcı, M. (2007). Türk Kültür Varlıkları Envanteri: Kahramanmaraş 46. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.