İşhan Manastırı

Doğal ve Kültürel Miras Manastır

İşhan ya da İşhani Köyü Orta Çağ’da Tao olarak adlandırılan bölge içinde yer almaktadır. Artvin’e 126 kilometrelik Yusufeli’ne 30 kilometrelik uzaklığındaki köye oldukça dar ve dik bir dağ yolu ile ulaşılmaktadır. Köyün içinde konaklama, dinlenme veya yemek için herhangi bir turistik tesis bulunmamaktadır. Doğal güzelliklerinin yanı sıra köy içindeki tarihi kalıntılar, başta manastır, kiliseler, kale ve eski evler her mevsim ziyaret edilmektedir. Köyün 4,5 kilometrelik kuzeydoğusunda patikadan yürünerek ulaşılabilen Suhbeçi Kilisesi görülebilecek mekânlar arasındadır.

İşhan Köyü içindeki manastırdan günümüze bir kilise ve bir şapel ulaşmıştır. 2013 yılında başlatılan ve 2019 yılına kadar devam eden kazı ve restorasyon çalışmalarında kilisenin güney yanında ve batısında bazı yapılara ait temel kalıntılarıyla birlikte çok sayıda mezar ortaya çıkartılmıştır. Yapılan kazı çalışmalarının da gösterdiği üzere İşhan manastırı birden fazla kilise, şapel ve manastırlarda olması gereken yemekhane, elyazmaları merkezi, keşiş hücresi, mezar gibi ek yapılardan oluşuyordu.

Kilisenin adına ilk olarak 951 tarihli Grigor Khandza’nın Yaşamı adlı elyazmasında rastlanmaaktadır. Artvin’deki Khandza Manastırı’nda Gürcü dilinde yazılan ve halen Kudüs’de saklanan elyazmasında, III. Nerses’in piskoposluğu döneminde (641-661) doğum yeri olan İşhan’da, orta mekânı kubbeli ve dört yönde birer apsisi bulunan tetrakonchos planlı bir kilise inşa ettirdiği belirtilmektedir. Ancak 736-738 yıllarındaki Arap akınları sırasında kilise tahrip oldu ve terk edilmiştir. El yazmasındaki bilgilere göre Rahip Saba, Gürcü Kralı I. Bagrat Kuropolates’in (826-876) desteği ve maddi katkısıyla tahrip olan kilisenin yerinde yeni bir manastır kurmuş ve manastırın ilk rahibi olmuştur. Belirtilen tarihi bilgilerden İşhan Kilisesi’nin bugünkü halini IX. yüzyıl ortalarında aldığı anlaşılıyor. Kilisenin içindeki ve güney duvarındaki beş ayrı Gürcüce yazıttan kilisenin 917 yılından başlayarak 1032 yılına kadar değişik dönemlerde onarıldığı anlaşılmaktadır. Kilisenin güneydeki giriş kapısının üzerindeki 1014-1027 tarihli yazıta göre taş bezemelerle süslü olan bu kapı Piskopos Anton tarafından yaptırılmıştır. Güney cephedeki bir diğer yazıtta Piskopos Anton’un 1032 yılında Mimar İovane Morçadze’nin eliyle yapının inşasının bitirildiği bilgisi yer almaktadır.

Çoruh Havzası’ndaki beş piskoposluk merkezinden biri olan manastır XVII. yüzyıl sonuna kadar kullanılmıştır. Manastıra 1687 yılında atanan Piskopos Nikoloz İşhaneli’nin yazdığı bir el yazmasında Çoruh Vadisi’ndeki son Hristiyan kişinin kendisi olduğunu ve Müslümanlar tarafından manastıra kovulduğunu aktardı. Piskoposun verdiği bu bilgiden bu dönemde bölgede yaşayan halkın büyük bir bölümünün Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Sonrasında terk edilen kilisenin kubbesi dışındaki tüm örtü sistemi çökmüştür. Kilisenin batı haç kolu 1983 yılına kadar cami olarak kullanılmıştır. 1987 yılında kilise Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilerek korunması gereken taşınmaz kültür varlıkları arasına alınmıştır.

Manastır Kilisesi, dıştan 35x20,7 metre boyutlarında haç plan tipindedir. Kare planlı orta mekân, her biri yaklaşık iki metre çapında dört serbest taşıyıcı üzerinde yükselen kubbeyle örtülüdür. Merkezi mekân dört yönde haç kolları ile genişletilmiştir. Doğu haç kolu yarım daire planlı apsisle sonlanmaktadır. Kilisenin apsisi, kemerlerle birbirine bağlanan sekiz sütunlu düzenlemesiyle kendine has bir özellik göstermektedir. Apsislerin iki yanındaki mekânlar iki katlıdır. Merdiveni bulunmayan ikinci kattaki odaların inzivaya çekilen keşişler tarafından kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Yapının batı haç kolu, diğer haç kollarına göre yaklaşık üç kat daha uzundur. Kilisenin camiye çevrilmesi sırasında batı haç kolu ile merkezi mekân arasına bir duvar örülmüş, batı haç kolunun, güney ve batı duvarlarındaki iki kapı kapatılmıştır. Kapatılan kapılardan güneydeki caminin mihrabı batı haç kolunun kuzeyindeki ek mekân son cemaat yeri olarak kullanılmıştır. Son yıllarda yapılan onarımlarla yapının içindeki duvar kaldırılarak kapılar tekrardan kullanıma açılmıştır. Kilise içinde yapılan kazılarda kilisenin özgün mozaik zemini de ortaya çıkartılmıştır. Restorasyon çalışmalarında kilisenin örtüsü de yeniden yapılmıştır.

Kilisenin içi özgününde dini konulu resimlerle bezelidir. Günümüzde sadece kubbe ve güney haç kolundaki resimler kalmıştır. Kubbenin ortasında Haçın Göğe Yükselişi sahnesi yer almaktadır. Mücevherlerle bezenen haç dört melek tarafından taşınmaaktadır. Kubbe eteğinde, dört yönde birer kez tekrarlanan Tevrat’taki Zekeriya’nın Rüyası sahnesi, dört kanatlı atın koşulduğu iki tekerlekli araba ve üzerinde ayaktaki sürücüsü ile tasvir edilmektedir. Her arabanın üzerinde tek satırlık birer Gürcüce yazıt bulunmaktadır. Yazıtlarda ilk arabaya siyah atlar koşuldu; batı tarafa beyaz atlar koşuldu; ve güneydeki arabaya kestane rengi atlar koşuldu; ve doğuda alaca ifadeleri yer almaktadır.

Kubbe kasnağında, pencere aralarındaki sekiz kemer içinde ayakta duran birer peygamber, pencerelerin üzerinde ve peygamberlerin üzerindeki 16 yuvarlak niş içinde ellerinde asa tutan birer melek, pencere kemerleri içinde ise ellerinde rulo tutan birer asker aziz resmedilmiştir. Kuzey, güney ve batı haç kollarında, duvarlarda ve pencerelerin kemerleri içinde bulunan fresko kalıntıları, tanımlanamayacak haldedir. Güney haç kolunun doğu duvarı üstünde olasılıkla Pentikost sahnesi resmedilmiştir. Kuzey haç kolundaki pencere kemerinde madalyon içinde tasvir edilen ve elinde kilise modeli tutan kadın portresi bulunmaktadır. Bu figür bazı araştırmacılarca Gürcüleri Hristiyanlaştıran Kapadokyalı Azize Nino, bazı araştırmacılara göre kilisenin sembolüdür.

Kilisenin düzgün kesme taşlardan örülen dış duvarları kör kemer dizileri ve aralarındaki derin nişlerle hareketlendirilmiştir. Cephelerde kemer dizileri ile oluşturulan düzenleme, kubbe kasnağında da tekrarlanmış, kemer içlerinde dikdörtgen ve yuvarlak pencereler açılmıştır. Kubbenin konik çatısı, koyu kırmızı ve gri renklerde, parlak sırlı kiremitlerle kaplanmıştır. Oldukça ender bulunan renkli sırlı kiremitlerin benzeri Erzurum, Pehlivanlı Köyü’ndeki Hahuli Manastırı Meryemana Kilisesi’nde de görülmektedir. Kilisede, bezeme amacıyla toplam 22 değişik geometrik ve bitkisel motif kullanılmıştır. Bezemeler sütun başlık ve kaidelerinde, pencere kemerlerinin yüzeylerinde, kasnak ve çatı silmelerinde belli bir programa bağlı kalmaksızın tekrarlanmaktadır. Kilisenin batı haç kolu güney duvarındaki pencerenin altında Aslan ile Ejderin mücadelesini gösteren bir kabartma bulunmaktadır.

Kilisenin güneybatısındaki şapelin kapısı üzerindeki Gürcüce bir yazıta göre Hz. Meryem’e ithaf edilen yapı, Kral I. Gurgen (ölümü 1008) tarafından 1006 yılında inşa ettirilmiştir. Bazı araştırmacılar Kral Gurgen’in ölümünden sonra buradaki şapelde gömüldüğünü ileri sürmektedir. Dıştan 10.30x5.70 metre boyutundaki şapel, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı ve tek neflidir. Doğuda, yarım yuvarlak bir apsisle sonlanan mekânın örtüsü beşik tonozdur. Apsiste ve batı duvarında birer pencere bulunmaktadır. Şapelde giriş ve pencere açıklıklarını çevreleyen kemerler, bitkisel ve geometrik motiflerle bezelidir. Geometrik motifler arasında gerçek ve masalsı hayvan tasvirlerine yer verilmiştir. Şapelin içinin duvar resimleriyle kaplı olduğu düşünülse de günümüze sadece apsis içindeki bazı resimler gelebilmiştir. Apsis yarım kubbesindeki freskoda ortada tahtta oturan İsa, iki yanında Meryem ve Vaftizci Yahya tasvirinden oluşan Deesis sahnesi, onun altında ise İsa’nın havarilerine, etini ve kanını simgeleyen ekmek ve şarap sunduğu Kominion sahnesi yer almaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Canöz, M. E. (2019). Artvin’deki Bir Grup Ortaçağ Bagratlı Dönemi Kilise Mimarisinde Bizans Etkileri. İstanbul: Hiper Yayınları; Djobadze, W. (1992). Early Medieval Georgian Monasteries in Historic Tao, Klardjet’i and Şavşet’i. Stuttgart: Franz Steiner Verlag; Kadiroğlu, M. ve İşler, B. (2010). Gürcü Sanatının Ortaçağı. Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları; Kadiroğlu, M. (1991). The Architecture of the Georgian Church at İşhan. Frankfurt: Peter Lang Verlag; Korkut, T. (2018). Artvin ve Erzurum’daki Gürcü Dini Mimarisinde Süsleme. İstanbul: Hiper Yayınları.